Kız ikide bir kafasını çevirip arka sıraya bize bakıyordu. Çok tuhaftı. Sürekli eli ayağına dolaşıyor heyecanlanıyordu. Hatta bazen eli bile titriyordu. Teneffüste ilk işimiz belli olmuştu anlayacağınız. Dersin bitimine son on dakika kalmıştı. Norma...
"Uf Ecem ya kaç kere dicem benim kıyafetlerimi giyme diye!"
"Ayy ne mızmızlandın be! Yemedik herhalde Burak'la dışarı çıkıcam. Sonradan Dilara'da gelcek. Eda'yla Umut'uda çağırıp gel istersen."
"Yok bugün bizim derslerimiz öğleden sonra siz gezin."
"Sen bilirsin hadi çıktım ben baay!"
"Bay bay."
Allah'ım bu kız delirtcek beni ya! Alışverişe çıkmadığı tek bi gün yok. Gelmiş benim kıyafetlerimi giyiyor.
Her ne haltsa.
Hızlıca kahvaltımı yaptım ve üstümü giyinmeye odama çıktım. Uf ne giycem ben ya diye söylenirken telefonum çaldı. Tahmin ettiğim gibi Umut arıyordu.
"Efendim sevgilim?"
"Ece biraz erken çıkabilir misin? Seninle konuşmam gereken şeyler var."
"Umut noldu iyi misin?"
"İyiyim iyiyim bi sıkıntı yok. Sadece kısa bir süreliğine buralarda olmayacağım."
"Tamam geliyorum hemen anlatırsın."
"Tamam canım bekliyorum."
Telefonu kapattıktan sonra ne giyeceğim diye düşünmeyi bırakıp, hemen elime ne geçtiyse aldım. Üzerimde wonder yazan pullu siyah tişörtüm, altimda düz kot pantalonum vardı. Aşağıya inip askıdan yeşil montumuda alıp giydikten sonra ayakkabılarımı geçirip dışarı çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bugün işleyeceğimiz derslerin kitapları okuldaki dolabımdaydı. Ondan dolayı çanta takma gereksinimi duymamıştım.
Dersin başlamasına tam 1 saat kala Umut'un konum olarak gönderdiği kafedeydim. Sonunda Umut'un bana el sallamasıyla onu görebilmiş ve o tarafa doğru ilerleyip yanına ulaşmıştım. Selamlaşma faslından sonra, hemen karşısına oturup konuya girdim:
"Anlat bakalım en başından. Neden bi süre buralarda olamayacağını."
"Önce birşeyler yemez misin?"
"Yok sağol evden kahvaltı edipte çıktım. Ben sadece bir su alayım."
"Tamam bende yapmıştım kahvaltımı. Garson buraya iki su!"
"E hadi anlat noluyo?"
Derin bir iç çekti ve söze başladı:
"Bak şimdi sana anlatmıştım. Abim Rusya'da yaşıyor. Babamda onun orda tek başına olmasından epey bir rahatsız bu nedenle babamda oraya taşınma kararı aldı. Ama annem hâlâ burda. Abimle de uzun zamandır görüşmüyoruz diye bir süreliğine bende babamla gidiyorum. Annem zaten çalışıyor. Fabrika babamın olduğundan yerine geçebilecek bir sürü genel müdürü ve yardımcısı var, yani onun için pek sıkıntı olmuyor. Abim de oradaki şirketini buraya taşıma kararı aldı babamda hem ona yardımcı olucak hemde abim şirketini Türkiye'ye taşıyana kadar onunla kalıcak. Benim ne kadar kalacağım henüz belli değil ama tahminen 2hafta ordayım. Yani kış tatili boyunca... Ben yokken kendine iyi bak olur mu?"
