Kısa bir not: Ne yazık ki internetim yasaklandı ve belirgin yerleri işaretleyemiyorum. Yani bilgisayardan giremediğim için tablete kaldım ve tabletten siteye girince de belirginleştirme özelliği yok :S bir arkadaşımdan rica ederim belki, o yüzden şimdilik böyle okuyum plz :3
Not 2: bana özel mesaj atarsanız ve adınızla nasıl bir senaryo olmasını istediğini söylerseniz, sizi de bir one shot yapabilirim! Sevdiğiniz kişiyle bir araya gelirsiniz :P Bir özel mesaj yetiyor :)))
İyi okumalar!
"Gözümü gökyüzüne dikip düşündüm. Hareket etmeyeli kaç zaman olmuştu? Beni seven prensimin gelmesi için ne kadar dua etmeliydim?
'Belki bir gün,' demişti yüzüme bakarak. 'Ben de güzel Rapunzel'ime ulaşacak gücü bulurum.' Öyleyse neden hala gelip beni almıyorsun? Daha ne kadar beni bu kulede yalnız bekleteceksin?
Ayrıca yüzüme bakıp nasıl böyle acı verici şeyler söylemeye cüret edebilirsin? Bana yaklaşıp söylediklerini asla unutamam: 'Belki sen ölünce cesedinle evlenirim ve iskelet çocuklarımız olur--"
"Bu saçmalık neyin nesi?!" elimdeki sayfa çekilince hiddetle ayağa kalktım.
"Bir sanatçının çalışmasına nasıl karışırsın, yüzsüz karı?!" diye bağırdım şişko kadının yüzüne doğru.
Bana nefretle baktı ve son cümleleri işaret etti. "Sonuna kadar gelip nasıl bu 'İskelet Çocuk' saçmalığını yazarsın?! Ölü Gelin senaryosu falan yazdığını sanıyorsun herhalde!"
Ona dil çıkarttım. "Senaristin işine karışma, psikopat yönetmen!" ne zaman doğru düzgün bir senaryo yazsam ve içine biraz heyecan eklemek istesem araya giriyordu. Bu beni gıcık ediyordu.
"Yalnız, şimdi fark ettim de;" merakla ona baktım ve tek kaşımı kaldırdım. "Saçma replikleri hep prense yazıyorsun."
"Aa, öyle mi?" gözlerimi kaçırdım ve yavaşça güldüm.
"Prensimizi rezil etme çabanı anlıyorum ama bu çok fazla." gözlerini devirdi ve eliyle tüm okulun aşkı Ren'i gösterdi. Rezil bir ore-sama'nın tekiydi. Yazdığım hiçbir haltı beğenmiyordu. [Y/N: "Ore-sama": kendilerini herkesten üstün gören tipler için kullanılan bir tabirdir.]
"Daha senaryo bitmedi mi?" dedi Ren gözlerini devirerek.
Ona pis pis baktım. "Seni ilgilendirmiyor. Bir önceki oyunun repliklerini bile ezberlemedin daha. Ne o, artık sözde 'Prens' olmak istemiyor musun?" kaşlarımı kaldırdım ve yüzüme alaycı bir ifade yerleştirdim.
"Hayır, sadece senaryoların o kadar sıkıcı ki, ezberlemek istemiyorum. Bu ne böyle ya? Çok klişe bu replikler."
"Ha? Hangisi?"
"Hmm... 'Prensesim için gerekirse dünyanın öbür ucuna gidip, orada intihar ederim. Çünkü bizim aşkımız engellenemez ve asla engellenmeyecek. Siz, sayın baba ve anne, eğer karşımda durursanız evden kaçmak dışında çarem kalmaz.' bilmem ne bilmem ne. Arada da silinmiş yerler var."
Evet o kısım gerçekten klişeydi, ben de heyecanlandırmak için "Benim yerime Prensesim ölse daha romantik olur gerçi..." tarzı bir replik eklemiştim ama cadı yönetmen izin vermemişti.
Ren yanıma geldi ve elimdekini çekip göz atmaya başladı. "Bu da n... Hahahahahah! 'İskelet Çocuk' ne ya?! Senaryonun içine etmişsin! Yoksa başları da mı böyle! Ay karnıma kramp girdi!"
"Gül tabii." diye homurdandım kendi kendime. "Bir gün herkes benim repliklerimi çalacak, haberin yok. O zaman geldiğinde sana replik yazmam için yalvaracaksın ama hayır, sana sadece 'Yess, May Lordo!' dedirteceğim." [Y/N: Kuroshitsuji'nin favori karakteri Sebastian Michealis'in çok ünlü bir repliği. Ageha'nın demek istediği "Asla uşak seviyesini geçemezsin." yoksa Sebas-chan-san'a laf yok, he is suggoi *q*]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shot Shoujo
RomanceOnun adı Ageha. Her olayda farklı yeteneklere ve görünüşlere sahip. Her bölümde tamamen farklı biri. Ve... Her bölümde tekrar aşık oluyor.