PORTAKAL ÇİÇEĞİM

317 4 3
                                    

“Hayır anne eve gitmek istiyorum” diyerek çıkıştığımda annem gözlerini devirmişti. “Dora,madem tatile çıkacağız yazlık alışverişimizi yapmamız gerek” dediğinde inledim.Beni büyük bir mağazanın içine soktuğundan beri iyi olan tek şey,klimaların içimi rahatlatan soğuğuydu. Annem “Dora,hangisi?” diye sorduğunda elinde iki tane plaj elbisesi vardı. “Anne moralini bozmak gibi olmasın ama ikisinin de rengi soytarı gibi” diyerek dudaklarımı birbirine bastırdım. “Dora git ve şuradan birkaç bikini seç.Göğüslerin büyüdü.Öbürlerini giyemezsin” dediğinde yüzümün yandığını hissettim.

Annemin yanında duran,çalışan bayanın suratında komik bir ifade vardı.’Gül,gül bir şey demem’ diyesim gelmişti ama tek derdim çalışanların yanından uzaklaşmaktı.Şeker pembesi,Su yeşili ve lacivert beyaz çizgili olmak üzere üç tane bikini almıştım.Annem de ihtiyacından fazla olan malzemeleri alıp eve gitmek için arabaya bindik. “Dora,sence de aldıklarım güzel mi?” diye sorduğunda istem dışı olarak “evet” dedim.Tatmin olmuş bir şeklide koltukta dikleşip direksiyonu çevirdi.

__

 Eve girdiğimden beri valiz hazırlıyorum.Annemin “Dora!” diye seslediğini duyduğumda yavaş adımlarla aşağı indim. “Efendim anne”

“Dora hazırsan dükkana gidelim babana veda edelim,oradan da Mine’yi kurstan alırız” dediğinde elime  masadan duran meyvelerin arasına daldırdım. “iyi tamam ben odama çıkıp valizimi getiriyorum o zaman” dediğimde annemin bir şey demesini beklemeden odama çıkıp üzerime beyaz askılı bir elbise giydim.Ayağıma kahverengi sandaletlerimi giyip saçlarımı topladım.Valizimi alıp merdivenlerden sürüklerken “Tamam Mine’ciğim ablanla birazdan yola çıkarız.Senin valizin arabada tatlım” dediğini duyduğumda elimle ‘ben çıkıyorum’ demeye çalıştım.Arabaya annemin ve benim valizimi yerleştirdikten sonra annemin gelmesini beklerken telefonumu çıkarıp İstanbul’da ki birkaç arkadaşıma mesaj attım.

__

Mine’yi de kurstan aldıktan sonra annem direksiyonu havaalanına çevirdi.Benim için sessiz bir yolculuk olmuştu.Annem ve Mine kursta ki Barış isimli çocuk hakkında konuşuyorlardı. Uçağa bindiğimizde Annem ve Mine yan yana oturmuşlardı.Ben ise onların yanında ki ikili koltuğun cam kenarına geçmiştim.İşte gidiyoruz...

Sakince müzik dinlerken İntihar isimli kitabımı çıkarıp okumaya koyulmuştum.Uçağın kalktığını hissettiğimde içim rahatlamıştı.Yanım boştu oh.kitabı okumaya başladığımda birinin yanıma gelip oturduğunu hissettim.

“Merhaba ben Doruk” diye elini uzattığında acaba ona nasıl bir bakış atmıştım?Çocuk elini uzatmış sıkmamı bekliyordu.Bir ona bir eline baktıktan sonra gülümsedim. “Merhaba” dedikten sonra kitabımı okumaya devam ettim.Havada kalan elini yavaşça indirip önüne döndü.Göz ucuyla anneme ve Mine’ye bakıyordum.Mine annemi dürtüp başıyla beni işaret ediyordu.Ey Allah’ım.

“İntihar demek ha?” dediğinde kitabımdan bahsettiğini anlamıştım.

Gözlerimi kitaptan ayırmadan “Evet” diyerek yanıtladım.Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki ben bile duyamamıştım.

“Yaşın o kitabı okumak için fazla küçük değil mi?” dediğinde Mine’nin kıkırdamasını duyar gibi oldum.kafamı Doruk’a  ağır bir şekilde döndürdüğümde “Sen bana bunu söylemek için fazla cesaretli değil misin?” dediğimde sanki büyük bir zafer kazanmışım edasıyla kafamı kitabıma döndürdüm. “Eee ben sana ismimi söyledim,sen ismini söylemedin” dediğinde ofladım. “Sana ismini soran oldu mu?” diye terslediğimde.”Hayır ama insanlar böyle yapar DORA” dediğinde gözlerimi kocaman açıp ona baktım.Suratında çarpık bir gülümseme vardı.

“Adımı nereden biliyorsun?”diye çıkıştığımda, “Kitabının üzerinde yazıyordu kızma” diye dalga geçti. “Öf…rica etsem İzmir’e kadar benimle konuşmasan?” diye sorduğumda kafasını iki yana salladı. “Üzgünüm biriyle konuşmaya ihtiyacım var” dediğinde hala çarpık gülümsemesi suratındaydı. “Sus artık kitap okumak istiyorum” dediğimde sesi çıkmamıştı.Tabii ki birkaç dakikalığına. “Annene benziyorsun” dediğinde kafamı annemlerin olduğu tarafa çevirdim. “Onun annem olduğunu nereden biliyorsun?” diyerek kitabıma geri döndüm. “Çünkü benziyorsunuz” dediğinde sinirlerim gerilmişti.

“Çekil hosteslere söyleyip kendime senden uzak bir yer bulacağım” diyerek kitabımı kapatıp çantamı da alıp ayağa kalktım.Doruk denen beyinsiz “Biliyor musun ikimizin de isimleri aynı anlam taşıyor Doruk yüksek yer demek ve Dora’da” dediğinde gözlerimi dikmiş ciddi ciddi onu dinliyordum.Sonra kendime gelip kafamı salladım ve “Pardon hostes hanım bakar mısınız?” diye seslendiğimde Doruk kolumu çekip yerime sertçe oturtmuştu. “Tamam konuşmayacağım” dediğinde telefonunu çıkarıp müzik dinlemeye başlamıştı.Bir süre ona baktıktan sonra yaslanıp kitabımı açtım.

İzmir'e inmemize beş dakika kala "Dora tatlım uyan" diyen yumuşak bir ses duydum.Tabii ki de annemdi. "Hadi az kaldı" dediğinde Doruk yoktu ve sonra "uyandı mı?" diye anneme soru sorduğunda "Evet Dorukçuğum" diyerek sorusunu yanıtladı.Gözlerimi devirip "Tanıştınız demek?" dediğimde "Evet.Çocuğa niye bağırdığını anlamadım Dora" dediğinde dişlerimin arasından "hadi anne iniyoruz" diyerek eşyalarımı topladım.Yazlığımız Bodrum'daydı.Ama orada havaalanı olmadığı için İzmir'den otobüs ile gidecektik.Uçaktan indiğimizde Mine hanım gözlerini Doruk denen ayıdan ayıramıyordu.Şapşal.

"Aa..şey..Asya hanım isterseniz sizi Bodrum'a kadar bırakabilirim" dediğinde annem tabi hemen "Araban burada mı Dorukçuğum?" diye atıldı. "Buradaysa bile biz otobüsle gideceğiz Doruk" diye sertçe çıkıştığımda Mine "Yaa abla salak mısın?çocuğun arabası burada demek işte niye otobüsle gidelim ki?" diye tısladığında "Ne haliniz varsa görün ben otobüsle gideceğim" diyerek valizimi sürükleyerek ilerledim.Kolumda bir el hissettiğimde yavaşça arkama döndüm "Doruk musun zirve misin nesin işine bak.Beni daha iki saattir tanıyorsun ve bu kadar yakın olman beni korkutuyor" diyerek arkamı döndüm. "Birincisi adım Doruk.İkincisi eğer ki benimle uçakta konuşsaydın şu anda İzmir'de yaşadığımı ve hatta bir arabamın olduğunu duymayacaktın.Sana konuşmaya ihtiyacım var demiştim." dediğinde ellerini cebine sokmuş masum masum bakıyordu. "Eğer senin arabanla gelirsek peşimi bırakacak mısın?”

"galiba"

"Araban nerede?"

"gel"

Arabaya bindiğimizden beri annem ve Doruk saçma sapan bir muahabettetin ağına yapışmışlardı.Neymiş efendim Doruk beyin annesi Bodrum'da tatildeymiş de...yaz tatili için Doruk'ta oraya gidecekmiş.Ya bana ne bundan...annem işte didik didik didikliyor çocuğu.

_Bodrum_

"Çok teşekkür ederiz Doruk.Gel bir kahvemizi iç hadi" diyerek gülümsedi.

"Hadi ama anne onu tanımıyorsun bile.Onu eve nasıl çağırabilirsin ki?" diye annemin kulağına fısıldadığımda. "Doruk hadi lütfen kırma beni oğlum" diye yinelediğinde ofladım.

Eve girdiğimizde annem hemen mobilyaların üstündeki çarşafları kaldırıp,portakal çiçeği kokan oda parfümünü sıktı.kendimi bildim bileli bu koku her yerdeydi.Kıyafetlerimiz bile bu kokuyordu.

Doruk'u kapıdan geçirirken "Dora ne diyeceğim biliyor musun?" dediğinde kafamı kapıya yaslayıp "bunu umursamıyorum" diye kestirip attım. "Telefon numaranı istiyorum" diyerek uçakta yaptığı o aptal gülümsemeyi suratına yerleştirdi. "Doruk ne diyeceğim biliyor musun?" diye onu taklit ettiğimde o da "Bunu umursuyorum" diye beni taklit etti. "Sana numaramı vermiyorum" diye gözlerimi kısarak gülümsedim. "Sen öyle san.Numaranı anneden aldım bile" diyerek çarpık çarpık gülmeye başladı. "Sana inanmıyorum hani arabana binersem beni rahat bırakacaktın" diye söylenirken "Seni rahat bırakacağımı söylemedim galiba dedim" diyerek evi terk etti.

Aptal..Pislik herif ondan gerçekten nefret ediyorum.

PORTAKAL ÇİÇEĞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin