3. Bölüm: Siyah

16.7K 886 117
                                    

 Kaç dakikadır aynadaki görüntümü seyrediyordum bilmiyorum. Tek tek vücudumdaki dövmeleri inceledim. Keşfettiğim her dövmeyle daha bir şoka uğruyor başka bir çıkmaz sokakla karşılaşıyordum. Hatırlayabildiğim en ufak bir şey bile yoktu.

 Bir yandan da enine boyuna düşünmüştüm. Annemin dediklerini yani.

 Sonuç olarak annemlerin boşanması ile kaza arasındaki olayları unutmuş olacağım kararına vardım. O zaman halamın doğum gününde boşanmış olmalılar. Daha öncesinde boşanma adına her hangi bir şey konuştuklarını duymamıştım. Yani bu bana çok saçma geliyordu. Neden birden bire boşanmışlardı ki? Bizden saklamış olmalılar. Belki de senelerden beri yavaş yavaş boşanıyorlardı.

 Bunun yüzünden her ne kadar daha önceden de şok geçirmiş olacağımı düşünsem de, şu an bu haberi yeni almış sayılırdım ve atlatmak ne kadar zamanımı alırdı bilmiyorum.

 Yere çömeldim. Gözlerimi aynadan ayırmıyordum... Önceden, yani kendimi bildim bile iyi bir aile olmamıştık. Abim ne kadar neşeliyse ben o kadar içime kapanıktım. Ama o bir şekilde kabuğumu kırmayı başarıyordu. Ve biz abim ile ne kadar iyi anlaşıyorsak, annem ve babam o kadar kötü anlaşıyordu.

 Evde oldukları her vakit, ki nadiren hepimiz bir arada oluyorduk, tartışıp dururlardı. Abimle ikisinden de her zaman için nefret etmiştik. Hayatımızı zehir etmekten başka, ah tabi bir de her zaman için istediğimiz kadar para sağlamaktan başka hiç bir şey yapmıyorlardı. Onlardan göremediğimiz sevgiyi birbirimizden görmüştük. Ama her nasılsa bir aileydik. Ve haftada bir gün de olsa dördümüzün aynı sofrada yemek yemesini seviyordum.

 Abim yine annemlerin asla izin vermeyecekleri şeyler için yalvarırdı. (Piercing takmak ya da hafta sonu yazlığımıza arkadaşlarıyla tek başına gitmesi gibi şeyler)

 -Piercingi düşününce içim yandı. Belki abim bunun için de izin koparmıştır düşüncesi ile hemen bütün vücudumu kontrol ettim. Çok şükür piercing takmıyorum- 

Babam tek şey söylerdi. "Olmaz." Annemse susmak bilmezdi. Yok işte "bizim itibarımız var.. Korkmaz ailesine yakışmaz, hafta sonu arkadaşların ile tek başına gidemezsin.. Başlarına bir şey gelse ailelerine ne deriz. Hepsi yüksek sosyete......." Söylediği her şeyi bir şekilde ya itibarımıza ya da işine bağlardı. Ondan ve bu saçmalıklarından her zaman nefret etmiştik ve etmeye devam edeceğime eminim.

 Kazadan sonra, beyaz olan ten rengim daha bir soluklaşmış ölüye dönmüştü sanki. Ya da büyük ihtimalle kazadan önce de böyleydim. Yani bir yıl içinde nasıl bir evrim geçirmiştim bilmiyorum. Aynadaki görüntüm beni hipnotize ediyordu sanki. Gözlerimin rengi tenimin beyaza dönmesinden dolayı iyice belirginleşmişti ve gözlerimi gözlerimden çekemediğim için buz mavisi beni korkutmaya başlamıştı. Aksim gittikçe garipleşiyordu gözümde.

 Kendimi tanıyamıyordum. Kendimden korkuyordum. Yani bir sabah uyanıp kendimi bu bedenin içinde bulmuş gibiyim. Pek de farklı sayılmaz.

 Vücudumda sayısız dövme var. Saçlarım uzamış ve eskisinden daha belirgin bir şekilde siyahlar. Ve hala uyuz bir şekilde ne düz ne de dalgalılar. Uçlara doğru hafif bir hareketlenme var.

 Elimi saçımın diplerine götürdüm. Kaç gündür hastene köşelerindeydim. Berbat bir vaziyetteydim. Üzerimden bir kaza olayı geçmişti ve sanki bütün ağırlığını vücudumun her santimetrekaresinde hissediyordum. Sıcak suyu açtım ve küvet ağzına kadar dolarken ben de düşüncelere daldım.

 Demek ki ben babamın yanında kalıyordum. Yani annem ben burada kalmadığım için eşyalarımı bile açmamış olmalı. Abimse annemin yanında heralde. Kilitli odanın ona ait olduğunu düşünüyorum. Ama belki o da benimle beraber babamın yanındaydı. Çünkü annem o kapının arkasındaki her ne ise abimin eşyaları olmadığına dair bir hisse kapılmama neden olmuştu. Tamam.. Delicesine merak ediyordum. Ve yemin ederim ki annem evde yokken o kapıyı bir şekilde açacağım.

Kraliçe Arı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin