"Kesin geliyorsunuz değil mi?" Kıvanç'ın bilmem kaçıncı soruşuna tekrar aynı yanıtı verdim "Yemin ederim geliyoruz, artık sorma" birkaç saniye sessizlik oldu. Ben telefonu kapattığını sanmıştım "Kıvanç?" birkaç takırtı sonrasında konuşmuştu "Yavaş ol, yavaş!" Mırıldandığı küfürleri duymazdan geldim. "Taksi birazdan gelir, kapatıyorum" onun onayını beklemeden telefonu kapattım.
"Aden! Podyuma çıkmıyoruz, hızlı ol" sarı saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım ve masanın üstüne koyduğum sırt çantamı sırtıma geçirdim. Sokaktan gelen araba sesiyle bakışlarım pencereye kaydı "Aden taksi geldi!" Ne vardı da bu kadar oyalanıyordu bu kız. "Aman be! Geldim işte" Ona bakmadan beyaz ayakkabılarımı giydim, orada beyaz ayakkabı giymek ne kadar doğruydu bilmiyorum ama umurumda da değildi.
"Beklesen ölürsün değil mi?" Sırıttım ve taksiye bindim "Evet" koluma yumruğunu geçirdi. "Dua et evde değiliz" abartmakta üstüne olmadığını söylemiş miydim?. Taksiciye nereye gideceğimizi söyledikten sonra arkama yaslandım ve son birkaç haftayı düşündüm
Benim iddiayı bitirmemin ve Ulun'un beni rezil etmesinin ardından iki hafta geçmişti. Kıvanç beni Ulun'un elinden kurtardıktan sonra gitmişti. Yüzü bana bir yerlerden tanıdık geliyordu, sanki daha önce onu bir yerlerde görmüşüm gibi. Ama onunla birkaç gün görüşünce daha önce görmediğime emin olmuştum
"Geldik" Aden kolumu deşercesine beni dürtmeye başladı "Anladım, şimdi kolumu rahat bırak" göz devirdi "sana iyilikte yaramıyor" Aden'i takmadan cebimden telefonu çıkardım ve Kıvanç'ı aradım, o sırada gözlerimin kapatılmasıyla ağzımdan istemsizce küfür kaçmıştı. Arkadan gizlice yaklaşan birinin gözlerimi kapatması pek hoşuma gitmemişti
"Küfür etme, ayıp" gözümdeki elleri alıp geriye attım "geldim de diyebilirdin" omuz silkti "böyle daha eğlenceli" Aden derin bir nefes bıraktı "Hani ben de buradayım ya?" Aden'e göz devirdim, anlaşılan biz biraz gecikmiştik çünkü havada uçuşan renk renk tozların başka açıklaması olamazdı "hadi, sizde bir boya alın" biz Aden'le Kıvanç'ı takip ederken bir de üstümüze boya gelmesin diye uğraşıyorduk. Yaptığımız şeyin saçmalığı pek umurumda değildi açıkçası
Boyaların bulunduğu yere gelince boyalardan gözümü alamadığımı söylemem ayıp olurdu sanırım. Çeşit çeşit boya vardı ve hepsi mükemmeldi. Omuzuma dokunulunca kim olduğuna bakmak için arkamı döndüm ama karşılaştığım şey pek iyi değildi. Kafamdan aşağı pespembe bir boya dökülmüştü "Ağzına edeyim Aden!" Hangi renk olduğuna bakmadan boyanın birini Aden'in kafasına bocaladım "Sana kırmızı çok yakışıyor kardeşim" Aden benim aksime kahkaha attı. Sanırım bugün muhteşem geçecekti
"Siktir!" Kıvanç'ın bağırmasıyla ikimizde ona döndük. Gördüğüm manzara gülmeme yetmişti "Gerizekalı!" Kafasından aşağı yeşil boya dökülmüştü, kimin yaptığına bakmak için soluma döndüğümde Sarışın bir çocuk gördüm. Mavi gözleri haylazlıkla parlıyordu "Yeşil boya gözlerini biraz daha ortaya çıkardı kardeşim" Kıvanç her ne kadar ciddi durmaya çalışsa da kendini tutamayıp gülmüştü
.
Düzenlendi🌊Daha uzun yazardım ama üşendim :d
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Denizciler
Random"Ve aptal deniz kızı acısından köpük olup okyanusa karıştı" Tamamlandı🌊 Düzenlendi🌊