Yavaş yavaş solan ayın ardından kendini göstermeye başlayan şafak güneşini izliyordu. Gidecekleri gezi yüzünden uyuyamamış ve yorgun düşmüştü. Zar zor açık tuttuğu göz kapakları yaşarmaya başlamıştı.
"Güzel bir gün olacak" mırıltı şeklinde çıkan sesinin ardından sessiz kalan odayı bildirim sesi kapladı. Kaldırmakta zorlandığı kolunu komodinine uzatarak telefonu eline aldı.
______________________________________________Kimden: Kookiess~
Hyung uyandın mı?
-
Hazırlanıp size gelicem de.
______________________________________________Telefononunu kapatıp saate baktı. 06.58. Gereğinden fazla erken diye düşündü. Ne yapabilirdi 2 saatte? Saat 9 da okuldan otobüse binip müzeye gidecek ve gezilecekti nedeni ise öğrencilerin kültürünü bilmesi ve ufkunu genişletmesi içinmiş, ne saçma(!)
Sallanan sandelyesinden istemeye istemeye kalkmış sürünerek banyoya ilerlemişti. Kapıyı açtığı anda karşısında bulunan aynadaki ; dağınık saçlı, gözleri şişmiş ve morarmıştı, dudakları ise kurumaya yüz tutmuştu. Dudaklarını yalayıp çatlamasına engel olmaya çalışmıştı. Lavoboya ilerleyip çapaklanmış gözlerine bir çırpıda üzerini çıkartıp duşakabine girdi. Musluğu sıcak tarafa çevirip sıcak suyun bedeni ile buluşmasına izin verdi. Bir anda değişen vücut ısısı titremisine yol açmıştı.
Aklı hala rüyasındaydı. Rüyasında anlamsız fimlerden çıkmış gibi tılsım benzeri bir şey görmüştü. Anahtarı andıran şey ve kulağına fısıldanan sözler daha doğrusu anlamsız söz öbekleri sıralanmıştı. Tek bir kelimeyi bile anlayamamak sinir bozucuydu kesinlikle. Bu rüya yüzünden uykusuz kalmıştı.
Bunları düşünürken çoktan banyosunu yapmıştı bile. Saçlarını karıştırarak odasına yeniden girdi. O tavşan her an burada olabilirdi. Üzerini değiştirmesi lazımdı. Hemen beyaz bir t-shirt kot pantolon ve kot ceket üçlüsünü giydi. Bu üçlü her zaman fovorisiydi. Bir anda çalınan zile karşı ister istemez gülümsedi. Kookla uzun zamandır arkadaşlardı ve birbirlerine derinden bağlılardı.
Kapıyı açıp tanıdık simayı gözleri önüne serdi.
"Hyung uyanmışsın?! Ben daha uyanmamışsındır diye düşünmüştüm."
Nefes nefese gelen sesi onunda heyecanlı olduğuna bir kanıttı.
"Uyuyamadım pek. Saçma bir rüya gördüm." Bıkkınlıkla nefesini verip devam etti.
"Tılsım falan vardı. Üzerinde garip bilmediğim dilde bir şey yazıyordu. Farklı dilde kullağıma birşeyler fısıldanıyordu... Yani fazla saçma bir rüyaydı." Tek nefeste cümlesini bitirip derin bir nefes aldı. Onunla birlikte küçük olanda derin bir nefes aldı.
"Gerçekten saçmaymış." Kıkırtılarının arasına sıkıştırdığı cümle ile devam etti şirinleştirmeye çalıştığı sesiyle küçük.
"Kahvaltı yapalım acıktım!"
"Seni lanet velet! Sen ödersen gelirim."
Kakalamaya çalıştığı sabah kahvaltısı büyük olanıda acıktırmıştı. Cırlayarak bağırdı küçük olan.
"Hyung ya! Birde büyük olacaksın!"
Kapıda ayakkabılarını giyeceği sıra da telefonunu almayı unuttuğu geldi aklına koşarak yatak odasına gidip telefonunu almış aynı hızla Jungkook'un yanına dönmüştüm.
"Telefonumu aldım." Kısa bir açıklama yapıp ayakkabılarını giydi.
"Gidelim mi?" Ayakta bekleyen Jungkook'un eğilmiş olana arkası dönükken seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talisman;Vampire Wars (YoonMin)
VampirgeschichtenTalisman: Tılsım Gençliğin merak ateşi. Herşey bir merakla başlamıştı. İki meraklı genç okul gezisi sırasında kaçıp lanetli vampir tılsımının olduğu odaya girer. Dikkatlerini çeken bu tılsımın cazibesine kapılır ve ellerine alırlar. Bir tılsım sizi...