Zaman değilmiş gideni geri getiren
Aslında zamanmış var olanı götüren...☘☘☘☘
Yağmur var dışarıda şehri sel götürüyor gibi. İri iri damlalar cama vuruyor, cana vuruyor gözyaşlarım sanki!
Gözlerimin sahili fırtınalı...
Ve o yok milyon kez olduğu gibi. Bilse bende neler kayıp? Şehri sel beni el götürüyor! Ama elin canı yok! Kimse onun gibi değil, hayal bile olsa!Elimde yeni demlenmiş bir bardak çayla camın kenarına kuruluyorum. Sıkıca kavrıyorum bardağı fark etmiyorum elimin yandığını!
Oysa yüreğin cehennemden beter, bir bardak mı yakacak canımı?
En iri damlayı arıyorum. Cama ve cana vuran yağmura bakıyorum. Gözümden dökülüyor kocaman bir damla yaş cana değiyor. Cama üflüyorum.
Buharlaşan cama "Nefesim" yazıyorum. Bir kalp çiziyorum sonra. Ve kalbin yanına kalbi alınmış bir kadın resmi.Resmin altına imzamı atıyorum. Siliyorum sonra ve bir boşluk sarıyor içimi.
Kalbi alınmış bir kadın neler yazıyor cama? Aşka alınmış, insanlara ve bütün evrene...
Başka ne yapabilirim ki?Cana değen yağmur damlaları nokta nokta onun bakışlarına işlemez mi? O yağmur olup yağmaz mı üzerime sağanak sağanak?
Bir değil, on değil, yüz değil milyonlarca damla ve her damla bir darbe kalbime.Beter bir gece, yeter demek istiyorum lakin gurur var. Bu yüzden susuyorum hemen.
Orhan Veli ne güzel ifade etmiş: "Bakakalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; serde erkeklik var"
Ağlayamam, ama içime döktüğüm yaşlar alıp götürdü beni çok uzaklara.
İçimi basan bu sel baskını, kalp meskenini sulara saldı gözyaşı kıyameti sonum olmaz mı?Hem ağlayıp hem seviyorum. Bu işte ustayım. Git geller yaşıyorum. Bana bir haller oluyor.
O kadar git'im var ki! Her kalpte geçerlidir.Canıma batıyor ayrılığın iri ve kör dikeni. Yokluğunda buz tutmaya başlıyor hislerim.
Muma dönüyorum, mum gibi yanıyorum, eriyorum, bitiyorum....
O gittiğinde ne kaldı ki benden geriye? Onu benden çıkartınca ben kalırmıyım ki? Sıfıra sıfır elde var sıfır!Yağmur dinmeyecek gibi. O zaman içim ıslak dışım kuru olmasın. Hızlı bir şekilde kendimi dışarı attım.
Çıkar çıkmaz tişörtüm tenime yapıştı. Yüzün gözüm ıslanıyor. Gök boşalıyor, ağlamaya başlıyorum hıçkıra hıçkıra.
Yağmura rakip oluyorum.Gök gürlüyor, şimşekler çakıyor. Gözlerim ateş saçıyor. Bir damla milyar damlaya tekabül ediyor bende.
Nasıl da ağlıyorum, nasıl da yaş döküyorum? Nasıl da yıldırım saçıyor nasıl da şimşek olup çakıyorum?
Yağmur yağmurluğundan utandı, beni görünce.
Şimşek şimşekliğinden utanıyor, çakışımı görünce gözlerimde. Ve yıldırım, yıldırım olmaktan çıkıyor. Kesiliyor herşey aniden.Bir tek ben yağıyorum yaşadığı şehrin üstüne.
Ona yağıyorum. Bastığı toprağa, soluduğu havaya, içtiği suya...
Sırılsıklam oluyorum...
Oysa ben ne yağmurun farkındayım ne de akan gözyaşlarımın.
Kısacık ömrümün son demlerini yaşıyorum. Zaten ruhen ölümü tatmışken, bedenen tadılacak ölüm bile koymuyor.....
Daha fazla beklemeyip size ilk bölümü atıyorum. Duygu ve düşüncelerinizi benle paylaşmaktan çekinmeyin ❤️❤️❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFFET BAYIM (KİTAP OLDU)
Novela JuvenilAŞK ; Ya Tanrı'nın armağanıydı , ya da iblisin mabedinden yeryüzüne düşmüş bir ızdırap parçası..Kim bilebilirdi ki gerçeği .! kimse görmemişti ve kimse hissetmemişti , sadece duymak varlığını kabul etmeye yeter miydi ... aklım mı oyun oynuyor yoksa...