BÖLÜM 1 - Türkiyeye Veda

1.9K 73 12
                                    

Merhaba arkadaşlar bu ilk hikayem umarım beğenirsiniz. Size karakterleri tanıtayım. Yukardan aşağı doğru ; Kapakta en soldaki ben, alttaki Ji Hoo, Hae Sung, Hye Mi, Emre ve Kim Jong

Merhaba ben Aslı 22yaşındayım İstanbul da yaşıyorum. Kendimi bildim bileli koreyi çok seviyorum. Birçok Koreli arkadaşım var ve onlarla konuşa konuşa dilimi baya geliştirdim, zaten ingilizcem var artık zorunlu ikinci dil gibi bişi oldu ingilizce malesef . Araştırmalarıma göre korede türk derneği var ve burdan koreye gidip o dernekten yardım isteyince bizi o derneğe üye koreli arkadaşlar ve Türk arkadaşlarla bir eve koyup, hem dil hem kültür alışverişi sağlıyorlarmış. Sizcede çok mantıklı değilmi :) Bunu öğrendiğimden beri gitmek için can atıyordum . Ama bu sene gitmeyi başarıyorum çünkü okulum bitti ve bir süre kalacağım. Dil eğitimi bahane korede olmak şahane :)

-Anne bu kadar yiyeceğe ne gerek var? Orada 50kilonun üstündekilere bile kilolu gözüyle bakılıyor yapma anneee..

+Baban neyse o zaten çatlak ondan izin almakta bişi yok, benden izin aldığına dua et hem orda herşeyi yiyorlar kedi köpek böcek kııızım aman dikkat et yeme onları düşüncesi bile midemi bulandırdı! Ben makarna yapınca anne yinemi makarna dersin eğer orda sürekli ramen midir mamen midir Erişte falan yersen fena olur oda makarna o da yenmicek anlaşıldı.?

Annem işte konuşunca susmak bilmez. Ona kalırsa koreliler herşeyi yiyor ve aramızda kalsın onları kıskanıyor onun makarnalarından çok korelilerinkini yiyorum çünkü :)

-Merak etme annem yemem ben onları sen koy koyy. Bol bol Çayda koy türk kahvesini unutma:)

+Bunları çekiklere yapta hava at ohh mideleri bayram etsin. İsterlerse dersin yollarım ben sana

-Tamam annem hadi uyucam yarın erkenden yolculuk var iyi geceler deyip yatağıma girdim. Annemin dediği dibi babam deli doludur sanırım ona çekmişim, beni en çok destekleyen oydu annemi zar zor ikna ettik ve zafer bizim oldu. Gerçi o dernek olmasaydı babam da zor izin verirdide neyse sonuçta sabah koreye gidiyorum:) Cidden heyecanlıyım orda ne yapacağım bilmiyorum ilk iş türk derneğine gitmek olcak. Bunları düşünürken hayaller eşliğinde uyuyakalmışım.

Sabahın köründe uyanmak işkence bi an uyanmak zor geldi acaba gitmesemmi diye bile düşündüm. Yoo hemen bu düşüncelerden sıyrılıp bavullarımı evet 4 bavulla gidiyorum hepsini babamın yardımıyla arabaya koyduk ve havaalanına doğru yola koyulduk.

Havaalanına geldiğimizde saat 5:10 uçağın kalkmasına 20dk vardı. Koreyle aramızda zaman farkı olduğu için erken saatte aldık. İndiğimde orda gece 10 olacak çünkü. Biraz bekledim 15dk kala annem babam ablam eniştem ve minik aşkım yeğenimle vedalaşıp uçağa ilerlemeye başladım. Annemle ablam ahh birebirler bu kadar sulu göz olunmaz ki benide ağlattılar...

Uçağa bindim 1saat sonra uyuya kaldım ee 10 saat yolu uyuyarak geçirecek halim yoktu.

Sesle uyandım offf arkadaki bebek ağlıyor kabus gibi. Neyse saate baktım inişe bir saat kalmış en iyisi beklemek dedim. Hava kararmış bu saatte dernek açık mıdır. Olamaz bu soru niye şimdi aklıma geliyor!?

Şimdi arayamam da iner inmez arayacağım, sanırım korkmaya başladım:(

Uçaktan İndiğimde saat Saat 21:30 du hemen derneği aradım.

Çalıyor çalıyor çalıyooooorrr... Lanet açın şunu ahh açıldı.

-merhaba ben Aslı Kim Dong beyle görüşebilir miyim türkiyeden aslı diyin o bilir.

Karşıdaki Ok dedi ama

Hepsini bir çırpıda söyledim ama ingilizce dedim umarım anlamıştır..

Bi süre sonra kim Dong telefona geldi. Onada anlattım bana adresi verdi hemen taksiye binip adrese gitmeye başladım. Yirmi dk sonra oradaydım. Dong amcayla baya konuştuk. Dong orta yaşlı çok sempatik biri ona amca demeye başladım :)

Evlerinde kalacağım grup belliymiş ama beni beklerlerken acıkmış vee ilerdeki lokantaya gitmişler. Oraya gitmemi ve kendimin tanışmasını söyledi.

Tamam diyip dışarı çıktım neden bilmiyorum ama herkes dik dik bana bakıyor allahım Koreli olmadığım bellide bunlar niye bakıyor bana cidden rahatsız oldum. Onları umursamayıp yürümeye devam ederken bi kız beni çevirdi ve ingilizce gözlerimin lens olup olmadığını sordu. Ahh şimdi anlıyorum gözlerim ilginç geldiği için bakıp durmuşlar. Korede renkli göz yok denecek kadar az tabii. Ayy havaya girdim böyle düşünürken lokantanın önüne gelmişim bile. İçerisi gerçekten çok kalabalık etrafa bakarken yanıma koşarak garson geldi ve korece bişiler demeye başladı pek anlamadım. Ona ingilizce cevap veriyorum anlamıyor türkçe diyorum onu hiç anlamıyor ayyy çıldırmak üzereyim.

O sırada yan masada oturan 3 erkek 1kızdan oluşan gruptan bir çocuk türkçe

-madem korece bilmiyorsun burda ne işin var dedi

Ona öyle bi hışımla dönüp pis bi bakış attım o aptalla uğraşacak halim yoktu

+öğrenmeye geldim heralde ayrıca seni ilgilendirmez küçük beynini yorma ve buraya ev arkadaşlarımı bulmaya geldim umarım tüm koreliler sen gibi kaba değildir ve ayrıca çok misafir perversin sağol diyiverdim.

Ne çok şey söyledim ben öyle ama sinirliydim ve resmen burda ne işin var git demeye getirdi. Önce Şok olmuş gibi bana baktı ardından ruh hastası gibi sırıtma

-Gözlerin lens mi? diye sordu

Çattık diye düşündüm bu çocuk cidden hasta

+Niye herkes aynı soruyu soruyor? Çekik değilim Koreli olmadığım belli renkli gözmü ilginç geldi. Tabiki kendi rengim dedim.

-Pek inandırıcı değil lens gibi neyse dedi sırıtmaya devam etmeye başladı.

Sinirden kurdurmak üzereydim

Ya sen nasıl bişisin işine bak dememle arkadan ses geldi

Kim Dong amca; Hey çocuklar demek tanıştınız...

İkimizde aynı anda Dong amcaya bakıp ardından birbirimize sinir ve şaşkınlıkla baktık. Bi dk benle türkçe konuştu niye anlamadım lanet olsun peki o salak nasıl ben olduğumu tahmin etmedi sonuçta türkçe konuştuk of ffffff . Onu bunu geçelim de Sanırım ikimizde aynı şeyi düşünüyorduk bu bir ŞAKA olmalı onla aynı evi paylaşmak kabus gibi olacak umarım diğerleri onun gibi değildir...

Umarım beğenirsiniz bu ilk hikayem eleştirilerinize açığım. olaylar ikinci bölümde başlayacak :) Yorumlarınızı eksik etmeyin teşekkürler :)

Koreli GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin