Merabaaaa. Çok uzun zaman olduğunun farkındayım ama sonunda yazabilecek vakti bulabildim. Sanırım night changes'ta bağcık bağlayan sevimli bir harry'nin de buna katkısı büyük. Ama bir de şu yanından bakın ki, matematik netlerim gayet iyi durumda *sevinçli bir ifade eşliğinde* Umarım hala okuyacak olan bir avuç insan vardır. İyi okumalar cutie pies.
lütfen yorum yapın çünkü hala kimlerin okuduğunu bilmeye devam edebilmek açısından ihtiyacım olabilir belki, birazcık :D
16 Eylül 2014 *üniversite 2*
"Hey, beni bekleyecek misin yoksa benimle gelmesi için Harry'i mi çağırmam gerekiyor?" Rachel'ın arkasından sınıfın kaçta kaçının onu izlediğini umursamadan ilerlediğinde tıpkı yan tarafımda dikilen kumral kız gibi saçlarının savruluşunu inceliyordum.Herhangi bir çaba gerektirmeden sırtı boyunca dümdüz uzanan açık kahverengi saçları aceleci hareketleriyle omuzlarına çarpıyor ve hayret verici bir düzende tekrar sırtına dökülüyordu.
Hala sinir bozucu bir şekilde kıpırdamayan kız sanki beni iş üstünde yakalamış gibi seslice boğazını temizledi ve koyu renk elini yüzümün önüne doğru uzatarak beni selamladı. "Hey, ben Nicki." Biçimli parmaklarını sıktığımda bakışlarımı Alexis'ten bir an için ayırarak adının Nicki olduğunu söyleyen kızın parlayan ela gözlerine çevirdim.
Yüzünde alaycılıktan oldukça uzak, samimi bir gülüş vardı ve nedenini tam olarak anlayamasam da bu bakış midemin altında bir yerlere yoğun bir baskı yapıyordu. Bunun Alex'le alakalı olduğunu bilmekse daha da can sıkıcıydı. Ve tabii bir de karmaşık.
Alexis amfinin kapısından çıkmadan önce arkasına dönerek beni işaret etti. "Hey, marul kafa. Gelmiyor musun?" Cevabını beklemeden sınıftan ayrıldığında arkasından hala aynı bakışlarla kaldığımı fark eden Nicki ona dönmemi sağlayacak şiddette bir kahkaha attı. Kaşlarımı kaldırarak sevecen bakışlarını yakaladığımda beni taklit ederek omuzlarını silkti.
"Neden ona söylemeyi denemiyorsun ki? Pişman olacağını hiç sanmıyorum." Tıpkı Alexis gibi o da cevap vermemi beklemeden ilerlediğinde kendimi cümlelerin açıkça ortaya serdiği anlamlardan uzak tutmaya çalışıyordum. Pişman olmamamı gerektirecek bir durum yoktu. Elbette. Ya da buna inandığım da söylenebilir.
***
Dokunuşum altındaki kasları gerildiğinde onu bu hale getiren şeyin ne olduğunu görebilmek için bakışlarını takip ettim. Kız kardeşim, yüzünde aklından geçen tüm düşünceleri okuyabileceğim açıklıkta bir ifadeyle birleşmiş ellerimize bakarken nefesinin kesildiğini hissedebiliyordum. Solgun yüzüne saçılmış olan korku yanaklarımı ısıtıyordu. Birbirine sarılmış parmaklarımızı ayırmak için uğraştığı sırada onu durdurdum. Açık renk saçlarının arkasına sakladığı bakışları ne halt ettiğimi soruyor gibiydi ama fikre ihtiyacım yoktu.
"Merhaba çocuklar," Gemma'nın sıcak mırıltısı koyu renk koridoru doldurduğunda ona gülümsedim. İkimiz de gülüşlerimizin arasına saklanmış imaların, alayların ve merakın farkındaydık. Gemma kaşlarını sorarcasına kaldırıp bakışlarını yüzü baştan aşağı kızarmış Alexis'e çevirdiğinde mahçup oluşunu izlemek isteğiyle doldum.İkimiz de bir şeyler söylemesini bekliyorken aniden elini kaldırıp Gemma'ya doğru salladı ve hala benimkini tutan elini öne doğru uzatarak beni çekiştirmeye başladı.
"Hadi ama Harry, Rachel öfkeden deliye dönmüş olmalı." Bunun beni nasıl şaşkına döndürdüğünü veya ona ne demek istediğini sormak için can attığımı söylemek isterdim ama işin aslı bu değildi. Yanından geçtiğimiz Gemma hala meraklı bakışlarını muhafaza ederek arkamızdan geliyorken ben kıvrak zekasının beni etkisi altına alışıyla sersemdim. Büyüleyici gülümsemesi, sağ yanağında belirginleşmiş gamzesi ve benimkinin içinde yok olan elinin sıcaklığıyla sersemdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
she's like heroin // hs
FanfictionGülümseseydi ay, sana benzerdi. Güzel bir şeyle aynı izlenimi Bırakırsın, Fakat yok edicisin.