4(Şaşkın)

3.3K 224 62
                                    

Yeni bölüm için 40 oy

ULAŞ

Topu dalgın bir şekilde sektirirken aklımın sürekli o kıza kaymasına sinir oluyordum. Yani belki beni bir daha hatırlamayacak kişiye tutulup kalmam da bayağı bir saçmalıktı başka bir kelime ile açıklanamazdı.

Hem ne demişti bana da. Nasıl olsa bir daha karşılaşmayız değil mi? Bazen şeytan diyor git bul kızı ama... Hep aması var işte. Gitsem bulsam kızı ne diyebilirim ki ona da.

Samet'in seslenmesi ile sıraya geçtiğimizde koçun geldiğini gördüm. Tabi arkasındaki kızın burada ne işi olduğunu merak etmiştim. Daha sonra o gün bana bahsettiği hayalleri aklıma gelmişti. Demek ki başarmıştı. Acaba beni görünce yüzü nasıl bir ifadeye bürünecekti. Yanımdaki dev adamların Talia'ya alıcı gözle bakmaları ile kanımda yükselen daha önce hissetmediğim duygu ile gözlerimin bile kararmış olabileceğini düşündüm.

"Beyler." Hepsi bana baktıkların da önce hala yavaş ve tedirgin adımlarla koçun arkasından gelen kıza baktım. Daha sonra ise yine takım arkadaşlarıma dönerek;

"Bu kıza asılanın neyse. Sizin beni anladığınızı düşünüyorum."diye sinirli bir şekilde ancak sakin bir sesle söylediğim cümlem ile şaşkınca bana baktılar.

"Günaydın arkadaşlar."

"Günaydın Koç."

"Evet beyler. Bu sezon sizinle ilgilenecek olan fizyoterapistimiz Talia Yıkılmaz." diyerek Talia'yı bize tanıttığında gözlerim bu sefer onu bulmuştu. Bana bakan gözleri şaşkınlıkla açılmış, güzel bir şekle sahip biçimli dudakları ise yaşadığı şaşkınlık ile hafif aralanmıştı.

Yüzüme oturan güzel bir gülümseme ile ona karşılık verdiğimde nihayet kendine gelmiş ve gözlerini benden ayırıp herkese bakmaya başlamıştı.

"Şey. Ihım. Merhaba arkadaşlar ben Talia Yıkılmaz. 24 yaşındayım. Yeni mezunum ancak sizlerinde yardımları ile birlikte çok güzel bir şekilde çalışacağımıza inanıyorum. Şimdiden teşekkürler."dediğinde koç ve takım doktoru da dâhil herkes alkışlamaya başlayınca yanakları kızarmıştı bile.

"Evet evet. Tanışma merasimimiz bittiğine göre beyler. İki Tur Tam Saha Koşu."

Koçun direktifi ile koşmaya başlarken yanından geçtiğim Talia'ya şık bir göz kırpma hediye etmiş ve her zaman bana işkence haline gelen bu ısınma turunu hevesle yapmaya başlamıştım.

*****

TALİA

Onu bir daha görmem derken ciddiydim. Yani sonuçta nasıl görebilirdim ancak bende de şans olsa...

İlk gördüğümde hissettiğim şaşkınlıktı. Sonrasında o gün bana hiçbir şey demediği için öfke. En sonunda ise benim ona mesleği hakkında hiçbir şey sormadığım aklıma gelince yenilmişlik duygusu...

Yanımdan geçerken hissettiğim kokusu, bana seksi bir şekilde göz kırpması...

Neyin peşinde olduğunu bilmiyorum ama şu antrenmanları bitsin onunla da görüşecektik.

Takım doktorunun yönlendirmesi ile tribünlere çıkıp onları izlemeye başladığımızda iki tur koşuları bitmiş ve ısınma hareketlerine başlamışlardı. Herkes hareketleri kendisi biliyordu ve sırası ile yapıyorlardı. Hareketleri incelemeye başladığımda hepsinin de kontrollü ve dengeli yapıldığını, vücutlarına herhangi bir zarar getirmeyecek ama oyun içinde hazır hale sokan hareketlerdi. Hepsinin bacak ve kol kaslarına omuz genişliklerini kendi kendime değerlendirirken sıranın Ulaş'a gelmesi ile duraksadım. İki omuzu arasındaki mesafe, kollarında çok fazla olmamakla beraber yakışan kas oranı, göğüs olarak da bacakları ile bir bütün oluşturuyordu. Tekrar yüzüne baktığımda bana sırıtarak baktığını görünce başımı farklı bir yere çevirmiştim. Çevirsem ne faydaydı ki?

"Merhaba." Yanımdan gelen sesle o tarafa döndüğümde genç bir kadının bana baktığını gördüm.

"Merhaba."

"Benim adım Seher. Buradaki bayan hemşireyim. Boş vaktim olunca bir de sizi böyle tribünlerde görünce yanınıza uğramak istedim. Umarım rahatsız etmiyorumdur."

"Ah hayır buyurun lütfen. Bende Talia."dediğimde sakince yanımdaki boş koltuğa oturmuştu.

"Memnun oldum. Boş zamanlarımda takımın çalışmalarını izlemek en sevdiğim şey olabilir."derken gülerek sahada gözlerini taramasından rahatsız olmuştum. Gözlerini takip ettiğimde ise Ulaş vardı hedefte. Ulaş'ın da bu tarafa baktığını görmüştüm. Acaba ikisi arasında bir şey olabilir miydi?

"Bu arada yeni mezunmuşsun sanırım."

"Evet, öyleyim sen kaç yaşındasın?"

"Ben 22 yaşındayım. Lisede hemşirelik okudum daha sonrasında ise hem burada çalışıp üniversite okudum."

"Buraya girmek çok sorun diye biliyorum yani sorun derken zor."

"Öyle zaten ama beni Ulaş sayesinde de aldılar diyebilirim."

"Nasıl?"derken şaşkınca ona bakmıştım. Sanırım düşündüklerimde haklıydım.

"Ben aslında Şanlıurfalıyım. Lisede okumamı izin vermişlerdi bir de sağlık meslek lisesi. İşte staj parası falan işlerine gelmişti ailemin. Lise bittiğinde ben sınavı kazanmak için gecemi gündüzüme katıp ders çalışırken bir gün kapımıza görücü dayandı. Zengin bir ailenin 29 yaşında oğlu. Bir gün hastanede görmüş beni. Ondan sonra hep göz hapsinde tutmuş aslında beni. Kimin kızı olduğumu, her gün ne yaptığımı... Bir nevi takip etmiş işte sapık. Sonrasında babamı işlerine çomak sokarak babamı zor durumda bırakmış. İşte aile mecbur kalsın da beni ona versinler."derken duraksadığında hikâyenin devamını ve Ulaş ile olan ilgisini iyice merak etmeye başlamıştım.

"Tabi babam har vurup harman savuran bir adam değildir aslında. Bizim okumamıza bize önem verir ama çevreyi de susturamaz ya. Görücüleri biz bi düşünelim diye gönderdi. Onları gönderdiği gibi valizimi hazırlattı. İstanbul'u kazanmıştım zaten. Elime biraz para verip ilk uçağa bindirdiği gibi buraya yolladı beni. Hiç gelmediğim elin memleketinde ne yapacağımı düşünürken havaalanında Ulaş ile karşılaştık. Bana yardımcı oldu. Önce güvenli bir yerden ev tuttuk birlikte. Sonrasında ise hemşire olduğumu duyunca buraya girmemde yardımcı oldu."

"Peki, o adamlar hiç seni aramadılar mı?" Artık antrenmanı bırakıp Seher'in hikâyesine odaklanmıştım.

"Aramaz olurlar mı hiç? Geldiler tabi İstanbul'a ama sağ olsun Ulaş bana ağabey oldu. Bırakmadı onların eline." Ağabey oldu demesi ile rahatlamıştım sanki. Hayır, bugün duygularım beni alt üst ediyordu yalnız.

"Sonrasında da hayatımın aşkı ile tanıştırdı."

"Kim?"

"Bilgehan. Ulaş'ın daha doğrusu Ulaş ağabeyin kardeşi."dediğinde iyice şaşkınlığım artmıştı.

"Kardeşi mi?"


"Evet. O adamların İstanbul'a dadandığı vakit evimde benim için güvenli değildi artık. O zamanlar da Ulaş ağabeyin ailesi evlerini bana açtılar Allah razı olsun. Sonrası da klasik bir hikâye tabii ki de. Bilgehan Amerika'dan üniversitesini tamamlayıp döndüğünde gördü beni. Onun söylediğine göre o an vurulmuş bana. İşte benim hayat hikâyem böyle. Senin?"diye sorduğu sırada üstümüze düşen iki dev gölge ile ikimizde susmuştuk. 


*****

Bölümlerimin cidden kısa olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Şahsen bu bölüm bile 860 kelimeydi totalde yani. Aklımı bulandırıyorsunuz. Neyse diğer bölümde de Talia'yı göreceksiniz umarım. Yani öyle umuyorum. 

Sizleri Seviyorum.

Basketbol Aşkına...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin