26| Meğer senden başka kimsem yokmuş benim.

14.4K 1.2K 398
                                    

-Jungkook-

"Ben de Hoseok'a bakacağım" demişti elimi hala sımsıkı tutarken. "Hadi sen gir içeri"

"Aşkım, elimi bırakırsan gireceğim" diyip güldüğümde bir süre şaşkınca bana bakmıştı.

"Aşkım?"

"Aşkım değil misin? Sanki sana ilk defa sevgi sözcükleriyle hitap ediyormuşum gibi tepki verdin"

"İlk defa aşkım dedin" demişti salak salak gülerek. "Garibime gitti, içim bir tuhaf oldu" diyip kıkırdadığında gülerek elini bırakmış ve yanağına bir öpücük bırakıp geri çekilmiştim.

"Hadi git" demiştim gülerek kapının kolunu tutarken. Gülümsemiş ve başını sallayarak geri geri gitmeye başlamıştı. Bir süre sonra arkasını dönüp ilerlemeye başladığında iç geçirmeden edememiştim.

Birkaç saat uyumuştu sadece. Yine de en baştaki kadar solgun değildi. Yemek yedirmiştim, biraz zorla da olsa uyutmuştum. Sonuç olarak daha iyiydi. Hoseokun yanına tek başına göndermek istemesem de Yoongiyi merak ediyordum.

İçimde bir şeyler hareketlenirken gerilerek sessizce kapıyı açmıştım. İstemsizce nefesimi tutarken başımı içeri uzatmış ve Yoonginin uyuyan bedeniyle karşılaşmıştım.

Ah, o her zaman uyuyordu.

İstemsizce gülümseyerek içeriye girdiğimde sessiz olmak için çaba harcıyordum. Koltuğu biraz yatağa yaklaştırıp oturduğumda hastane elbisesinin içinde kaybolan hyungumu izlemiştim bir süre.

Solgundu. Beyaz teni hepten beyazlamış, koyu pembe dudakları toz pembe olmuştu. Ağır ağır nefes almaktan başka hiçbir yaşamsal faaliyet göstermiyordu.

Çekinerek de olsa serumsuz olan elini ellerimin arasına almıştım. Sessizce onu izlemeye devam ederken hemşire içeri girince ağır ağır ona çevirmiştim bakışlarımı.

"Hasta yakını mısınız?"

"Fark edilmiyor mu?" Dediğimde kız bozulsa da elindeki kağıtları bana uzatmıştı. "Kapıda iki tane polis var, hasta uyandığında ifadesi alınacak. Bunlar da gerekli izin belgeleri"

"Tamam" diyerek kısa kesmiş ve kağıtları okuyup imzalamıştım. Hemşire biten serumu çıkartıp odadan çıktığında bir elini tutmaya devam ederken arkama yaslanarak gözlerimi kapatmıştım. Yorgun hissediyordum gerçekten. Hatta o kadar yorgun hissediyordum ki, sıcak odada uyuyakalmam zor olmamıştı.

-

Parmaklarımda hissettiğim dokunuşlarla birlikte kaşlarım çatılırken olduğum yerde kıpırdanmıştım. Boynum acıdığı için yüzümü buruşturmuş ve bir elimi boynuma götürmek için hareketlenmiştim ki elimdeki sıkı tutuşla birlikte hareketimi mecburen durdurmuş ve aniden gözlerimi açmıştım.

Yoongi hyung uyanmıştı.

Kalbim mutluluktan hızlanırken acıyan boynumu boş verip hızla Yoongi hyunga doğru eğilmiştim. Kırmızı gözleri duraksamama neden olsa da gülümsemiştim hafifçe.

"Uyanmışsın" demiştim elini sıkı sıkı tutarken. "Ne zaman uyandın? İyi misin? Nasıl hissediyorsun?"

"İyiyim" demişti sessizce. Sıraladığım soruları geçiştirmek ister gibi bir iyiyim diyişti ama gözleri de parlıyordu. "Buradasın"

"Buradayım" demiştim. "Artık hep buradayım"

"Beni affettin mi?" Demişti gözleri birden dolarken. "Jungkook.. öleceğim sandım. Öleceğimi düşünürken bile aklımda sadece sen vardın. Seni ne kadar kırdığımı daha iyi anladım gerçekten"

Archer: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin