4. Bölüm

452 75 59
                                    

Serra Taşra

Biz üçümüz kendi aramızda konuşurken Dolunay in bizimle sohbet etmediğini fark ettim. Yüzüne baktığımda bembeyaz olmuştu.

Serra: Hayırdır Dolunay noldu bu yüzünün hali ne?

Dolunay önce söylemek ile söylememek arasında kaldı.

Eliz: Noldu Dolunay söylesene?

Dolunay: Tamam söyleyeceğim ama telaşlanmak yok.

Ömür: Tamam hadi söyle artık.

Dolunay: Biri telefonuma gizli numaradan mesaj atmış. Mesaj şu "
Sizinle okulda görüşecez." demiş artık kim attiysa.

Ömür: Yani kimin attığını bilmiyorum ama okulda takıştığımız kişilerden olabilirmi sizce?

Eliz: Olabilir.

Serra: Benim aklıma birileri geliyor ama onlar mı bilmiyorum.

Dolunay: Peki sence kim?

Serra: Benim kafeye girerken çarpıştığım çocuk olabilirmi?

Eliz: Özgürgilmi?

Serra: Adı her neyse.

Dolunay: Özgürun yanında sağ kolu gibi duran biri vardı o olabilir çünkü bana öldürücü bakışlarını atıyordu.

Eliz: Hmm. Yarın okulda anlarız. Şimdi evlere dağılalım.

Serra: Daha ders çalışmam lazım.

Dolunay: Zeki kız.

Cafeden çıkıp evlerimize dağıldık. Çabucak eve geldim. Odama çıkıp direk ustumu değiştirip rahat birşeyler giydim. Ve annemin yanına indim. Nefis yemeklerin kokusu burnuma geldi.

Annem: Elini yıka Serra.

Serra: Tamam anne.

Lavaboda elimi yıkadıktan sonra annemin yanına geçtim. Bu sırada babamda eve gelmişti. Buğrada yanıma oturunca yemek yemek için tamamdık. Annem mantı yapmıştı. Bir güzel yedik, bitirdik. Ardından odama çıktım. Anneme de odamda olup ders çalışacağımı bildirdim.
Masamın üstünü toparlayıp edebiyat dersinin kitabını ve test kitabını çıkardım ayrıca testten sonra denemede çözeceğim.

2 saat sonra

Annem odaya bir meyve tabağıyla girdi. Tabağın üstünde neler yoktu neler. Birde yanına çay koymuş üff.

Annem: Kızım artık mola versen olurmu ? Yarım saat sonra tekrar başlarsın ama dinlenmen gerek.

Serra: Tamam anne  2 3 sorum kaldı onları yapim geliyom.

Annem: Tamam kızım. 

Kalan soruları da  çözdükten sonra elimde meyve tabağı ve bir çayla aşağı indim. Babam haber izliyo,  annemde ortalığı toparlıyordu. Babamın yanına geçip oturdum.

Babam: Nasılsın kızım?

Serra: Iyiyim baba sen nasılsın ?

Babam: Iyi işte  bildiğin  gibi. Hadi sen git annene yardım et.

Serra:Tamam baba.

Ardından tabaktan bir meyve alarak annemin yanına gittim. Boynuna sarılarak yanağından öptüm.

Annem : Hayırdır bu sevgi selini neye borçluyuz?

Serra: Birşeye borçlu değiliz.

Annem: Tamam o zaman.

Ardından Buğra'nın yanına gittim. O da oturmuş ders çalışıyordu. Yanına gidip hangi dersi çalıştığını sordum.

Serra: Buğracığım hangi dersi çalışıyorsun ablacım.

Buğra: Ingilizce, abla. Zaten az kaldı bitirmek üzereyim.

Serra: Yinemi ingilizce ya. Git matematik türkçe falan çöz.

Buğra: Ya abla ben ingilizceyi seviyorum. Napim?

Serra: Tamam tamam bişey demedim.

Buğrayı çok sevdiği ingilizcesiyle başbaşa bıraktıktan sonra balkona geçtim. Whatsapp a girip kizlara mesaj attım.

Serra: Kızlar napiyonuz.

Dolunay: Öyle  mola verdim internette geziniyom.

Ömür: Bende çözdüğüm testteki son rötuşlari atıyorum. Siz konuşadurun ben 10 dakkaya gelirim.

Serra: Tamam kanka. Hayırdır Elizden ses seda çıkmıyor noldu ona.

Eliz: Geldim burdayım.

Serra: Bizde tamda senden bahsediyoduk.

Dolunay: İyi  insan lafının üstüne gelirmiş.

Serra: Aynen.

Ömür: Hih bende geldim.

Dolunay: Ekip tamamdır.

Serra: Benim çok uykum geldi uyumam lazım. Yarın görüşürüz.

Dolunay: Iyi geceler .

Ömür: Tatlı rüyalar.

Eliz: Iyi geceler.

Ardından annemgilin yanına gidip onlara iyi geceler diledim ve odama çıktım. Telefonumu sessize alarak kendimi uykuyla başbaşa bıraktım.

Sabah satt 07:00

Okula gitmek için erkenden kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Ardından okula gideceğim kıyafetleri giydim. Üstüme beyaz bir tişört, altıma açık renk kot pantolon ve bir beyaz ayakkabı giyip belimede kırmızı ceketimi bağladım saçımı açık bırakarak ve siyah sırt çantamı alarak aşağı annemgilin yanına kahvaltıya indim.

(Serra'nın giydikleri)

Annem kahvaltıya sigara böreği yapmıştı. Kahvaltıda bir tek kuş sütü eksikti. O kadar yani. Neyse ben kahvaltımı yaptım ve evden çıkıp okula doğru yürümeye başladım. 20 dakikalik bir yürüyüşten sonra okulun kapısına geldiğimde biri kolumdan tuttu. Kolumu kimin tuttuğunu baktığımda o olduğunu gördüm. "Dünkü attığımız mesaji gördünüzmü" dedi. "Demek sizdiniz o. Tahmin etmeliydim."

Serra'yı durduran sizce kimdi. Düşüncelerinizi yorum olarak yazmayı ve oy vermeyi unutmayınız. Sevgilerle yazarınız.

KARADENİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin