Bu sevdalar boşuna mı?

12.4K 1.4K 473
                                    

Söylemek istediğim çok şey var ama kelimeleri bir araya getirecek güçte değilim henüz. İyi olmayı, iyi olmak için umut etmeyi, elimizden geleni yapmayı ve unutmamayı diliyorum.

Bir Su Bitkisinin Hatıraları'nı belli bir süre önce düzenlemiştim. O şekilde paylaşıyorum bölümleri. İlerleyen bölümlerde de daha önceden okumadığınız yeni sahneler olacak. Fakat şu anda yeni bir şeyler yazacak yerde olduğumu hissetmiyorum. Hissettiğimde elbette buralarda olacağım.

Kendinize çok iyi bakın.

"Diyarbekir yoluna le Diyarbekir yoluna," diye coşan sesi her çıktığım basamaktan sonra daha net duyuyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Diyarbekir yoluna le Diyarbekir yoluna," diye coşan sesi her çıktığım basamaktan sonra daha net duyuyorum. "Toydum düştüm toruna le toydum düştüm toruna." Alkış tutanlar arasında uçamayan bir kuşun da oluşu beni sırıtmaya teşvik ediyor. Gözümle görmezsem yüreğime taş oturacakmış gibi hissedeceğim için sinsice yaklaşma girişimime devam ediyorum. "Bu sevdalar boşuna le bu sevdalar boşuna."

Can yoldaşlarım, memleketime ayak basalı saatler oluyor ve ben gülmekten yerlere yatacak kıvama defalarca gelmekte hiç zorlanmıyorum. Öncelikle buraları hayli özlemişim. Adeta yaz gelmiş gibi kavuran güneşin sıcaklığı uçaktan iner inmez yüzlerimizi yokladı. Üzerimdeki ince ceketi çıkartıp belime bağlayalı çok olmuştu zaten. Kartal'la Atatürk Havalimanı'na taksiyle gitmiştik. Uçağımıza benim düğün elbisemi unutup geri dönmem gerekçesiyle son anda yetişebilmiştik. Bu durum Kartal Dağhan'ın homur homur konuşup durmasına sebep olsa da uçakta yerlerimizi aldığımızda durulmuştu.

Kendi arabalarımızla çıkamadığımız bu yolculuğun sonunda Kartal araba kiralamak için harekete geçti. Havalimanından ayrılıp sıcakta kan ter içinde kalmış olmamıza aldırış etmeden kiralık araba arayışına girdik. Ona bizi almaya gelmelerini söylersek buraya istemeyeceği kadar araba dizileceğini söylediğimde kahkahalarını havaya savurdu. Ben de sinirle kollarımı göğsümde kavuşturarak dil çıkarttım. Çünkü böyle alaycı ve soğuk hava dalgası estiren gülüşlerinden hiç hoşlanmıyorum. Ne kadar yakışıklı göründüğü, ilgiyi üzerimize zonk diye çektiği umurumda değil. Benim memleketim bir kere burası! Umurumda olsa da değilmiş gibi yapıp fiyakamı çizdirtmem.

Konağın olduğu sokağa girer girmez yerimden doğrulup sırıtmaya başlamıştım. Kartal yüzüme şöyle bir bakıp başını iki yana salladıktan sonra belli belirsiz gülümsemişti. Hemen kornaya uzanıp çalmaya başladığımda beni engellemiyor, dudağındaki kıvrımı silmiyordu. Büyük amcamların çocukları kapıda bizi coşkuyla karşılarken terasta oturduğuna emin olduğum dedeme gerçek bir deli gibi bağırıyordum. Büyük amcanın kızı Zeliha da beni görünce bağıra çağıra diğerlerine seslenmişti. Anlayacağınız konağın sarsılmaz duvarları bir anda sesimizle çınlamaya başlamıştı ve avlu bir düğmeye basmışım gibi kalabalıklaşmıştı.

Babaannem bastonuyla doğrulup beni kucaklarken kaburgalarımın eline geldiğini söylemeyi ihmal etmedi. Onun yanaklarını sıkarken söylenmesine aldırış etmeden dedemin yanına koşmuştum. Hemen elini öpüp sarıldığımda Kartal'ın da benim peşimden hareket ettiğini görmek içerlerimdeki dumanlı yerleri sulamıştı. Oh ayaklarımı kımıldattıkça şıp şıp sesler geliyor, oh!

Bir Su Bitkisinin HatıralarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin