28| Yani.. bu gece buradasın.

14.6K 1.2K 1.4K
                                    

"Jungkook neredesin Tanrı aşkına?"

Kulağımdaki telefonu resmen kulağıma yapıştırmış ve ağlamaklı bir şekilde konuşmuştu.

"Dışarıdayım Taehyung. Ne oldu?"

"Neden haber vermiyorsun? Yarım saattir evinin önünde bekliyorum"

"Sen iyi misin? Sesin kötü geliyor"

"İyiyim. Sadece seni görmek istedim. Neyse. İşin önemli sanırım. Uzun da sürecek gibi. Ben dönüyorum o zaman"

İstemsizce aklıma dolan sahnelerle birlikte kiminle beraber olduğunu sormamak için zor tutmuştum kendimi.

"Çok önemli bir işim yok aslında. Kötüsün, bir şey olmuş, değil mi? Bekle beni. Ben geleceğim birazdan. Olur mu güzelim?"

"Benim yüzümden işini aksatmana gerek yok" demiştim birden uysallaşan bir kedi gibi. Kimim yanındaydı bilmiyorum ama bana güzelim demişti. Hem de çekinmeden. "Sonra da buluşabiliriz"

"Olsun. Sen kötüyken ben burada duramam. Geleceğim birazdan tamam mı? Ama hava çok soğuk. O yüzden binanın içine gir, orada bekle. Üşümeni istemiyorum"

"Tamam" diyerek yerdeki taşlarla oynamaya başladığımda yüzümde saçma sapan bir gülümseme oluşmuştu. "Bekliyorum o zaman"

Onun da güldüğünü duymuştum. İstemsizce gülümsemem büyürken derin bir nefes vermiştim.

Jungkooka güvenerek hayatımdaki en iyi kararı aldığımın farkındaydım. Ve asla güvenimi boşa çıkarmayacağının da.

Telefonu kapattıktan sonra hafifçe başlayan yağmurdan korunmak için Jungkookun dediği gibi binanın içine girmiş ve resmen cama yapışarak dışarıyı izlemeye başlamıştım.

Bayan Jeon'un gelmesi, daha doğrusu geldiği vakit tesadüf falan değildi. Jungkookun yakınlarda olmadığı bir anı seçerek kusursuzca hazırladığı planı rahat rahat işlemişti. Telefonu masaya bırakmalar, şans eseri(!) tam o anda Seongwoo'nun araması ve öpüştükleri fotoğrafı görmem tesadüften ibaret değildi. Olamazdı da.

Bunların hepsini Bayan Jeon ayarlamıştı. Buna emindim. Aklınca aklıma saçma sapan şeyler sokacak ve aramızı açacaktı. Belki de Seongwoo'yu aramıza sokmak için çabalayabilirdi de. Beklerdim.

Çünkü biliyordu Jungkookun üzerine gidemeyeceğini. Biliyordu Jungkookun asla ona taviz vermeyeceğini. Biliyordu ve bu yüzden benim üzerime oynamak istiyordu. Bu yaptığı ilk değildi, son da olmazdı.

Dakikalar birbirini kovalarken kapının önüne park eden arabanın Jungkookun arabası olduğunu fark etmiş ve hemen binadan çıkarak arabasına doğru ilerlemiştim. Şoför kapısına o çıkmadan yetişip kapısını ben açtığımda gülümseyen suratı içimdeki ağlama isteğini artırmıştı.

Arabadan indiği gibi ona sıkıca sarıldığımda kolları belimi sıkıca sarmıştı. Bir süre sonra geri çekilip boynunu kapatan atkıyı, benim ona aldığım atkıydı bu, çıkarıp dudaklarım ve burnumu boynuyla bütünleştirmiştim. Kokusu beni sarhoş ederken ona sanki olabilirmiş gibi daha sıkı sarılmıştım.

"Neyin var senin?" Demişti bir eli saçlarıma çıkarken. "Ne oldu? Hadi içeri girelim ve anlat bana?"

Son kez boynunu öpüp geri çekilmiş ve ellerimizi birleştirmiştim. Derin bir nefes alarak gözlerine baktığımda endişelendiğini görebiliyordum. Hafif bir gülümsemeyle birlikte yanağıma öpücük bıraktıktan sonra binaya girmiş ve eve çıkmıştık. İçeri girdiğimizde üzerimizdekileri çıkardıktan sonra hiçbir şey demeden beni odasına götürmüştü. Ben yatağına otururken o pantolonunu çıkarmış ve bir eşofman giyinmişti. Elbette kalçasını ve bacaklarını çok güzel süzmüştüm.

Archer: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin