Bölüm-26

319 20 8
                                    

Alec ile birlikte aynı yıldızın altında izle

BAŞARILI...(GİBİ)

Kendime not: bir dahakine acıklı bir film izlediğinde yanına daha çok mendil al

Kendime not 2: Alec'e yavru köpek al

"Belki peki'lerimiz bizim sonsuzadekimiz olur?"

"Ay ölüyorum!!" bu laftan sonra tekrar ağlamaya başlamıştım. Bu filmi 5 kere izlemiştim. Ama yine ağlıyordum. Burnumu silerken kocaman yaşlı gözlerimle Alec'e baktım.

Ama Alec sanki taştan yontulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ama Alec sanki taştan yontulmuştu. Yüzünde hiç bir ifade yoktu.

"Sen..." bir burun çekiş. "Sen neden üzülmüyorsun?"

"18 yıllık hayatımda bir çok insan gözlerimin önünde öldü Mags, ve bunun gerçek olmadığını bildiğim için..."

"İyi ama..." bir burun çekiş daha. "Hiç mi üzülmedin?"

"Şey, belki ucundan biraz. Ama sadece o kadar"

"Ah tanrım. Kapatalım"

"Bence de sıkıcı"

İnanamayan gözlerle ona baktım. Ağlamam geçmişti. Ama burnum hala tıkalıydı. O yüzden sesim biraz değişik çıkıyordu.

"Peki Alexander Bane" uzun bir süre tartışmış, ama en sonunda ben kazanmıştım. Bane olacaktı. Nokta. (Kesinlikle Alec'e bir daha seninle sevişmem veya benzeri bir tehditte bulunmadım)

"Korku filmi izleyelim mi?"

"Ben gölge avcısıyım Magnus. İblisleri avlarım"

"Tamam ne tür izleyelim?"

"Hım. Maceraya ne dersin?"

"Seninle yatakta geçirdiğim her saniye benim için macera. Ayrıca insan 800 yıl boyunca yaşayınca macera anlayışı biraz değişiyor"

"Film izlemeyelim o zaman"

"Hayır izleyecez. Ben gidip patlamış mısır patlatayım. Sende seç o zamana kadar gamzesine ekmek bandığım"

Dudaklarına ufak bir öpücük kondurup mutfağa gittim. Mısırların pişmesini beklerken salondan bir hıçkırık sesi geldi. İlk başta yanlış duyduğumu sandım, ama hayır tekrar ve tekrar geliyordu.

Hızla salona girdim. Ağlayan Alec'ti. Bir an paniğe kapılıp hemen yanına oturdum.

"Sevgilim ne oldu?"

Bir şey demeden eliyle televizyonu işaret etti. Televizyonda haberler açıktı. Haberde yavru bir köpeğe çarpan bir adamdan bahsediyordu. Kafa karışıklığı ile Alec'e döndüm.

"Köpek için mi ağlıyorsun?"

"Başka ne için ağlayacam?" sesi ağladığından dolayı titriyordu.

"Ah kıyamam ben sana. Bu konuda oldukça hassassın herhalde"

"Öyleyim ne yapayım?" hafifçe burnunu çekip bana baktı. Yüzünü avuçlayıp gözlerinden öptüm.

"Üzgünüm, o köpeği geri getiremem. Ama istersen başka bir köpeği kurtarabiliriz?"

"Nasıl yani?"

"Yarın öğrenirsin sevgilim."

Alec ağzını açıp cevap vereceği sırada bu sefer mutfaktan bir ses geldi. Ufak bir patlamaya benziyordu.

Mutfağa vardığımızda unuttuğum mısırların, her tarafa yayıldığını gördük. İkimiz gülüşürken Alec masadan bir mısır alıp yedi.

"Yarını bekleyemem. Şimdi söyle"

Alec'in konuşurken ki dil hareketleri azmama yetti. Belinden tutup kendime bastırdım.

"Boşver sen şimdi köpeği, gel biz sevişmemize bakalım"

Eğilip dudaklarına yapıştım.

Ya bu bölümde Alec=Ben

Magnus Bane Ölmeden önce yapılacaklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin