İnsanlar içinde bir deyim vardır derler ki dünya üzerindeki en zarif ve de zayıf olan canlı kadındır.Bu deyim kime göre neye göre doğru bilmiyorum ama benim için külliyen yalan.Öncelikle bir kız çocuğu önce kardeş sonra abla zamanı gelincede anne olur. Bıkmadan yorulmadan belkide çoğu erkeğin yapamadığı fedakarlıkları yapar hayatında, gün gelir öyle bir acı yaşar ki bu acının dünya üzerinde tarifi yoktur.Anne olmak kolay olmadığı gibi çocuk doğurmakta kolay değildir vücudunda ki tüm kemiklerin kırıldığını sanırsın sanki seni canlı canlı doğradıklarını sonra bir ağlama sesi gelir o ses yaşadığın tüm o acı anını unutturur sana. Senin kanından canından olan bebeğinin sesidir, o ağlayışı dahi kulağına en güzel müzik gibi gelir.Dünya üzerinde tarifi kıyaslanamayacak iki acı vardır bunlardan 2'incisi diri diri yanmak 1'incisi de anladığınız üzere kadınların doğum anıdır.Şimdi soruyorum size bu acıya sine geren Kadınlarımız Annelerimiz mi daha güçlüdür yok sa güçlüyüm ben diyip gücünü kadınını korumak yerine dövmeyi beceren erkekler mi?Bu bir soru değildi çünkü zaten cevabını ilk başta vermiştim. Bu anlattıklarım Kadınların güçlü olduklarına inandıramadıysa sizi o zaman hikayemi okumaya başlayın hemen. Çünkü bu hikaye 17 yaşındayken hayatı kararan bir Kız çocuğunun hikayesi.Eğer bir insanın kalbi kırılırsa gün gelir eskisi gibi olmasa da iyileşir ama ruhu kırılırsa o kırılma senin sonun olurken bazı şeylerinde başlangıcı olur. Ve eğer kırılan ruh bir kadınını ruhu ise o zaman o kadın ölür ve yerine hiç istemediğiniz Acıma duygusu olmayan biri gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acımasız
ActionHiç bir kadına yaInızIık yakışmaz, ama eğer bir kadın yaInızsa, ya yüreğinde dumanı tüten bir ayrıIığı, ya da canından çok sevdikIerine ömrünü adadığı bir fedakarIığı vardır!