▪Karanlık Sular

73 15 32
                                    

Mariana Çukuru'nun derinlerine doğru ilerleyen üç denizaltı...

Adrian New Triton'la ilerlerken arkasında onu takip eden Soviet Submarines ilerliyordu. Koca denizaltıyı sadece üç kişi yönetiyordu. Başlarında Grace vardı. Derinlere inmeden önce Diego'nun anlattığı olaylara rağmen Adrian'la gitmeyi istedi. Üstelik bu sefer daha iyi hazırlanmışlardı. Denizaltının her yerinde etrafı gözetleyen kameralar, denizaltının içinde atılmayı bekleyen savunma roketleri ve sualtı bombaları, torpidolar, sonar ve radarlar...

Bu sefer yüzeye çıkmak zorunda kalmayacaklardı.

Tabii Grace'in yapacakları tüm işi bozmazsa...

Guam Adası'nın altında, yeraltı üssündeki kafasında mikrofonlu kulaklık takılı, 18.5 inch monitöre bakan Diego parmaklarını hızlıca klavyedeki tuşlarda gezdiriyordu. Diego'nun arka çaprazındaki, denizaltının içinde duran roketleri ve bombaları olası bir acil durumda atılmasını sağlayan Anakin kafasındaki kulaklığı çıkarıp masanın üzerine koydu ve kalın eliyle topuz yapılmış siyah saçını kaşıyarak kafasını Diego'ya çevirdi.

"Grace sence Adrian'ı gerçekten seviyor mu?"

Diego net bir ses işitemeyince kulaklığının sağ tarafını kulağının arkasına itip kafasını arkaya, Anakin'e çevirdi.

"Ne-"

"Grace. Grace gerçekten Adrian'ı seviyor mu?"

Diego yüzünü şekilden şekile sokup Anakin'in ne dediğini anlamadığını kabullenerek bu sefer kulaklığı çıkartıp masanın üzerine koydu ve dönen sandalyesiyle Anak'a döndü. Sırıtarak "Ne saçmalıyorsun sen?" Bu sefer gülerek "Dediğin şeyin saçmalığını umarım farkındasındır," dedi.

Anak hızlı ve derin bir iç çekerek sağına ve soluna bakıp Diego'ya doğru iyice yaklaştı. Odadaki diğer kişilerin çıkardıkları seslerin içinde sesini duyulamayacak kadar alçaltmıştı.

"Adrian basınç uyarısıyla karşılaştığı zaman Grace elini ağzına götürmüştü. Grace'in arkasındaydım. Sırıttığını gördüm. Korkmuş ve üzülmüş numarası yaptığından eminim. Sence bir insan sevdiği bir kişinin başına ölümcül bir olay gelince o kişi buna güler mi?"

Diego'nun kafasında saniyeler içinde bir sürü düşünce geçti. Anak eğer Grace'in o durumda sırıttığını görmüşse bu işte farklı bir şey vardı. Fakat Anak fazla güvenilir birisi değildi. Ama bu durumda da yalan söyleyecek değildi. Belki de söylerdi.

"Bak-"

Diego'nun bilgisayarından gelen cızırtılı ses iki iri adamın da dikkatini dağıttı.

"Ne oldu?"

Diego hemen kulaklığını taktı, kırmızı gözlüklerini düzeltip Adrian'ın ana bilgisayarına bağlandı, oradan kameraları tek tek inceledi ve en son radara bir şey takılmış mı diye baktı. Ters giden bir şeyin olmadığını anlayıp Grace'in ana bilgisayarına bağlanmaya çalıştı fakat bağlanamadı.

İç çekti, kulaklığını tekrar masaya firlatıp ellerini şakaklarına koyarak arkasına yaslandı.

"Grace'in bilgisayarına bağlanmıyor. Güvenlik duvarı engelliyor olabilir."

Anak pis bir şekilde gülümseyerek "Demek Grace güvenlik ayarlarıyla oynadı. Kısacası yaptıklarının gözetilmesini istemiyor," dedi.

Diego Anak'ı önemsemeyerek gözlerini birkaç saniye için kapadı. Balon patlatma sesine benzer bir ses duyunca göz kapaklarını aralayıp bilgisayarda sesli bağlanma izni bildirimini gördü. Bu Adrian'dı. Kafasına kulaklığı takıp Adrian'ın sesine odaklandı.

Derinlerdeki GizemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin