Giriş

37K 1.9K 537
                                    

"Salçalı," derken sesimi yükseltip kaşlarımı çatmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Salçalı," derken sesimi yükseltip kaşlarımı çatmıştım. "Salçalı makarna istiyorum."

Karşımda oturan çocuğun yaramaz bakışlı gözlerindeki öfkeli pırıltıyı şimdi bile eksiksiz hatırlıyorum. "Salça istemiyorum."

"Salçalı olacak makarna," diye inadına konuşmayı sürdürdüm. Bilmiş bir bakış sundum onun gözleri önüne. "İstersen yeme, aç kalırsın."

"İyi." Sekiz yaşlarındaki Kartal süt dişlerinin yerine geçen iki ön dişini alt dudağına bastırdı. "Yemiyorum."

Onun yememesinden hoşlanarak arkama yaslanmayı, kendi salçalı makarnamı afiyetle yemeyi ummuştum. İçimi kemiren hain bir his çocuğun ağzına lokma sokmayacak inadına gıcık olurken rahatsızlıkla kendini ön plana çıkarmıştı. Elimdeki çatalı hafifçe sehpaya vurup duruyordum. "Yemezsen," diye mırıldandım kollarını birbirine bağlayarak oturan Kartal'a bir anda bakarak. "Solucan yemek zorunda kalırsın."

"Niyeymiş o?"

Ona ukalaca omzumu silkerek karşılık verdim. "Okulda bana zorla peynir yedirmiştin." Yalnızca kokusunun aklıma gelmesi bile midemi kaldırıyordu. Peynir sevmiyordum. Peyniri hâlâ sevmiyorum. Kendisine sorulsa bana bayıldığını söylemezdi elbette ama ağzı dili olmayan bir nimete kim neyi sorar ki? Herkes benim gibi cansız veyahut asla cevap alamayacağı kitap karakteriyle konuşacak kadar çizdirmiş olamaz kafayı. "Yemezsem çamurlu su içecektim. Öyle demiştin." Şimdi yıllar sonra düşününce keşke çamurlu suyu içmeyi kabul etseydim diyorum. En azından kokusu beni kusturacak raddeye getirmiyor.

"Aynı şey değil," diye üsteledi Kartal. "Canlı bir şeyi yememi istiyorsun." Yüzünü buruşturup bana kendimi yarasa gibi hissettirecek o bakışı attı. "İğrençsin."

"Değilim." Çocukça bir üsteleme isteği peyda olmuştu bende. Geri adım atamazdım. Hem çocukluk tüm bunları telafi edebilecek bir müesseseydi. Unutulurdu. Benim gibi fil hafızasına sahip insanlar dışında herkes böyle detayları unutup geçerdi. "Oyunumuzu oynuyorum."

Kartal harekete geçmesi için gerekli sözcükleri kullanmışım gibi kaşlarını çattı. Kabullenmişti. "Anne," diye seslendi mutfağa doğru. "Salçalı makarna yiyeceğiz biz."

"Yasemen teyzenin salçalı makarnası," derken neşeyle şakıyordum. "Yaşasın."

Yuvarlak sehpanın üzerine bırakılan iki tabak salçalı makarnanın dumanı tütüyordu. Ben sabırsızlıkla dudağımı yalarken Kartal yerde oturmamızın avantajını kullanarak bacaklarını sehpanın altına uzatmıştı. Gayet insaflıydım ben. O en azından salçaya benim peynire karşı beslediğim duyguları beslemiyordu. "Senin gibi kusmayacağım," dediğinde bundan yine emin olmuştum. Çatalını makarnaya saplayıp bir kez üfledikten sonra ağzına atıp evirip çevirmişti. Zoruna giden salçalı makarnayı yemek değil, inadının üstünden buldozer gibi geçmiş olmamdı. "Boşuna bekleme öyle."

Bir Su Bitkisinin HatıralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin