Boyaları bi kaba döktüm ve ayağıma bi fırça takılmış gibi yapıp boyayı Victoria'nın üzerine attım. Uzun zamandır hiç bu kadar eğlenmemiştim.
Victoria: Aman tanrım seni şırfıntı, yeni gömleğimi mahvettin. Ughh!!
Gülmekten kendimi durduramazken Kate bana sırıtarak bakıyordu. Elimi yumruk şekline yapıp ona doğru uzattım. Oda karşılık verdi.
Kate: Sen çok kötüsün. Hahaha
Ben: Henüz bu hiçbirşey ;)
O sıra gözüme Jeff'in bizi sırıtarak izlediğini farkettim yüzünü göstermemek için tuvalin arkasına saklanmıştı. Victoria'nın arkadaşları yanıma geliyorlardı bu riski alamazdım. Elime boyaları tekrar aldım. Kızlar kolumdan tutup beni götüreceklerdi ki boyaları yüzlerine attım bana saydırdıktan sonra yüzlerini yıkamaya gittiler. Ders bittiğinde Victoria'nın üzerinde pembe bi bluz vardı. Sanırım ilkokuldan kalma. Okul bittiğinde en yakın hediyeciye gittim. Jeff ne severdi ki. Biraz daha bakındıktan sonra üzerinde minik bi bıçağı olan bir bileklik gördüm. Aslında sever miydi bilmiyorum ama oldukça güzel gözüküyordu ama bulmam çok uzun sürmüştü. Şimdi eve dönmek için otobüsü nerden bulucam ben. İzlendiğim hissine kapıldığım için dükkandan çıkmadım taksi çağırdım ama gelmesi uzun sürdü ve dükkan kapandığı için dışarda beklemek zorunda kaldım. Taksinin gelmiyeceğini anladığım da yürüyerek gitmeye karar verdim ama gidiş nerdeyse 2 kilometreydi ve bi ormandan geçiyordu. Sanırım en büyük aptallığımı yaparak yürüyerek gitmeyi seçtim telefonumun jarjı bitmek üzere olduğundan yolun yarısını karanlıkta ilerledim. Eve yaklaştığım da yumuşak bi şeye çarptım. Bu bi insandı. Korkudan geriye sekerek düştüm. Ve anahtarımı çıkardım çantamda jilette olması lazım ama onu bulmam çok süreceğinden en iyi seçim buydu. Bana seslendiğin de bunun Jeff olduğunu anladım. Ama Jeffin burda ne işi var.
Jeff: Hey !! Bana bak benim Jeff
Ben: Tamam flashı gözüme sokmana gerek yok. Sen burda ne arıyorsun?
Jeff: Seni evde göremedim bende bu yoldan giderek seni aramaya başladım.
Ben: Sağol bende sana yarın ki doğum günün için hediye bakıyordum.
Jeff: iyi de benim doğum günüm yarın değil ki , Cumartesi.
Kendime vururken koca bir iç çektim.
Ben: Ne yani bunu şimdi mi söylüyorsun?
Jeff: Evet. Bana ne aldın ki
Ben: Cumartesi görürsün!
Eve doğru giderken Jeff yanımda telefon flashını açıp bana yardım etti. Ve eve gidene kadar tek söylediği şey ona ne aldığımdı sert bi şekilde cevapladıktan sonra sustu. Eve gittiğimde ona teşekkür edip kendimi yatağa fırlattım. Sabah uyandığımda
otobüsün arızalı olduğunu söylediler ve bana başka bi araç kullanmam gerektiğinden bahsettiler. Sanki bi arabam varda. O sıra Liu bana el salladı bende karşılık verdim. Oraya gelmemi işaret etti. Geldiğimde bana onlarla beraber gitmeyi teklif etti.Liu: Bu gün otobüsün arızalı olduğunu duydum bizimle gelmek ister misin ?
Ben: Şey tamam sanırım başka seçeneğim yok.
Arabaya bindiğim de iki kardeşin arasına oturdum. Ordan nasıl gözüküyorum bilmiyorum ama bay Woods'un iğrenç şakalarına maruz kalmaktan yüzüm kızarmıştı. Sanırım beni gelini olarak felan görüyordu. Bu arabaya binmek yapabileceğim en kötü hatalardan biriydi okula geldiğimizde ilk kez bu kadar sevinmiştim. Sınıfa girdiğim de Kate ağlıyordu. Ne olduğunu sordum ama aldığım tek cevap hıçkırıklardı. Koşarak tuvalete gitti. Duyduğum şeylerden sonra birinin beni tutması gerekicek yoksa okulda bi ceset bulabilirler.
🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪🔪
7. Bölümde bitti. Bundan sonra bölümler az gelicek çünkü okulum başlıyor. Yorumlarınızı ve Oylarınızı bekliyorum. 8. Bölüm de görüşürüz.
♥💙♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katilime aşık olmadan önceki hayatım
Randomokula 7. sınıfta yani 1 yıl önce geldim. Fazla arkadaşım yok 8. sınıfta belki arkadaş edinirim diye düşünmüştüm ama onun yerine aşık oldum kendi katilime.Ailem sürekli yurt dışına iş için gidiyor bende yanlız yaşıyorum belki o olaylar olmasaydı aile...