#OLAYDAN BİR GÜN SONRA#
"İMDAAT!"
Bağırarak kalkmıştım yine rüyağdan. Yoksa yeni bir kabus mu demeliyim. Hayatım boyunca nerdeyse her gece kabus görmeme ramen bu seferki fazla gerçekçi gelmişti. Üstümdeki yorganı kenara atarak yataktan kalktım. Ancak şimdi dün girdiğim kıyafetlerle uyuduğumu fark edebilmiştim. Yatağımı hızlı bir şekilde düzeltip aynamın karşısına geçtim. Gözlerimin altı şişmiş ve saçlarım birbirine karışmıştı gerçekten berbat görünüyordum. O anda normalde mavi olan gözlerimin siyah olduğunu fark edebilmiştim. Birkaç adım geriledim refleks olarak. Gözlerimi sıkıca kapatım ama karşıma dün kabusumda gördüğüm çocuk ve sim siyah gözleri belirmişti. Tekrar gözlerimi açıp aynaya baktığımda gözlerim eski rengine dönmüştü. Dün geceden sonra sadece bir göz yanılması olduğunu düşünerek banyoya gittim ve yüzüme soğuk su çarptım. Ancak şimdi ayıla bilmiştim uykumdan. Tekrar odama girip dolabımı karıştırmaya başladım. Bu gün güzel giyinmek gelmişti içimden ne olsa bu gün 17. Doğum günümdü. Fazla elbise giymeyi sevmediğim için elbiseleri atladım. En sonunda siyah dar dizleri yırtık olan kot ve yine siyah atlet ve kırmızı ekose gömleğimi seçmiştim. Aslında aklımda olan kıyafetler bunlar sayılmazdı ama bende nöyle ragat ediyordum işte. Aşağı indiğimde evde kimse olmadığını fark ettim. Ne bekliyordum ki evde beni en çok önemseyen kişi abimdi onun da bu gün bütünlemeleri vardı. Evde en az 1s saat geçirdikten sonra dışarı çıkmanın boş evde oturmaktan daha eylenceli olabileceği gelmişti aklıma. Koşarak odama çıktım ve yatağımın üstünde duran telefonumu ve kulaklığımı alıp cebime tıkıştırdım. Odadan çıkmak üzereyken rüzgarın havalandırdığı perde dikkatimi çekmişti. Sanırım annemin yardımcısı Rana teyze camı açmıştı. Hızlı adımlarla pencerenin önüne gelerek perdeyi çektim. Ancak aynı rüyada gördüğüm gibi perdeler açıktı ama çocuk yoktu. Sadece tesadüf olabileceğini düşünerek cami kapattım ve odamdan çıktım. Aşağya indiğimde Rana teyzeye seslendim. "Rana teyze ben çıkıyorum."
sadece üst kattaki elektrik süpürgesinin sesi duyulmuştu ki bu benim için bir cevap sayılırdı. Kapının yanında duran anahtarımı alıp kapıyı açtım. Sidney'in sıcak havası anında yüzüme çarpmıştı. Şanslıydım ki ne soğuktan ne de sıcaktan etkilenirdim. Bahçeye adımımı attığımda yan eve taşınanların bahçede oturduğunu farkettim ve adımlarımı oraya doğru yönlendirdim. Aslında neden oraya gittiğimi bilmiyodum sadece içimden bir ses oraya gitmemi söylüyodu. Ve bende onu dinledim. Onların bahçesine geçtiğimde 4 kişilik bir aile olduklarını gördüm. Baba ve anne masanın başındaydı benden 3 yaş kadar küçük görünen kız annesine yardım ediyo benim yaşımda görünen oğlan ise masada oturmuş telefonuyla oynuyodu. Acaba dün rüyama giren çocukmu diye düşündüm ancak sırtı dönük olduğu için ayırt edemiyordum. Dağınık ve düzensiz bir şekilde havaya dikilmiş sarı saçları vardı. şimdilik rüyama giren çocukla pek alakası olduğunu söyleyemesem de dediğim gibi sırtı dönük olduğu için daha hiçbir şey kesin değil. Anneleri beni farkketmiş olacak ki bana tek kaşını kaldırmış bir şekilde bakarak açıklama beklediğini açıkça belli ediyordu. Çekingen bir davırla"Merhaba. Ben yan evde oturuyorum ve buraya birinin taşındığını duyunca gelip hoşgeldiniz demek istedim." kadının bakışları yumuşamış ve hatta sevecen bir tavır almıştı.
"Merhaba bizde şimdi yemek yiyecektik. Ben Elizabeth ve bu da kocam Bob." çocuklara doğru bakarak kendilerini tanıtmalarını istediğini belli etmek için gözlerini büyüterek beni gösterdi. Küçük kız bana dönerek
"Ben Alley ve sende." kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. Şimdi farkedebilmiştim kendimi tanıtmadığımı.
"Aa şey ben üzgünüm bende Evie." hepsi bir ağızdan "Bizde Evie" Dediler. O hariç. Sanki burada değilmişim gibi en baştan beğri hiç bir tepki vermeden oturuyordu ve bu kesinlikle benim sinirimi bozuyordu. Alley sanki aklımdan geçeni okumuş gibi abisinin yanına gidip kulağndan kulaklığını çıkardı. Ne yani en baştan beri o lanet kulaklıkları mı takıyordu.
"Abi bak misafirimiz var birazcık çıkar şu kulaklıkları artık." kulaklıkları ve telefonu abisinin elinden alarak içeri girince çocuk ancak bana bakabilmişti. Siktir. Bu o çocuktu. Avuç içlerimin terlediğini hissederek ellerimi kotuma sildim. o anda o ilahi sesi tekrar işittim.
"Hey sen yan evdeki kızsın." ses beni etkilemeye devam ederken ancak kendime gelebildim ve kekelememeyi umarak konuşmaya başladım.
"E evet aa beni nerede görmüştün ki." Aslında cevabı tahmin edebiliyordum ama düşündüğüm şeyi söylememesini umarak sormuştum bu soruyu.
"Dün gece camın önünde gördüm ama sen beni fark etmedin." Verdiği cevaptan çok yalan söylüyor oluşu beni şaşırtmıştı. Bende onu fark etmiştim hatta gözlerimin içine bakarken gözlerinin siyaha döndüğünü bile görmüştüm. Her şeyin tesadüf olması imkansız deyilmiydi. Yoksa ben sonunda delirmişmiydim. Sadece yapmacık bir şekilde gülümsemeyi seçtim. Ve yine o muhteşem sesi kulaklarımda yankılandı "Merrina" kafamın içinde yankılanan sesin etkisinden kurtulmak için kafamı birkaç kez sağa sola salladım. Kafamı kaldırıp çocuğun yüzüne baktığımda endişeli bir şekilde bana baktığını fark ettim. Benim onu farkketmediğimi söylemişti acaba ben mi yanılmıştım.Yani belki dün gördükleim bir tür ilizyon olabilirdi. Ama söylediklerine göre ben onu görmemiştim ama yinede kim olduğunu biliyordum. Bu imkansızdı bu kadar tesadüf olması imkansızdı. Yada ben cidden kafayı yemiştim sonunda. Sonunda kafamı topladığımda konuşmaya başladım.
"Bu arada ben Evie." Aklımdan geçen binlerce soru yerine bu çıkmıştı ağzımdan. Ama aklımdan geçenleri söyleseydim herkesin beni deli sanmasından korkmuştum. sanırım bu soruları bir süre daha saklasam iyi olacak. Masum bir şekilde sırıtıp tekrar konuşmaya başladı.
"Tanıştığımıza sevindim. Bende Luke." Bende ona gülerek karşılık verdim. Ama benimkinin onun sevimli gülüşünün yanında kesinlikle çok komik durduğundan emindim. Bu sırada Elizabeth konuştu.
"Evie tatlım yemek yemek istersen bizimle kalabilirsin." gülümseyerek başımı hayır anlamında salladım.
"Teşekkür ederim size afiyet olsun." Elizabeth anlayışlı bir şekilde.
"Sen bilirsin." dedi. sonrada "Luke markete gidip ekmek ve tuz alabilirmisin." Luke oflayarak olumlu bir şekilde başını sallayıp oturduğu sandalyeden kalkıp dış kapıya doğru yürümeye başladı. Dışarı çıkabilmesi için benim yanımdan geçmesi gerektiğini farkkedince istemeden de olsa gerilmiştim. Ne kadar hayal olduğunu düşünsemde dün onun gözlerinin siyaha döndüğünü görmüştüm ve gördüklerimin gerçek olduğunu hissediyordum. Ben düşüncelere dalmışken kulağımda hissettiğim sıcak nefes irkilmeme sebep oldu. Luke kulağıma eyilmiş hiç birşey söylemeden duruyordu. Bu yakınlık tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. bana dakikalar gibi gelen birkaç saniye sonra sonunda Luke konuşabilmişti.
"Doğum günün kutlu olsun Merrina."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merrinä
FantasiBelki normalsindir bu hayatta ama belkide sadece gözünü boyamışlardır. Belki farklısındır herkesten ama farkında mısın acaba kendini?