Kambur

817 42 8
                                    

KAMBUR

Tamara, yine mi ağlıyorsun?

Evet efendim, özür dilerim.

Özür dilemene gerek yok tatlım, bazen ağlamak kadar gerekli bir şey olmaz insan hayatında. Rahatlatır ve hafifletir. Arkadaşların mı?

Cevap verememiş, sadece kafasını sallamıştı Tamara.

Üzülme, onların sana kambur demeleri, seni üzmesin, çünkü sen kambur değilsin. Boynunda olan sadece bir et parçası. Bak kurumun doktoru da inceledi. Guatr da değilmiş. Korkacak bir şey olmadığını da söyledi zaten. Bence artık üzülmemelisin.

Efendim, söylemesi, yaşamasından zor. İnanın bana bazenn hayattan nefret ediyorum.

Daha çok küçüksün tatlım. Büyüyünce belki aldırabileceğin bir şeydir, aldırırsın. Hem teknoloji de ilerlemiş olacak. Belki çok basit bir şeydir. Hadi artık ağlama, bugün koruyucu aileler gelecek biliyorsun. Hadi biraz güzelleşelim, saçlarını tara. Yüzünü yıka, ışılda biraz.

Tamara, çöküp kaldığı yerden yavaşça kalkarak, müdirenin ellerini tuttu. Tamara'nın yanağına bir öpücük kondurmuş, giderken poposuna da yavaşça bir şaplak atmıştı müdire.

Tamara henüz 5 yaşındaydı. Annesi ve babası, Filistin'e yardım amacıyla giderken, geçtikleri tünelin bombalanıp çökmesi sebebiyle ölmüşlerdi.

Bırakıldığı bakıcı, anne ve babası bir hafta gelmeyince, çocuk esirgeme kurumuna başvurmuş ve durumu anlatmıştı. Birkaç gün ağlaması durmayan Tamara, on gün kadar sonra arkadaşlarına alışmıştı.

Ama arkadaşları için aynı durum geçerli değildi. Birlikte yaptıkları temizlik gününde, boynunda ki sırtına yakın yumruyu farketmişler ve kambur olmadığı halde, ona kambur lakabını takmışlardı. İsminin Selin olmasının sorun yaratabileceğini düşünen müdire, onu arkadaşlarına Tamara olarak tanıtmıştı.

Konuşmayı neredeyse yeni yeni öğreniyordu. Geleli bir sene kadar olmuştu ama konuştuğu kelimeler 100'ü geçmezdi. Çekingen bir yapısı vardı. Bazen kılı kırk yaran titzilik sergilese de, arkadaş sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.

Koruyucu aileler gelmişti. Önce tek tek, sıra sıra önlerinden geçtiler. Daha sonra dizilerek, gelip ailelerin kendilerini kurbanlık bir koyun gibi incelemelerini sabırla beklemişlerdi. İçlerinden ikisi, ağlayarak, arkalarını dönmüşlerdi. Tamara, çenelerini tutup, dişlerine bakarken, boynunda ki yumruyu farketmemeleri için içinden, din derslerinde anlatılan Tanrıya dua ediyordu. Tıpkı öğrettikleri gibi yalvarıyordu. Ama onu inceleyenlerin, şaşkın bakışlarından sonra diğer çocuklara bile bakmadan, kaçıp gitmelerine anlam veremiyordu.

Boynunda ki yumrunun ne olduğunu bir türlü almıyordu küçük kafası. Neden diğerlerinden farklıydı? Neden onunla birlikte doğmuştu? Neden onda vardı da, diğerlerinde yoktu?

Kendisini son inceleyen kadın, boynundaki yumruyu fark etmemişti. Fıstık yeşili gözlerine gülümseyerek bakıyordu. Kadın, sıranın başında bekleyen adamı göstererek, sormuştu Tamara'ya.

Bizim çocuğumuz olur musun?

Cevap verememiş, sadece başını önüne eğmişti. Evet veya hayır diyememişti. Kadın hala gülümseyerek, bir Tamara'ya, bir gösterdiği adama bakıyordu. Cevap vermemesi, hoşuna gitmişti kadının. Benim adım Alissa. Kocamın adı da Ceberut. Eğer istersen, bizimle birlikte yaşayabilirsin.

Onları uzaktan izleyen müdire, yavaşça, ayakkabısının topuklarından tahta zeminde çıkardığı seslere aldırmadan, yanlarına gelmişti. Kadını hafifçe kolundan dürterek, kendisiyle gelmesini hissettirmişti.

Müdire, kadına Tamara'nın durumunu, boynundaki yumruyu iki dakikada özetlemişti. Kadın problem olmadığını ve duygusallığının daha iyi bir durum olduğunu da ekleyerek, o çocuğu istiyoruz, demişti. Müdire, bakışlarıyla bir, siz bilirsiniz, bakışı attıktan sonra, Tamara'nın yanına giderek, seni çok sevmişler, demişti.

Tatlım istersen, bir hafta deneyebilirsin. Eğer sevmezsen onları, seni denetlemeye gelen kurumun görevlisine, onları sevmediğini söylemek için bir şifre belirleyebiliriz. Aramızda sır olarak ne dersin?

Masum bakışlarını baktığı tahta döşemelerden kaldırmadan, hı hı, demişti.

Peki söyle bakalım, şifremiz ne olsun? Canım pasta istiyor'a ne dersin? Sen görevliye pasta istediğini söylediğin an, seni buraya alıp gelecektir. Tamam mı? Kabul ediyor musun?

Tamam, demişti fısıltıyla Tamara. Bilmediği bir yolculuğa çıkacak, ve onunla kambur diye çağıran arkadaşlarından kurtulacaktı. Umarım onları severim, diye düşünmüştü. 

Ölmedim (Bir Kürtaj Kalıntısı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin