İlk öpücük

14.8K 1.5K 919
                                    

Bölümün üçüncü sahnesini ilk kez okuyacaksınız. O sahnenin devamı da gelecek. Öptüm, sarıldım size.

Kirazdan yaptığım küpeleri görecekmişim gibi gözümü kulağıma çevirmeye çalışıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kirazdan yaptığım küpeleri görecekmişim gibi gözümü kulağıma çevirmeye çalışıyordum. Yine sıkı sıkı tembihlendiğim halde ağaçlardan birine tırmanmıştım. Tişörtümdeki kiraz lekelerini tırnak ucum kadar önemsemiyordum. İlkokul ikinci sınıf öğrencisi olan, oyun arkadaşıyla yaptığı yaramazlıklar dillerden dillere aktarılan bir kız çocuğuydum. Sınıf arkadaşlarımın yaptığı hiçbir şey ilgimi çekmiyordu. Onlara Kartal'la oynadığımız oyunlardan bir tanesini bile anlatmaya tenezzül etmezdim. Zaten yapamayacaklarını, aynı tadı alamayacağımı ve Kartal'la kurduğumuz oyun parkına ihanet edemeyeceğimi çok iyi biliyordum.

Oturduğum daldan hafifçe sarkarak başka bir dala uzandım. Koparttığım kirazı tişörtümün ucunu yakalayarak yaptığım keseye attım. Keyfim yerindeydi fakat aklımda bazı sorular vardı. Onlara cevap bulamadıkça manasız bir karın ağrısı yokluyordu beni. Arkada yeni çıkan bir dişim vardı ve yediğim kirazlar oraya değmesin diye ön dişlerimle çiğniyordum. Biraz sonra ağaca birinin daha tırmandığını ele veren bir sallanmayla bakışlarımı yükseklerden yere indirdim. Kartal üzerindeki okul üniformasının pantolonu ve yaz döneminde olduğumuz için bembeyaz tişörtüyle yanıma geliyordu. Ona elimi uzatmak istedim kolayca çıkabilsin diye ama ikimizi de düşürüp yara içinde bırakmam çok olası bir ihtimaldi.

Benden bir yaş büyük olmasına rağmen bazen daha çok şey biliyormuş gibi hissediyordum. Eğer aklımı kurcalayan bir şey olursa bunu Kartal'a sorabilirdim. O doğru cevabı yerin altından bile çıkarıp verebilirdi. Neticede yetenekli bir kimseydi. Bu sebeple yanımdaki boşluğa oturduğunda ilk önce tişörtümden yaptığım keseyi gösterdim. "Bak bir sürü topladım," dedim onun da ağzını sulandırabilmek gayesiyle. "Yesene."

Avucunun içi soyulmuştu. Oraya çatık kaşlarıyla bakarken benim fark etmemden hoşlanmamıştı. Elini gizleyip diğeriyle kirazlara uzandı. "Üstünü mahvetmişsin," derken hınzırca sırıtmasına çok bir şey kalmadığını farkındaydım. "Okula gitmemek için mi yaptın?"

Omzumu silktim umursamazca. O kirazını yerken "Yedek tişörtüm var. Hep kirletiyorum çünkü." dedim bilmişlikle.

Kartal kulaklarımdaki kirazdan küpelere bakıp sırıttı. "Niye çıktın ağaca?"

"Hep çıkıyoruz ki," Kulaklarımdaki kirazlardan birine uzanıp aldı. Onu yerken kesemden yeni bir kiraz çıkartıp boş kulağıma taktım. "Sana bir şey soracağım."

"Sor hadi."

Nasıl soracağımı bilemiyordum. Ön dişlerimle yediğim kirazın çekirdeğini ağzımın içinde evirip çevirdikten sonra havaya püskürttüm. Aynı şeyi Kartal da yapıyordu. Dile getirmesek de hangimizinki daha uzağa gidiyor diye kontrol ediyorduk. Sessizce oyun oynadığımız anlar da vardı azizim. "Okulda bir şey oldu bugün," Ayaklarımı sallayarak dikkatimi oraya vermeye çalıştım. "Pamuk Prenses'i oynayacağız ya biz. Berk öğretmene prensin prensesi dudağından öptüğünü söyledi. Oyunda böyle oluyormuş."

Bir Su Bitkisinin HatıralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin