31.Bölüm

5.6K 231 20
                                    

 Önümde ki çocuk parkına bakarken dalıp gittiğim düşünce havuzundan beni çıkaran şey önümde ansızın beliriveren bir beden olmuştu. Kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırmam yüzümü gülümsetti. 

"Ağlıyor musun yoksa ablam?" Çocuksu ses tonu ve merakı beni iyiden iyiye kendime getirirken Berfin'i kollarımın arasına alıp sorusunu cevapladım.

"Hayır bebeğim ağlamıyorum. Ama sana bir sır vereyim mi?"  Ses tonumu tıpkı onun ki gibi çocuksu ve heyecanlı çıkmıştı. Heyecanla kafasını sallayıp onayladığında gülümsemem yüzüme daha çok dağılırken yanaklarını öptüm.

"Benim canım çok fazla dondurma çekti. Ve hemen şu salıncağın arkasında da çok güzel dondurmaları olan bir amca var. Yersem annem kızar ama yemekte istiyorum. Bir kaçamak yapalım mı?" Heyecanla beni onaylayarak kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Benim annem de kızıyor. Hasta olurmuşum." Sözleri biter bitmez dolgun küçücük dudaklarını öne doğru sarkıttı. Elbette bunu biliyorum. Gonca bazen tam bir paranoya olabiliyordu. Yada meraklı tavuk mu demeliyim? Haziran ayının sonlarında olmamıza rağmen hala kış gününde gibi davranıyordu. Berfin'in üzerine titriyor başına bir şey gelecek diye aklı gidiyordu.

"Biliyorum bebeğim. O yüzden hadi dondurma yiyelim ama aramızda kalacak tamam mı?" Heyecanla başını salladı. Berfin sözünü tutsa iyi olurdu. Çünkü Gonca Berfin'e gizli kaçak dondurma yedirdiğimi duyarsa beni belimde ki beylik tabancam ile vururdu.
Gülümseyerek Berfin'i kucağımda daha iyi bir konuma getirip oturduğum banktan kucağımda ki Berfin'le birlikte salıncağın arkasında dondurma satan adama doğru ilerlemeye başladım. Kucağımda cıvıl cıvıl şakıyan Berfin ile birlikte gülümsemekten yanaklarım ağrımış şekilde dondurma  standına geldik. Berfin hakkında yeni bir bilgi edinmiştim. Çilek sevmiyordu. O tam bir çikolata canavarıydı.

..................

SAVAŞ KESKİN

Poyraz'ın ölümden dönmesi hepimizin gözünü açmıştı. Asena berbat bir durumdaydı. Elimizden hiç bir şey gelmiyordu. Asena Karadeniz'in hırçın dalgası gibi kendini de etrafında ki insanları da savuruyordu. Poyraz gözünü açınca hepimiz rahat bir nefes almıştık.

Yada almaya çalışıyoruz mu demeliyim. Boğazımda beni öldürmek istercesine baskı yapan eller bunu sorgulamama neden oluyordu. O elin sahibini tahmin ediyorsunuz

"Ulan ne demek ben Asena'yı seviyorum? İt herif." 

Sanki büyük bir süpriz gibi bir tepki vermesi komik olsa da ciddi olmalıydım. Ulan zaten herkes olanların farkındaydı. Ne diye şaşırıp sorguluyorsa anlamış değilim.

Şimdi siz ne olduğunu anlamadınız değil mi? Büyük bir zevkle anlatırım ben.  

Allaha şükür Poyraz iyileşmiş uzun süre anne şevkati altında kalmak istemişti. Ama bu isteği çok uzun sürmemişti. Hastaneden çıktıktan iki hafta sonra Türkiye'yi yerinden oynatan o haber Poyraz'ı karargaha sürüklemişti. Güneydoğuda olan Karabağ karakoluna yapılan saldırı sonucu 10 tane kardeşimizi, 10 tane anne kuzusunu şehit vermiştik. Bunun üzerine Poyraz yerinde duramamış kaçıp gelmişti.  

Poyraz karargaha gelir gelmez ona Asena'yı sevdiğimi söylemeyi kafaya koymuş ve söylemiştim. Bunu daha Asena'ya bile söylemeden Poyraz'a söyleme nedenim Abisi olmasıydı. Gerçekten istemese kesinlikle Asena'ya sevdiğimi söylemiyecektim. Çünkü söylersem Asena'nın sonu ben olurdum. Önce Poyraz'dan izin almam gerekiyordu. Aldığım tepkide tam beklediğim tepkiydi. 

Poyraz'ın elleri arasında can vermeme az kalmıştı.

"Ne demek lan? Ne demek ben Asena'yı seviyorum? Ne demek? Sevemezsin oğlum nasıl seversin lan? Bilmiyor muyum ben senin yiyeceğin boku? Sevme Savaş sen benim kardeşimi sevme." Haklıydı bu güne kadar kadınlarla hiç işim olmamıştı. Mesela hiç bir kızı elinden tutmamıştım. Ama çapkındım. Her kadına değer verir ama hayatıma almazdım. Hiç bir kadını aşalamazdım. Ama kendi çapımda yüceltmezdim de Asena tekdi. İlkti. Bunu Poyraz'a inandırma kısmının bana zor ve sancılı zamanlar yaşatacağını biliyordum.

Sonsuz AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin