Bu bölüm bir arkadaşımızın Milk Shake'le ölme hayalini gerçekleştirmek için yazılmıştır :D Cleo-chan, kendini ana karakter gibi görebilirsin :D
Not: Bunu yazarken bir mangadan yararlandım :)
Adım Cleo Ageha. Okulda oldukça tanınan biriyim, Milk Shake bağımlılığım vardır, uzun boylu, sportif ve güzelim.
Ama... Olmayan birine aşığım.
Aslında bana göre o var tabii ki, hemen yanımda olduğunu biliyorum. Beni her zaman oradan izliyor ama onunla buluşamıyorum. Her şey birkaç yıl önce başlamıştı...
~~~
Babamla beraber birkaç hafta önceden dağa tırmanmaya karar vermiştik. Çok mutluydum, dağa tırmanmayı çok severdim. Bunu yılda bir falan yapardık. Fakat bir şeyler olunca o ve ben ayrıldık.
Bundan korkmuştum, ne de olsa koca bir dağda yalnız başımaydım. Burası oldukça ağaçlı ve karanlık bir dağdı. Bu da beni korkutmuştu.
Ağlayarak bir ağacın dibine çöktüm. Ne bir şey duyuyor, ne bir şey görüyordum. Sadece ağlıyordum.
Aniden, omzumda bir el hissettim. "Baba!" diye bir sevinç çığlığı attım ama o değildi. Genç ve yakışıklı biri bana bakıyordu. Çocuk gözüyle bile yakışıklıydı. "Sen de kimsin?" dedim korku dolu gözlerle.
"Söylemek zorunda mıyım?" dedi ters ters.
"Ha-Ha-Hayır! Değilsin!" dedim korkarak. Bir süre sessizce kaldık. Bu sessizliğimizi bozan tek şey; karnımın arada sırada guruldamasıydı.
"Bir şeyler yesene." dedi iç çekerek. Panikle etrafıma bakındım. Sırtımdaki kocaman çantamı unutmuştum. Elini çantamın içine soktu ve termosumu çıkarttı. "Bu da ne?" dedi ilgisizce.
Gözlerim hüzünle kısıldı. "Milk Shake. Hiç sevmem." dedim hüzünle.
Elimi tekrar çantama attı ama bu sefer eli boştu. "Başka bir şey yok." dedi ve elindeki termosu ağzına götürdü. Şaşkınlıkla ona baktım. "Tadı güzelmiş." dedi kaşlarını kaldırarak.
"Öyle mi? Ben de bakacağım!" dedim ve elindeki termosu kapıp ağzıma götürdüm. Haklıydı, cidden çok lezzetliydi. Böylece Milk Shake hastası olmuştum.
Birkaç saat kadar bir süre daha boyunca beraber sohbet ettik. Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeylerden konuştuk ve daha bir sürü şey. Ama babamın uğursuz sesi sohbetimizi böldü. Beni çağırıyordu.
Hızla adını bile bilmediğim oğlana döndüm. "Seni tekrar görebilecek miyim?" diye sordum panikle.
Kafasını suratsızca salladı. "Ben her Sakura yapraklarının pembeleştiği gün burada olacağım." tepemizdeki pembe ağacı işaret etti. "İstersen gelmekte özgürsün." kafamı hızla evet manasında salladım ve ona sarıldım. Sarılınca oldukça şaşırdı.
Ondan mecburiyet yüzünden ayrılıp babamın yanına döndüm.
~~~
Sınıftaki derse odaklanmak yerine okul bahçesini izliyordum. Bahçemizdeki hoş, pembe ağaçlar yavaş yavaş açmaya başlamışlardı. Orada olmalıydı.
Ders bitince hızla her şeyimi çantama tıktım ve ayağa kalktım ama arkadaşlarım beni durdurdular. Onlara lanetle baktım. "Bugün alışverişe gideceğiz, gelecek misin?" dedi Suzuki.
"Üzgünüm." dedim yapay bir hüzünle. "Bugün çok meşgulum. Belki yarın veya sonraki gün olur mu?" işin aslı, onlarla alışverişe gitmek falan istemiyordum. Hiçbiri gerçek arkadaşım değillerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shot Shoujo
RomanceOnun adı Ageha. Her olayda farklı yeteneklere ve görünüşlere sahip. Her bölümde tamamen farklı biri. Ve... Her bölümde tekrar aşık oluyor.