Çikolatana İhtiyacım Var

688 44 31
                                    

Günlerden pazartesiydi. Yanımda Naru'yla birlikte yürüyordum. Fazla heyecanlı biriydi ve anında çıkıp ikimizi EİA ilan etmişti. EİA'nın anlamını bilmiyordum ama bana sorulmadan benimle ilgili şeyler yapılmasından hoşlanmam.

"Hey!" diye bağırdı Naru aniden. "Bu herkesin bahsettiği Kurama-senpai değil mi? Her işte başarılı olan hani?" Eliyle işaret ettiği yöne duygusuzca baktım. Evet, oydu ama bunda ne vardı ki? Sayısız defa onunla konuşmuştum. Tıpkı benim gibi duygusuzun tekiydi. Herkesin bahsettiği gibi neşeli falan değildi.

Yanımıza geldi ve beklemediğim bir anda bana seslendi. "Seiren-san?"

"Evet?" benimle konuşmasına şaşırmamıştım ama Naru, yanımda nefes dahi alamıyordu. Sadece kıpkırmızı bir şekilde, tüm okulun deli gibi konuştuğu "Eşsiz Yüz"ünü inceliyordu. Aslında pek de yakışıklı değildi.

"Benimle çıkar mısın?"

"Olur."

"Teşekkürler." arkasını dönüp gitti ben de dolabıma doğru yürümeye başladım. Etrafımızdaki herkes bize şaşkınlıkla bakıyorlardı. Neden baktıklarını anlamamıştım. İki duygusuzun konuşmasını izlemek, bu kadar mı heyecan vericiydi?

"Az önce ne olduğunu anladın mı?" dedi Naru aniden. Bu kız beni, okulun en yüksek notlarını alan konsey başkanını aptal yerine mi koyuyordu?

"Tabii ki de anladım, Naru. Kurama ve ben artık çıkıyoruz işte."

"O kadar basit değil! Nasıl böyle duygusuzca söylersin?!" o durunca, ben de refleksten durdum. Ellerini birleştirip kafasının altına koydu ve gözleri iyice büyüyüp parlamaya başladı. Sadece onun olduğu yere ışık geliyormuş gibi dururken o tepeye baktı. (Nasıl betimleyeceğini bulamayan yazar -_-) "Sen Kurama-senpai'le çıkıyorsun! Okulun en atletik, en yakışıklı, en cesur ve en zeki erkeğiyle! Seninki şanstan da öte bir şey!"

"Belki de şans değildir." diye mırıldandım ama beni duymadı ve saçmalıklarına devam etti. Daha fazla dayanamıyordum, böylece sınıfa girdik. Dersleri kaçırmamalıydım.

~~~

Okul çıkışında, karşımda aniden Kurama belirdi. Sanki bir şeyleri yapmaya kararsız gibi bir havası vardı. İlk kez yüzünü dikkatle inceliyordum.

Aslında... Yakışıklıydı. Kahverengi saçları ve gözleri vardı. Bembeyaz tenine koyu saçları çok uyuyordu. Biçimli bir burnu vardı. Okuldaki tüm kızların ona aşık olması doğal gibiydi.

"Sana Ageha diyebilir miyim?" kafamı tamam manasında salladım. "Biliyorsundur, yarın Sevgililer Günü ve kızlar erkeklere çikolata hazırlar, sevdikleri kişiye. Acaba sen de bana hazırlar mısın?" Düşündüm. Yarının Sevgililer Günü olduğundan haberim bile yoktu. Ayrıca yemek yapmada berbatımdır ama bu bir sır. Yine de, biraz uğraşla yapamayacağın şey yoktur.

"Tamam." dedim kısaca. "Öyleyse, yarın sana bir çikolata yapıp getireceğim."

~~~

"Ona söyledim söylemesine ama nasıl yapılacağını bilmiyorum ki..."

Elimdeki tatlı kitabını okurken bir yandan da yakınıyordum. Ona söz vermiştim yani bunu yapmak zorundaydım. Belki de pastaneden falan da alabilirdim. Hayır! Yapamazdım! Hem farkı anlardı, hem de ke dim yapmalıydım! Buna izin veremezdim!

Bir süre daha kitabı okuduktan sonra kafamı kitaba gömdüm ve iç çektim. "Hiçbir şey anlamadım!"

"Ne bağırıyorsun be?!" diye bir ses duyunca, kafamı kaldırdım ve o tarafa baktım. Ablam, mavi ojeli işaret parmağıyla beni işaret ediyordu. "Sayende ojemi yanlış sürdüm! Kim bilir kaç milimetre kaydı!"

One Shot ShoujoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin