Elimi kapı koluna atmştım ki duyduğum ses ile irkilerek geriye doğru çekildim. Kapı yavaşça açıldı, Demir elinde market poşetleri ile içeri girdikten sonra dikkatlice bizi süzdü.
"Size odanızdan çıkabilmeniz için izin verdiğimi hatırlamıyorum."
Elindeki poşetleri yere bırakarak bize doğru gelmeye başladı. Gözlerini bana sabitlemişti.
"Hizmetçi! O-ona yalvardım. Odada çok sıkılıp bunaldık diye. Bizi çıkartması için."
Korktuğum için aklıma gelen ilk şeyi söyleyivermiştim.
Pınar bana yaslanarak arkama geçti. Bedeninin titrediğini hissedebiliyordum. Elini yakalayıp sıktım.
Sakin ol lütfen, bizi ele vereceksin.
Arada bir adımlık mesafe kalınca durdu. Bir şey düşünüyor gibiydi. Dikkatlice bakmaya devam ederek aradaki mesafeyi kapattı.
"Demek odada sıkıldınız."
Saçımın ucunu parmağına dolayarak gülümsedi.
"Eminim kaçmak gibi bir şey aklınızdan geçmiyordu."
Başımı şiddetle sağa sola salladım.
"Geçmiyordu. Sadece, odada sıkıldık."
"Pekala."
Bizden uzaklaşarak yerdeki poşetleri aldı. Ardından arkasını dönerek mutfağa gitti.
Yaptığı o hareket de neydi? Kalp atışlarım hızlanmıştı, korktuğum içindi.
Korktuğum için olmalı, başka türlüsü...
Pınar'a döndüm, onunda şaşırmış olduğu belliydi.
"Şimdi ne yapacağız?"
Benim de merak ettiğim şey buydu. Şimdi ne yapacaktık? Kaçıp gidebilirdik.
Gerçekten kaçıp gidebilir miydik? Buradan kurtulup eski özgür hayatımıza kavuşabilir miydik?
Zaman kaybedemezdik. Pınar'ın elini bırakmadan hızlıca yürüyüp kapıyı açtım.
"Gidelim!"
"Hiç bir yere gidemezsiniz! Sizi pis cadılar!"
Ah, hayır. Hizmetçi kadın.
"Koş!"
Tüm gücümüzle koşmaya başladık. Bahçe kapısının önüne gelince Pınar'ın elini bırakıp kapının kenarından tutup çektim. Bütün gücümü kullanmama rağmen kapı bir santim bile hareket etmemişti.
"Pınar bana yardım et, çok ağır bu."
"..."
"Pınar!"
Sinirle arkama dönünce gördüğüm sahne karşısında kanımın çekildiğini hissettim.
"Hayır..."
"Demek sadece sıkıldınız? Kaçmak gibi bir düşünce yoktu aklınızda."
Yakalanmıştık. Bahçe kapısının kapalı olabileceğini hesaba katmamıştık.
"Ona zarar verme, dur lütfen! Bütün suç benim. Bırak onu gitsin. Lütfen..."
Göz yaşlarıma engel olamayarak yere çöktüm. Demir Pınar'ı arkadan yakalayıp başına silah dayamıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum, kahretsin yine arkadaşım gözlerimin önünde başına silah dayanmış olarak dururken ben ne yapacağımı bilmiyordum. Kafamı kaldırıp bakınca hizmetçi kadının bahçenin ortasında durmuş gülerek bize baktığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Saçlı Adam
Mistério / Suspense*Ayakları ayaklarıma değince kafamı eğip ayağındaki spor ayakkabılara baktım. Başımı kaldırınca nefesini yüzümde hissedebileceğim kadar üzerime eğilmiş olduğunu fark ettim. "Sen korkmuyor musun?" Ne diyeceğimi bilememiş bir şekilde gözlerinin içine...