「Zindan!」

567 48 9
                                    

Yukarıda ki edit ParkMinYoonmin yazarımız yani ben tarafından yapılmıştır...jskdkdk

O hala beni sürüklemeye devam ederken korkuyordum. Vampir olmak için veya ölü olmak için fazlasıyla gençtim ya da kurban olmak için. Herhangi bir kötü şey yaşamak için fazla gençtim. Eğer kurtulursam kesinlikle Kook'u öldürücektim. Hah resmen Jungkook için kendimi feda etmiştim. Kesinlikle çok cesurdum. Anlaşılan sadece tilki olunca öldürmüyormuş ya da merak sanırım bir insan ve cesur olmak postu deldirmek için gerekliydi.

Biz kapıların önüne gelince bana bakıp garip yüz ifadelerine giren nöbetçiler kapıyı açıyordu.

Siktiğimin saçı yeter artık!

Sarayda ki en büyük kapı olduğunu düşündüğüm kapıyı ittirerek açan nöbetçiler ile içeriye girdik.

Toplantı salonuna benzeyen büyük oda, odanın içinde ki 'Ben pahalıyım!' diye haykıran eşyalara ağızım gözlerimde şaşkınlıkla aralamıştım.

Altın kenarlıklı koltuklar ve masa. Bu zaman da zengin olmak doğal bir şey miydi?

"Şimdi pembeli. Bana burada ki işinden bahset." Büyük masanın çaprazında bulunan dolaba yöneldi. İçini açıp karıştırdıktan sonra elindekilerle masanın en başında bulunan koltuğa oturdu.

"Kimsin? Neredensin? Ve neden buradasın?"

O ciddi miydi? Benimle şarap mı içecekti? Bu kadar zahmete girmeseydi çağırsaydı gelirdim. Kendine gülerken bunu tutamamış kıkırtım sessizleşen salonda yankılanmıştı.

Kadehe döktüğü kırmızı sıvıdan bana çıkan derin bakışları kısık gözlerimden göz bebeklerime değdiği an gülüşüm yarıda kesilmişti. Ciddileşerek sorusunu cevapladım.

"Park Jimin. Seul Busanlıyım."

"Pekâlâ pembe Jimin. İnsan olduğunuzu en başından biliyordum. Hele o arkadaşının yarası. Kanının kokusu beni etkilemedi seçkin vampirleri etkilemez ama yeni doğmuş yada düşük seviyedekileri baştan çıkartabilir. En azından Namjoon biraz kan kokusunu engellemek için deniz tuzu kullanmış."

Şimdiye kadar kurduğu cümleyi nedense sıkılmadan dinlemiştim. Demiştim ya o kara delik gibiydi sizi içinize çekiyordu işte. Bu sırada devam etti koyu kahverengi kırmızıya çalan gözleri beni ve saçlarımı süzerken.

"Pembe Jimin Ben Min Yoongi. Bu klanın başkanıyım. Bildiğin üzere burayı ben yönetiyorum ve bazı kurallarımız var."

Elini kadehindeki ilk yudumu almak için kadehi alıp kenarının dudağı ile birleşmesine izin verdi. Kırmızı şarap kadehten süzülerek aralamış olduğu dudağından içeriye girmiş adem elmasını oynatarak aşağı inmişti.

Dikkatle içişini seyrederken onunda beni yukarıdan gözetlediğini bilmiyordum.

"Kurallarımız basit. İhanet yok, itaatsizlik yok sadece emirleri noksansız uygulamak var. Ve sen benim belirlediğim bir diyen kurala aykırısın. Kendini benimsemen lazım değiştirmen değil."

Bazı kelimelerine vurgu yaparak cümlesini bitirmiş bir yudum daha alarak devam etmişti. Bense sadece dinleyebilmiştim.

"Gelirken fark etmişsindir herkes sana bakıp arkandan konuşuyordu. Kurduğum düzeni bozamazsın Park Pembe Jimin."

Ağazımı açıp konuşacağım sırada kendimde küçük bir kırıntı bile cesaret bulamayıp kapatmıştım. Sözümü geri alıyorum ben sadece korkaktım.

Ben konuşmayınca bunu fırsat bilerek devam etti kadehin kenarını parmağı ile turlayan büyük.

"Kısacası saçını kazıt yada zindana seçim senin tabii..."

Talisman;Vampire Wars (YoonMin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin