Ne kadar güzel! Bu hadis-i şerifi iyice hafızanızda tutarsanız, yakınlarınıza, arkadaşlarınıza, dostlarınıza anlatırsanız; bu hadis-i şerif yaygınlaşır ise, toplumun güzelleşmesine ne kadar faydalı olacak, değil mi?..
Yâni, bir kimsenin kötülük yapmasına müsamaha yok. Sigarayı atmayacak, ormanı yakmayacak, yere tükürmeyecek, falancaya zulüm yapmayacak, yol kesmeyecek, hırsızlık yapmayacak... Çünkü bütün insanlar engelliyor, yaptırtmıyorlar, "Öyle şey olmaz!" diyorlar. Öyle bir toplum ideal toplum, arzu edilen, hayal edilen, temenni edilen bir toplum... Bu hadis-i şerif İslâm'ın güzelliğini, ne kadar güzel bir din olduğunu çok güzel belgeleyen bir hadis-i şeriftir. Bunu ezberleyin ve lütfen, her yerde her zaman anlatın!..
b. Yöneticinin Sorumluluğu
Aynı sayfada çıkmış olan diğer hadis-i şerif. Peygamber SAS Efendimiz buyuruyor ki:
(Mâ min ehadin yelî emra aşeratin femâ fevka zâlike illâ ye'tî yevmel-kıyâmeti mağlûleten yedühû ilâ unükıhî, yefükkühû adlühû ev yûsikuhû ismühû.)
Sadaka rasûlüllah, fî mà kàl, ev kemâ kàl.
Ebû Ümâme RA'den rivayet edilmiş olan bu hadis-i şerifi de, iyice bellemenizi tavsiye edeceğim. Bu da aynı şâheser kurallardan birisini gösteren, deminki gibi aynı değerde, güzel bir konuyu işleyen hadis-i şerif. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz:
(Mâ min ehadin) "Hiçbir kişi yoktur; (Yelî emra aşeretin femâ fevka zâlike) on kişinin veyahut ondan daha fazla insanın başında, onların bir işinin âmiri olmuş, onların başına geçmiş, idarecisi olmuş, yöneticisi olmuş, toplumun işini yapan bir kişi olmuş..."
Veliye-yelî-velâyeten; bir işi yapmak. Meselâ şehrin işini yönetene de vâli deniliyor, bu kökten ism-i fâil sîgası oluyor. Biz meselâ şehrin yöneticisine vali deriz de, kasabanın yöneticisine kaymakam deriz. O da valinin makamına kàim vekil demektir aslında. Valinin namına orda işleri yürüten kimse demektir. Köyde olunca muhtar diyoruz, seçilmiş insan mânâsına. Arapçada ise, bir işin başına geçmiş, o işi götüren kişi demek bu.
"Hiç bir kişi yoktur ki, on kişinin başına geçmiş, onların işilerini görüyor veya on kişiden fazla..." En aşağısı on kişi demek gibi.
(İllâ ye'tî yevmel-kıyâmeti mağlûleten yeduhû ilâ unukıhî)
"Kıyamet günü eli omuzuna, boynuna bağlanmış, kelepçelenmiş, zincirlenmiş olarak gelir."
Demek ki o zamanın usûlüne göre, esirleri öyle götürüyorlarmış. Zaman zaman usüller değişiyor. Belki ülkelerde ve devirlerde, bölgelerde de adetler değiştiği için öyle oluyor. Suçlu yakalandığı zaman nasıl götürülür?.. Polisler kelepçe geçirirler eline, iki bileğinden elleri birbirine bağlanmış olur. İki eli bağlı olduğu için koşamaz, kaçamaz. Gitse bile, kaçsa bile yakalanır. Eliyle bir saldırıda bulunamaz... Tabii ellerin arkaya kelepçelenmesi de mümkün. Bu biraz daha işini zorlaştırır...
Demek ki o devirde, Peygamber Efendimiz'in devrinde, eller boyuna bağlanıyormuş demek ki. Tabii o zaman boynuna bağlı olunca, elleri ensesine, boynuna bağlanmış bir esir göz önüne getirin. İşte on kişiye ve daha fazlasına yönetici olarak geçmiş hiçbir kimse yoktur ki, kıyamet günü elleri böyle boynuna bağlı olarak mahşer yerine gelmiş olmasın. Böyle elleri bağlı getirilir.
"--Aaa, bu valiydi! Aaa, bu kaymakamdı! Aaa, bu muhtardı, bu genel müdürdü, bu bilmem şuydu, buydu!.."
Her neyse... Yâni mü'min. Mü'min olduğu halde, mahşer yerine böyle elleri boynunda bağlanmış esir gibi, suçlu gibi getirilir.
(Yefukkuhû adlühû) "Adaleti, bu boynuna bağlı elleri çözdürtür." Ne demek?.. Eğer bu yöneticiliğinde adaletle, insaflı, dürüst davranmışsa, elleri çözülür. Ama mahkeme-i kübrâya kadar gelirken elleri bağlı gelir. Yöneticilik zor, yâni sorumlu. (Yefukkuhû adlühû) Adaletli hareket etmiş ise adaletli hareket etmesi bu bağların çözülmesine sebep olur.
(Ev yûsikuhû ismuhû) Yahut da günah işlemişse, yâni yöneticiliği kötü yapmışsa, o zaman da bağları daha çok bağlandırır; sımsıkı sarılmasına, bağlanmasına yol açar." buyuruyor Peygamber Efendimiz SAS.
Hadis alimleri de bunu kadılarla ilgili bölümde almışlar, kaydetmişler. Hakim, kadı, adaletle hareket edecek. O da çünkü mahkeme işlerinin, insanların birbirleriyle ihtilâflarının çözülmesinde görevlendirilmiş oluyor. Ama bu, sadece adalette çalışan insanlarla ilgili bir hadis olduğunu göstermez. Her dalda, yâni on kişi ve daha fazla insanın başına yönetici olarak seçilmiş her kimsenin durumu budur.
Allah yardımcı olsun... Hz. Ömer gibi adalet etmelerini nasib etsin... Dürüst olmayı nasib etsin... Tertemiz davranmayı nasib etsin... Böylece Allah'ın rızasını kazanmayı nasib etsin Allah bütün idarecilere...
Çünkü idareciler iyi olunca toplumları iyi yönetirler. Toplumlar ve dünya iyi olur. İdareciler kötü olursa, bir devleti, bir milleti batırabilirler, büyük belâları başına sarabilirler. İşte meselâ, Musoli'nin, Hitler'in davranışları... İşte meselâ, Filipinler'de Markos'un durumu... Bunun gibi gazetelerden, dergilerden okuduğunuz şeyleri hatırlayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyiliği Emretme Kötülüğü Engelleme Görevi
Non-Fiction[M. Es'ad Coşan -rahmetullahi aleyh- Dersleri] "Hocam, bu böyle senin fantezin midir? İslâm'ı güzel göstermek için söylediğin övücü sözler midir? Yoksa gerçek mi?" Sohbetin Yer ve Tarihi: 1 Eylül 2000 / Mekke |١٨.٦.١٨|