Büyüleniyordum.
Daha hayatımda ilk kez gördüğüm birine böyle hissetmem normal değildi. O çok güzeldi. Bakmaya kıyamayacağım kadar, yanına dünyanın yedi harikasını getirseniz dönüp bir kez bile onlara bakmaya gerek kalmayacak kadar güzeldi.
Ben ise ona yaklaşan bir alev topuydum. Ben zarardım. Ben kötü biriydim.
Kendimi bir masaya zar zor atıp gözlerimi ondan almaya çalıştım. Elime en sevdiğim kitabı alıp zorla, gözlerimi o yıpranmış kitaba doğrulttum yahut gözlerim kitapta olsa dahi kokusu tüm kütüphaneyi sarmıştı. İşte o çilek kokusu beni sarhoş ediyordu, edecekti.
Ben bir kara deliğim.
Bu kara deliğe ölsem de, o masum güzelliği sokmam. Kendim acımdan kıvranırım belki, hatta belki ölmeyi isteyecek kadar çok severim. Belki de canımdan onun için vazgeçerim yahut onu bu kara deliğe yaklaştırmam.
Onun bu masum güzelliğini, kendi pisliğimle karartamam.
Tam karşımda oturuyor. Arkadaşlarının bana attıkları bakışları umursamayarak bakışlarımı sergilemekten çekinmiyorum. Tanrım, bir insan nasıl bu kadar kusursuz olur? Simsiyah ıslak kahkülleri önüne dökülmüş, o mavi gözleri bembeyaz teniyle muhteşem bir uyum içerisine girmişti.
Tanrım elleri. Ah, ne güzel yakışırdı benim ellerime.
Bir daha nerede bulacaktım onu? Tekrar dokunabilecek miydim, o yumuşak ellerine? Gözlerinin içine bakabilecek miydim tekrar? Ondan on metre ileride olsam bile içimi huzurla dolduran o çilek kokusunu koklayabilecek miydim?
Bu gerçek olamaz. Sadece on dakika önce gördüğün birine kendime kaptırmış olamam. B-ben onu tanımıyordum bile, hatta belki hiç anlaşamayacağım biridir bilmiyorum, düşünemiyorum. Şarhoş gibi hissediyorum fiziken buradayım ruhen ise karşımda ki güzellikte kayboldum.
Gözlerinin önüne dökülen siyah kahkülleri ile bağlamıştı beni kendine ve o narin gülüşünü sergilemekten çekinmediği sürece daha da bağlanacaktım.Çok acı çekecektim hissediyordum yahut bu kadar güzel biri için acı çekmek ne kadar kötü olabilirdi ki?
XXXX
Ellerimi başımın altında birleştirip tavana baktım. Deli gibi atan kalbimin sesi dışarıdan duyuluyordu. Ellerim terliyor, karnıma sancılar giriyordu. Ne yaparsam yapayım o güzel gülüş gözümün önünden gitmiyordu.
Sahi ne güzeldi. Bembeyaz tenine dökülmüş siyah kahkülleri, bir yüzde durabilecek belki de en güzel gülüşü, mavinin her tonunu barındıran gözleri yahut ben adını dahi bilmiyordum. Bildiğim tek şey benim ona olan hislerimdi.
Nasıl betimlersem betimleyeyim, o anlatılmayacak kadar güzeldi. Onu anlatmak istesem sabaha kadar susmaz, o güzelliği karşılayan bir kelime dahi bulamazdım. Ne komik değil mi? Belki de bir daha görmeyeceğim, tanımadağım bir adama tutuldum.
O beni istese dahi bu iğrenç dünya izin vermezdi bize.İmkansız bir şeydi, biz imkansızdık.
Hiç gerçekleşmeyecek bir hayalde hiç büyümeyecek bir çiçek yetiştiriyordum.
Onu gördüm göreli aklımdan bir saniye dahi çıkmayan adamı tekrar görebilmek için her şeyimi verirdim.
Tanrım lütfen bir kez daha, sadece bir kez daha onun o güzel gözlerinde kaybolmama izin ver.Gözlerimi her kapadığımda inci dişleri ile gülüşü gelmeye devam ediyordu gözümün önüne. Bir kez görmeme rağmen kazıdım aklıma bu gülüşü. Ben ise bu adamın her anını kazımak istiyordum beynime, tüm yüzünü ezberlemek istiyordum. Tüm hatlarını ezberlemek, o şirin çillerinden öpmek, çilek kokusunu çekmek istiyordum içime.
![](https://img.wattpad.com/cover/161146167-288-k770407.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tear | Yoonseok
FanfictionSana her baktığımda ölüme daha da yaklaşıyorum ve bu mecazi değil.