Hermione Granger, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinden çıktığında, eski KSKS profesörlerini özlemeye başladığını hissetti. Yeni profesör, onlara bir şey öğretmemek konusunda oldukça kararlı görünüyordu. Bu konu ile ilgili Hermione'nin gerçek olmadığını umduğu düşünceleri vardı. Belki de bakanlığı kullanarak Umbridge'in okula gelmesini sağlayanların amacı onları kendilerine karşı savunmasız bırakmaktı. Bu o kadar saçma bir düşünce sayılmazdı çünkü Voldemort öldükten sonra geride kalan Ölüm Yiyenler onun boşluğunu doldurmak ve ideolojisini devam ettirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Yıllar onları yıldırmamıştı. Hala safkan rejimine inanıyor ve çocuklarını bu düşünce ile yetiştiriyorlardı.
Ama yine de kafasında daha fazla kurmadan bu konuyu Ron ve Harry'ye açması gerektiğini düşünüyordu. Onlara seslenmek için etrafına bakındığında ikisini de göremedi. Nerede lan bunlar yine, diye düşündü kendi kendine. Harry'nin yine Cho'nun peşine takılmadığını umdu. İki gündür her fırsatta onunla konuşmaya çalışıyordu ama Cho ondan köşe bucak kaçıyordu. Hermione arkadaşının kendini daha fazla yıpratmadan pes etmesini umdu.
Ron ve Harry'yi bulmak için bahçeye indiğinde Luna Lovegood'u gördü. Draco Malfoy'la konuşuyordu. Ailesinin geçmişi ve öfkeli yapısı yüzünden pek iyi bir ünü olmayan Malfoy'un Luna'yı rahatsız ettiğini düşünerek onlara doğru ilerledi.
İkiliye yaklaştıkça durumun aslında sandığı gibi olmadığını fark etti. Luna her zaman ki sakin yüz ifadesiyle bir şeyler anlatırken Draco Malfoy anlamsız bakışlar ve yarı yarıya aralanmış bir ağızla ona bakıyordu. Birden içinden, buga girmiş gibi görünen Malfoy'a yardım etmek geldi.
"Merhaba Luna." dedi hafif bir gülümsemeyle. Luna, Hermione'ye dönerek selam verdiğinde bile Malfoy boş gözlerini Luna'nın üzerinden çekmemişti.
"Neden bahsediyordunuz?" diye sordu Hermione.
"Dırdırcı'nın son sayısından bahsediyordum, belki ilgisini çeker diye." Luna, Hermione'nin sorusunu cevaplarken dostça Draco'nun omzuna dokundu. Sarışın çocuk omzundaki elle irkilerek Hermione'ye döndü.
"Satın alabileceğimi söylüyorum ama izin vermiyor!" dedi şikayet edercesine.
Luna anlayışlı bir şekilde gülümsedi. Malfoy'un omzunu hafifçe sarsarak konuştu.
"Benim babam da mahpus damlarında az yatmadı. İçerdekini beklerken dışarıda olmak nedir bilirim. Gerçi babamınki fikir suçuydu." dedi. Ardından parmak ucunda yükselip dergiyi tutan elini havaya kaldırarak "FİKİRLERE KET VURULAMAZ!" diye bağırdı, birkaç kişi ıslık çalıp alkışladı. Malfoy'un elini kapıp dergiyi eline tutuşturup gitmeden önce de ağır bir edayla "Bir ihtiyacın olursa söyle, çekinme." dedi.
Hermione, Luna'nın ardından istemsizce kahkaha atmaya başladı.
"Ha ha ha, Granger." Malfoy, Luna'nın ilgisinden pek memnun görünmüyordu. Elindeki dergiye bakarak iç geçirdi.
Hermione kahkahasını bastırarak ciddileşti ve sordu. "Yanındaki o iki azman nerede?"
Malfoy gözlerini Ravenclaw kulesine kadar yükselterek devirdi.
"Senin gereksiz arkadaşların nerede?"
"Bilmiyorum." dedi homurdanarak.
O anda kıkırdaşmaya başlayan kızlardan ve herkesin bir yöne doğru bakmasından Harry Potter'ın bahçeye girdiğini anlamışlardı.
Harry ve Ron, Hermione ve Draco'ya doğru geliyorlardı.
"Hayırdır Herm? Sana mı bulaşıyor bu safkan köpek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harry Potter Ve Lise Draması
Fiksi PenggemarVoldemort'un Potter'ları katledemeden öldüğü bir Harry Potter evreni düşünün.. Düşündüğünüzden çok daha fazlasıyla karşılaşacaksınız. Hikayemiz Harry Potter 5. sınıfta iken başlamaktadır. Karakterlerin dışına çıkılmış, bir takım değişiklikler yapılm...