Ben ağlarım bizim için

201 23 51
                                    


Biraz sonra boğazıma geçirilecek, ince ipe bakıyorum.

Ellerimde ise bileklerimi kıpkırmızı eden, sıkıca bağlanmış kalın ipler var. Etrafımda kalbi taş olmuş, daha fazla dedikodu bulabilmek için başımda bekleyen insanlar duruyor. Cidden ne ara dünya bu kadar iğrenç bir yer oldu? Ben Jung Hoseok. On ekim bin dokuzyüz on üç, az sonra şehrin ortasında bakıştığım ip ile hayata veda edeceğim. Ah şu an tanımadığım insanlar bana bakıp fısırdaşıyorlar. Kimi eşini, kimi çocuğunu alıp gelmiş. Ben ise az sonra unutulmayacak bir şekilde tarih olacağım. Ya da insanların ağzına sakız olacağım demeliyim.

Ben Jung Hoseok, az sonra bana yaşamanın ne olduğunu öğreten adam için canımı vereceğim. Korkmuyorum. Çünkü bu adam, uğruna can verilebilecek kadar değerli, mutluyum. Çünkü ölümümün sebebi bu pis dünya değil, o gözlerinin içi gülen güzel adam.

Belki on belki yirmi dakika kaldı.

Ciğerlerimde hissettiğim o derin nefeslerin, aslında son nefeslerim olduğunu yüzüme tokat gibi çarpan o kalpsiz insanlara baktım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes daha aldığım da ise aklıma sevgilimin gelmesini engelleyemiyordum.

Şu an burada ben olmasaydım sevgilim olacaktı ve ben bunu düşününce bile nefessiz kalıyorum. Ah sevgilim lütfen sen hiç dökme yaşlarını, üzülme ardımdan ben ağlarım ikimiz için.

Ben Jung Hoseok. Az önce hayatımda ilk kez ağladım. Öleceğim için değil. Herzaman gittiğimiz o sapsarı ayçiçek tarlasında yakalamaya çalıştığım, yakaladıktan sonra sıkıca beline sarılıp akşama kadar güzel gülüşünü izlediğim sevgilimi tekrar göremeyeceğim için. Bana sevginin ne demek olduğunu öğreten adamın sesini tekrar duyamayacağım için. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Bana aşkla bakan o gülen gözlerinden bir daha öpemeyeceğim için.

Sevginin yosun tutmuş olduğu bu dünyadan sonunda gidiyorum.

Sırf bir adama aşık olduğum için idam cezasına çarptırıldım. Bunu büyük bir suçmuş gibi gören devlette, kaç tane tacizci, kundakçı, hırsız var biliyor musunuz? Biri tam karşımdaydı. Göz göze geldiğim adama sert bakışlarımı sergilemekten çekinmedim. Yaklaşık iki yıl önce, gecenin sinsi karanlığında henüz daha beş yaşında ki masum bir kız çocuğuna tecavüz ederken yakalayıp, şehrin gaddar polislerine teslim etmiştim. Ama şuan karşımda bana o iğrenç gülümsemesiyle bakıyordu.

Böyle bir suç görmezden gelinirken, ben başka bir adama çarpan kalbim yüzünden idam suçuna çarptırılmıştım. Dünya böyle iğrenç bir yerdi. Baş Komutan olan sevgilimin kalpsiz babası oğlunu bir çok kez benim ile görüşmemesi gerektiğini aksi taktirde ona zarar vereceğini söylemişti.

Hep uyardım onu. Babası görevdeyken görüşebileceğimizi söyledim ama bensiz yapamadığını söyleyip durdu. Kendi canını tehlikeye atıp, her zaman gittiğimiz o ayçiçek tarlasına gelirdi benim için. Ah, benim gülüşüne bile kalbimi verdiğim masum sevgilim. Seninle sonumuz böyle olacakmış. Ama hiç korkma ben seni bekleyeceğim, evet biraz özleyeceğiz birbirimizi yahut kavuşacağız. Cennette sonsuz olacağız.

Şu an bir delilik yapmaman için seni küçük karanlık bir zindanda tuttuklarını düşünüyorum. Kim bilir ne kadar üzülüyorsundur ama kendini harap etme küçüğüm, ben bu hayatımın içine seni aldığım için, seni tanıdığım için çok mutlu veda edeceğim hayata.

Evet dünya çok iğrenç bir yer ama yaşamak çok güzeldi özellikle de onunla.

Etrafta ne olduğundan habersiz, ailelerinin ibret olsun diye buraya getirdikleri çocuklar var. Keşke diyorum. Keşke hep çocuk kalsaydım.
Bana korkmuş gözlerini dikip bakıyorlar. Az sonra ne olacağından bir haber olan bu masum çocuklar belki de hayatlarının en dehşet verici anını yaşayacaklardı.

Tear | Yoonseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin