prologue

2.1K 105 24
                                    

Odada yankılanan tek ses kendi nefesinin buğulu tınısıydı. Bu yıllardır hep böyle olmuştu. Dört senedir her gün, odasında bulmayı umduğu başka bir sesi duymak için bekleyip duruyordu. Zayn Malik dört senedir hayatla ilgili tek bir canlılık belirtisi göstermeden yaşıyordu. Karanlık ve kasvetli odadaki tek ışık kaynağı olan led ışıklı saatin kırmızı yazısında gezdirdi gözlerini; 04.28. Eğer uyumamaya devam ederse olacakları biliyordu. Sabah çok önemli bir toplantısı vardı ve doktorun verdiği uyku hapını da sırf bu yüzden içmemişti. Uyuyakalırsa uyanması çok zor olacaktı ve bu toplantıyı da kaçırırsa, şirketi kapatıp sıradan bir iş yapmak zorunda kalacaktı. Anlaşma sağlayamıyordu, çoğu zaman şirketin geliri giderinden azdı ve bu çalışanların bile maaşını ödeyememek demekti. Zirvedeyken defalarca kez dibe batmıştı ve bunun bir kez daha olmasına izin veremezdi. Her şey yeterince boktandı zaten.

Sol tarafına yatmanın daha iyi olmadığını anlayınca kendini sağa attı. Ancak sağ yanda da güzel şeyler olmuyordu. Bir kadının bıraktığı boşluğu seviyor olmak kalbine azap vermişti. Gözlerini kapatıp açtı, kendisini aldattığını ve evliliklerini bitirmek istediğini söyleyen eski karısı oradaydı. Gözlerini yumdu, anılar zihninden yorgun kalbine aktıkça delirecek gibi oldu. Zayn bu döngüyü her gün yaşıyordu, dört senedir her gün. Çoğu zaman midesi bulanıyor, kusuyor ve sonra geri yatıyordu. Yirmi kilo vermişti, ailesi ve arkadaşları sağlığından endişe etmeye başladığı ansa doktora gitmeye karar verdi.

Kaygı bozukluğu demişti doktor, en azından tıptaki adı buydu ancak içine baksalar koca dört senenin acısıyla karşılaşırlardı. Zayn son dört senedir olanları kendine yediremediği için depresyonun ağlarına takılmıştı. Battıkça batıyordu ve görünürde yardım eli yoktu. Ya da belki, kendisine yardım etmek isteyen insanları eliyle itmiş de olabilirdi, emin değildi. Bildiği tek şey, yirmi beş yaşında olup da altmış yaşında bir adam gibi huysuz ve sinirli oluşuydu. Yemek yemeden, uyumadan ve durup kendini dinlemeden geçip giden zamanın içinde kayboluyordu. Ve bütün bu kayıplar onu çıkışı olmayan bir labirente sokmuş gibiydi.

Uykusuzluk bütün bedenini bir hastalık gibi sardığında yataktan çıktı, hava serindi. Ilık ve hızlı bir duş alıp giyindi, kahve için mutfağa indi ama en son ne zaman alışveriş yaptığını hatırlamıyordu. Bir şeyler yemek için dolabı açtı ama sonuç aynıydı. Dolap bomboştu ve kalıntılar da çürümüş, bozulmuştu. Koku midesini bulandırınca Zayn ansızın dolabı kapattı ve dudaklarından bir küfür savurdu. Sinirlerini yatıştırmak isteğiyle musluğun üstündeki dolapta duran sakinleştiriciden bir tane aldı. Kafası iyi değildi ve dağıtmadan evden çıkmak istiyordu.

Ceketini aldı, paltosunu aldı, çantasını aldı ve kapıya yöneldi. Ancak kapıyı açtığı an beklemediği bir sürprizle karşılaştı. Yaşlıca bir adam, kenarda duran kocaman bir bavulun üzerinde oturan küçücük bir kızla bekliyordu ve elinde en az kendisininki kadar büyük bir evrak çantası tutuyordu. "Bay Malik?" diye sorduğunda Zayn gözlerini şaşkınlıkla araladı. "Evet?"

"Yetiştirme yurdundan geliyorum." dedi adam. "Kızınızı getirdim."

I Need You Dady aldı eski kitabımı yeniden yazmaya karar verdim, iyi eğlenceler umarım seversiniz.  ❤

ROSA | Zayn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin