Memory Seven

11.9K 1.2K 465
                                    

19.04.2013

Yoongi'den

"O kızın yüzünü dağıtacağım!"

Derin bir nefes vererek belindeki elim yardımıyla Sera'yı kendime çektim. Asla yerinde durmadığı için direnmeye çalışıyordu. "Yoongi, bırak. Ağzına sıçacağım onun!" Tüm apartman sesiyle inlediğinde, bu gecenin faturasının komşularla kavga olarak bana kesilmemesini diliyordum.

"O kız arabayla yarım saatte gidebileceğin bir yerde kaldı."

Sonunda deliğe sokabildiğim anahtarla kapıyı ardına kadar açtım ve kolumdan kurtulmaya çalışan Sera'yı tutarak içeri soktum. "Neden onu dövmeme izin vermiyorsun? Onunla gitmek istiyorsun değil mi? Sen adi herifin tekisin!"

Bir insan sarhoş olunca yer algısını nasıl bu kadar kaybederdi, aklım almıyordu.

"Aynen, onunla gitmek istiyorum. O yüzden seninle eve geldim." Ayakkabılarını çıkarmak için onu bıraktım ve kapıyı kapatmak için arkamı döndüm. Arkamdan gelen büyük gürültüyle şaşkınlıkla tekrar ona baktım.

Kendini yere atmıştı.

"O kız çok güzeldi! Sen onunla gitmek istedin!"

Hay kızını da güzelliğini de, kendine zarar verecekti.

"Sera, gerçekten gerizekalısın." Yanına çöktüm ve ayakkabılarını çıkardım. "Ben gerizekalıyım ama o kız güzel." Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken, yüzüme bakıyordu.

"Sikeyim ya, yeter. Ağlama."

"İşte! Dedim sana, sikeyim dedin. Kıza dedin!"

Gözlerimi kapattım ve sadece sabır diledim. Bir insan ancak bu kadar sapıtabilirdi, daha fazlası mümkün olamazdı. "Gel buraya." Onu ayağa kaldırarak, sırtından destek oldum. Topuklu ayakkabı olmadan çok daha rahat yürüdüğü için dengesini kurabiliyordu.

"O kız güzel ama ben değilim." Mırıldanarak, kafasını omzuma koydu. Ben kızın yüzünü bile hatırlamıyordum, o ise hayatının en büyük problemi gibi sarhoş kafasıyla bile kızı asla unutmuyordu.

Her şeyden öte, benim için o her zaman en güzeldi.

Normal bir barda, normal bir kızdı işte. Bana bir şeyler içmeyi teklif etmesinin buralara geleceğini bilse ve yüzünde üç tırnak izi olacağını tahmin edebilse, yanıma yaklaşmayacağına emindim.

"Yüzünü yıkayalım."

Onu lavaboya doğru biraz eğerek, tek elimle saçını topladım. Tam suyu açtığım sırada dengesi bozulunca, saçlarındaki ellerimi çekerek sabit durması için belinden tuttum.

"Tamam, tamam. Eğil bakalım." Dediğimi yaptı ve ben de avucuma doldurduğum suyu suratına sürdüm. "Ay, boğulacağım sanırım." Sadece ıslak elimi yüzüne sürüyordum, sabırla doğrulmasını izledim.

"Dur, nefes alayım." Derin nefesler alıp vermeye başladığında yüzüne bakmak için eğildim. "İyi misin?" Kafasını iki yana salladı. "Midem bulandı, dur bir dakika."

"Yüzünü biraz daha yıkayalım mı?" Ellerini suratına sürerek, kafasını salladı. Saçlarını geriye doğru attığında, gözü aynadaki yansımasına takılmıştı. "Makyajım akmış." Dudaklarının titrediğini gördüğümde, şokla onu izliyordum.

"Şuna bak! Çok çirkinim, artık daha da çirkinim. İğrencim bu ne?"

Akmış bir göz kalemi onu çirkin yapmıyordu, onu çirkin yapabilecek herhangi bir şey olduğunu sanmıyordum.

Ağlamaya ve yüzünü kapatmaya çalıştığında tek elimle onu tutarken, diğeriyle de yüzünü açmaya çalışıyordum. "Çirkin falan değilsin Sera, yüzünü yıkayalım. Düzelecek, gel çıkaralım makyajını." İç çekmeye devam ederken kafasını salladı ve tekrar eğildi.

Ben yüzünü yıkarken arada durup aynaya baktı ve mırıldandı. "Güzel oldum sanki."

Yüzünü ne kadar yıkarsam yıkayayım gözlerinin altına geçen siyahlık kaybolmuyordu. "Güzel falan değilim! Çirkinim işte, baksana yüzüme gözüme." Elleri suratının her yanında dolaşırken, sırtını sıvazladım.

"Çok yoruldun, ağlama daha fazla. Hadi güzelim."

Burnunu çekerek, kafasını omzuma yasladı ve onu yönlendirmeme izin verdi. Yatak odasına doğru ilerlerken, kısık sesini duyuyordum. "Bana güzelim dedin ama ben güzel değilim." Tekrar ağladığını fark ettiğimde, odanın kapısını açarak onu yavaşça yatağa bıraktım. 

Masum ve üzgün bakışları, kalbimi sızlatıyordu.

"Uyumak ister misin artık?"

Bu gece ilk defa uysal davranarak kafasını salladı ve yatağa yatarak, bileğimi tuttu. Kendine doğru çekmeye çalıştığında uyum sağlayarak yanına uzandım.

Bana sarılarak, esnediğinde gülümsedim. Tüm gece canıma okumamış gibi bana sokulduğunda, kediye benzeyen hali hoşuma gitmişti.

Onu yüzünü izlerken, kalbime dolan sıcak hisle derin bir iç çektim. Onda bir şeyler vardı, ne olduğunu bilmiyordum. Ne yaparsa yapsın, beni kendine çekmeyi başarıyordu.

Gittikçe daha yakın oluyordum ona, bu fiziksel mesafelerden farklı bir şeydi. Kalbim, ona yaklaşıyor gibiydi.

Kısa bir süre sonra nefesleri düzene girdi, ben ise onun nefeslerini dinlerken düşünüyordum. Sera çok garip bir kızdı, hayatımda tanıdığım en farklı insanlardan biriydi.

Çok hevesliydi ve meraklıydı, onu durdurmak çoğu zaman mümkün olmuyordu.

Sanki tüm ömrü boyunca böyle ortamlara girmek istemiş ama buna fırsat bulamamış gibiydi. O kadar heves ediyordu ki, bu hali beni bazen endişelendiriyordu.

Sadece basit bir üniversite öğrencisiydi, çok sade yaşamasına rağmen neden eğlence hayatına ya da diğer insanların kötü diyerek uzak durduğu tarzlara merak besliyordu ki?

Yanağımı saçına yasladım, böyle huzurla uyurken hiç o ısrarcı kız gibi değildi.

Onu zapt etmek bana düşüyordu, değişmesine izin vermeyecektim.

Onu korumam gerekiyordu, ne olursa olsun.

Memories¹ Never | MYG ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin