0.2

8 5 3
                                    

Ses kayıt No 2
İlk ses kaydından dolayı aşk hikayesi sandığınızı biliyorum. Ama ne yazık ki bu kusurusuz, birbirleri ile kavuşmak için çabalayan iki sevgilinin hikayesi değil. Tekrardan hatırlatıyorum ki bu benim çaresizliğimin ve yok oluşumun hikayesi umarım isteyip, hayal ettiklerinizin doğrultusunda yaşamadığım için bana fazla kızamazsınız. Burda size kendimi buluş zamanımı anlatmak istiyorum. Keyifli dinlemeler.
4-5 Yıl Önce / İlk Kendini Gösteriş ~
Başım yaklaşık belki 6 saattir veya daha fazla zamandır ağrıyordu. Yatakta terler içindeyim. Ev de sesleneceğim biri kişi yok. Her zaman ki gibi kendi başımın çaresine bakmakla yükümlüydüm. Aslında dinlediğiniz de aklınız da canlanan kadar kötü bir şey değil bu. İlk başta kötü hissettiriyor. Kalbiniz acıyor, benim neyim eksik diye saatlerce kendinizi sorguluyorsunuz. Belki saatlerce, belki günlerce yastığa başınızı koyup ağlıyorsunuz. Bu her geçen gün sizi delirtiyor. Artık bir şey hissetmeme sebebim budur sanırsam. Doyumsuz bir çocuk olduğum için her şeyi herkesi kaybettim. Ben hiçim. Bu dünya için, bu insanlar için. Sadece onlardan biri gibi sanılan zavallıyım. Benden tiksiniyorlar. Çaresizim. Bu düşünceler altında kendimi ezilirken buldum. Düşüncelerim hıçkırarak ağlamama haykırmama neden olmuştu. Tipik bir ergen. Birazdan kendime geleceğimi düşündüm. İçimi boşaltmanın iyi olduğunu. Fakat o an duygularımı hiç olmadığı kadar yoğun yaşadığımı fark ettim. Çıldırmış gibiydim. Kendimi yerlere atıp ağlamaya devam ediyordum. Bunları yapmak istemiyordum. Yaşamak o an çok zor geldi. Ölmek istemiyorum. Ölmem gerekiyor. Hayır. Lütfen ölmek istemiyorum. Vücudumu sanki ben kontrol etmiyormuşum gibi etrafa kendini fırlatıyordu. Neler olduğunu anlamadım korkudan gözlerimi kapatıp bu ızdırabın geçmesini bekledim. En son duyduğum şeyse camın kırılma sesiydi. Ondan sonra istesem de gözlerimi açamadım. Bir süre sonra öksürükler eşiğinde uyandığımı hatırlıyorum. Vücudum da dayanılmaz bir acı ve her tarafta kanlar vardı. Ne olduğunu algılayamadım. O anda '' Jinhwan '' biri bana sesleniyordu. Kalkmaya çalıştım ama başaramadım. Her kalkmaya çalıştığım da olduğum yere tekrar düşünüyor. Camlar daha derine batıyordu. Çeşitli sesler tekrar adımı seslendi. 2 kişinin sesi en yoğun geliyordu. Diğerlerini ayırt edemiyordum. 1 kadın, 1 de ne olduğunu bilmiyordum sesi çok farklıydı. İnsana ait olamayacak şekildeydi. Tarif edilemezdi. Onun sesini duyduğum her an vücudumda ki acı daha da artıyor. Her an çaresizlik çukuruna daha da batıyordum. Ellerimi güçlükle kaldırıp kulaklarımı kapadım. Etki etmedi. Onlar benimleydi. Benim içimde. Gözlerim kapanmak için direniyor bense sonuna kadar açık tutmaya çalışıyordum. Kapanmasına izin vermezdim. Bir daha uyanamamaktan korkuyorum. '' Korkma. '' adımdan başka bir söz duyduğum da şaşırmıştım. Ses sağ tarafımdan geliyordu. Bu oydu. Sesinin neye benzediğini tarif edemediğim varlık. Bedenimi oynatmadan başımı sağ tarafa yavaşça ve titreyerek çevirdim. Odanın bir ucunda kıpırmadan bana bakıyordu. Gözlerimi gözlerine kitledim. ''Yaşam kadar acıtan bir şey yokken ölümden korkma. Ölümün tadı her şeyden güzel. '' Sesini duyuyordum fakat ağzı oynamıyordu. Camların daha derine batmasın umursamayarak kolumdan destek alıp uzun uğraşlar sonucu ayağa kalkmayı başardım. Gözlerimi bir an bile o yaratıktan ayrmak istemiyordum. Ona doğru topallayarak yaklaşmaya başladım. Zaman donmuş gibi hissediyordum. Önüne gelince durdum. Ve bakmaya başladım. Sipsiyah gölgeden farksız, vücudu ilk başta insanın vücuduna benziyordu. Kemiksiz bir insan. Sadece yüzünde beyaz iki tane halka vardı. Yüzüne doğru daha da yaklaştım. Kafası top gibiydi. 1.70 uzunluğunda gibi duruyordu. Elimi yavaş kendi irademin dışında yaklaştırmaya başladım. O anda gülümsedi. Fazlasıyla boşluğuma geldiğinde korkudan yere çakıldım. Gülümsesi iki yanağını kaplayan şekildeydi. Ve herhangi bir mimik göstermemişti. Sadece bir anda gülümsememişti. Dişleri ince sivri ve çoktu. Bir insanın etini rahatlıkla korpatacak kapasitedeydi. "Kaçmaya çabalama . Beni sen yarattın. Kendi yarattığından kaçamazsın." kafamın karıştığını hatırlıyorum bu kadar çabuk mu kabullencektim. Neler döndüğünü algılayamayı reddediyordum. Zihnimde yankılanan seslerden hiçbir iz kalmamışken bile tuhaf hissettiriyordu. Acaba aslında şuan komada falan mıydım. Olabilirdi. Bu şeyler gerçek olmazdı. Sorgulamam gerektiğine kanaat getirdim. ''Hiç bir zaman gitmeyecek misin?'' sesim korkmaktan çok zavallı gibiydi. Yanım da mı istiyordum cidden mi. ''Hayır.'' kafam allak bullak olmuşken başka bir sesi daha net duydum. İnce, narin ve huzura kavuşturan bir sesti. ''Sormadın ama ben de senin yanın da olacağım her zaman.'' gözlerimi karanlık varlıktan ayırıp duvara sırtımı verdim. Yavaşça yere çöktüm dizlerimi kendinime doğru çekip küçücük olmuştum. Karanlık varlık göz açıp kapayıncaya kadar yanımdan tekrar karşıma geçmiş gözlerimin içine bakıyordu. Rahatsız ediciydi. Fakat ne diyeceğim konusunda bir bilgi sahibi değilim. ''İsimleriniz var mı?'' evet burda tam anladığınız gibi onlarla konuşup, kaynaşmaya başlıyordum. Çok sevimli değil mi. İkisi de ismin ne olduğunu bilmedikleri cevabını verdi. İsmin ne olduğunu anlattım. Ve onlara birer isim taktım. Karanlık varlığa Şeytan. Ne diyebilirim ki fazlasıyla yaratıcıyım. Sanki melekmiş gibi hissettiren kadına Güneş. Güneş her zaman beni rahatlamış huzura kavuşturmuştur. Bence uydu. Orda oturup onlarla konuştum. Neler konuştuğumu tam hatırlamıyorum. Sanırım her şeyi yunhyeong bile. Şeytan bana her zaman intihar etmemi, kimsenin beni sevmediğini söylüyordu. Yaşamak için değersiz olduğuma bir an inandığımı söyleyebilirim. Güneş ise ne olursa olsun hayatımı devam ettirmemi üzüleceğim kadar mutlu olacağımı söylüyordu. Şeytan beni aşağılasa da o kadar rahatsızlık duymuyordum. Çünkü beni dinliyordu. Susmasını söyleyince susuyor. Devam ettirmiyor, ısrar etmiyordu. Sanırım onlarla konuşurken en son fazla kan kaybından bayılmışım. Düşünün onlarla konuşurken vücudumun acısını hissetmedim.
--------
Beni daha iyi anlamanız için kendi ağzımdan anlatmaya karar verdim. Sanırım o ikisini özlüyorum. Şeytan'ı bile. Kendimi aşağılamam gerekmiyordu. O bu görevi benim yerime yapıyor. Bense dinliyordum. Hoş zamanlardı. Ama geçmiş geçmişte kalmıştır. Bir bakmışsın bir daha gelmişler. Ne olacağını bilemeyiz sonuçta.

---------------------------
Umarım hoşunuza gitmiştir, gidiyordur. Yeni bölümde görüşmek üzere~~ Vote atmayı unutmayın <3 :')

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 23, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Change Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin