Doruk’tan---
Allah kahretsin!Ne yaptım ben.Arabaya binip onu takip etmeye başladım.Ona yetiştiğimde “Dora sana verdiğim sözü tutmama izin ver lütfen” “Sana izin vere vere oldu bu zaten” dediğinde ağladığını fark ettim.Arabadan inip koşarak kolundan tutum.Onu kendime çevirdim ve kollarımı bedenine sardım.Kafası göğsüme geliyordu.Kollarını belime sardığında şaşırdım.Az önce bana bağıran kız şu anda bana sımsıkı sarılıyordu.Saçlarını alıp ceketinin içine soktum ve saçlarının kokusunu içime çektim.saçları portakal çiçeği kokuyordu.Bu kokuyu seviyordum.Saçları,parfümü kıyafetleri hepsi portakal çiçeği kokuyordu. Saçlarını öpüp okşamaya başladım. “Özür dilerim Dora lütfen affet…S-seni yani öbür kızlar gibi olmadığını tamamen unuttum.Konuyu değiştirmeyeceğim.Evet eteğin fazla kısa geldi gözüme.Seni kıskandım.Bacaklarını kimsenin görmesini istemedim” dediğimde hıçkırığı çoktan geçmişti. “Sabah altımda şort vardı. Ayrıca göbeğimde açıktı” dediğinde sesi hala ağlamaklı çıkmıştı.”Evet ama şortun o kadar da kısa değildi.Ya neyse bu konuyu kapatalım ve sana şuradan güzel bir pantolon alalım zaten geç kaldık” dememle ellerini belimden çekmesi bir olmuştu.Bir anda karnımda bir yumruk hissettiğimde bir yandan da kahkaha sesi geliyordu.
Bir mağazaya girdiğimizde Dora’ya kısa ama çok kısa olmayacak derecede pudra pembesi çiçekli bir etek gösterdim.”Dora bence bunu almalıyız baksana üzerinde ki tişörtle de oldukça uyumlu” dediğimde eliyle bir kot şort gösterdi.Ya sabır!Ben ne diyorum bu ne diyor.
Mağazadan benim dediğim piliseli soluk renkli ve çiçekli eteği alıp çıktık. Arabada giyebileceğini söylemiştim ama o kabinde giyineceğini kesin bir dille söylemişti.
Eve geldiğimizde “Doruk ağladığım belli mi?” dediğinde yüzünün ağlamadan önceki halinden daha iyi olduğunu gördüm.Yüzünü ellerimin içine aldığımda “hadi Doruk hani geç kalmıştık” dediğinde “Ee ağladığın bellimi diye bakıyorum “ dedim.Anlından öptüğümde “Doruk yeter artık yapman gerekenin fazlasını yaptın bu gece.Eğer gözünü morartmamı istemiyorsan bana dokunmaktan vazgeç artık” “Tamam hadi girelim”
Dora’dan---
Kapıyı çalmamızla açılması bir olmuştu.Genç bir kadın“Hoş geldiniz küçük bey” dediğinde Doruk isteksizce kafasını salladı ve hemen elimi tuttu. Kadın içeri girmemiz için çekildiğinde Doruk hızlıca içeri girdi.Ev bizim evin üç misli büyüğünde bir saray yavrusuydu.İçerisi beyaz ve altın sarısına hakimdi.Bizim evimizin dekorasyonu ise canlı renklerden oluşuyordu. “Doruk nerede kaldın oğlum?” diyen annesi olmalıydı.Doruk ve annesi sarıldıktan sonra “Merhaba küçük hanım ben Yeşim Çağlar.Doruk’un annesiyim.Sende Dora olmalısın” diyerek sarıldı.Bense sadece gülümsemiştim.Babası ayağa kalktığında Doruk’un babası gibi uzun boylu olduğunu anladım. “Saat kaç oldu nerede kaldınız?” diye sitem ederken bir yandan da beni süzüyordu.Kaşları çatık bir şekil de bakan baba elini bana doğru uzatırken vücudu bana çok uzaktı.Elini sıktığımda “Merhaba ben Dor-“ “biliyorum biliyorum şu meşhur “Dora” “ diyerek elini elimden çekti.
Annesi çok sıcak biriyken babası da bir o kadar aksiydi. “Kaçıncı sınıfsın kızım?”
“on birinci sınıfa geçtim Yeşim hanım”
“Doruk bize bunu söylememişti.yani kendisinden üç yaş küçük bir kız” diyerek kaşlarını kaldıran babasıydı.Yani anlamıyorum istediği kişiyle çıkabilir. Kocaman çocuk kiminle çıkacağına kendi karar verebilir herhalde.Bu arada üniversiteye mi geçti Doruk???
______________________________________________________
herkese merhaba.Arkadaşlar ben Zeynep 15 yaşındayım.Uuzun zamandır hikaye yazıyorum.Lütfen hikaye ile ilgili yorumlarınızı yazınız bu benim için çok önemli :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİM
Teen Fiction"Eğer senin arabanla gelirsek peşimi bırakacak mısın?” "galiba" "Araban nerede?" "takip et" Arabaya bindiğimizden beri annem ve Doruk saçma sapan bir muhabbetin ağına yapışmışlardı.Neymiş efendim Doruk beyin annesi Bodrum'da tatildeymiş de...yaz tat...