20. Bölüm : "Yıllar Önceydi, Çok Da Ürkünçtü"

584 40 8
                                    

Changkyun yol boyu düşüncelerle kavrulacaktı.

O geceye geri sardı zihninde.

Sen o gün ayrı bir güzeldin. Neşeliydin, Changkyun'a her detayı anlatıyordun. Ve sonra sesin kesilmişti. Koca bir akşam ne yaptığın hakkında fikri yoktu. Hatta geceyarısını geçtikten sonra bile sesin çıkmamıştı. Changkyun seni her yerde aramıştı. Sabah üç gibi evine gelmiş ve seni duşunda ağlarken bulmuştu. Changkyun'a karşı çekingendin. İçine kapanmıştın.

Hyungwon..... bugünkü tavırları.... sanki sana epey gücenmiş gibiydi. O gece olanları anlatıp durmuştu yol boyu. Changkyun sorsa her detayı duyacağına emindi ki bu da tuhaftı. Öte yandan, Hyungwon'un devasa polar kapişonlusuna sarkmıyordun o günden beri. Geceleri onu giyiyordun üşüyünce.

Changkyun'un kafası karışmıştı. Seni taciz mi etmişti Hyungwon... yoksa son bir gece geçirmiş ve ardından kavga edip yollarınızı mı ayırmıştınız?

Changkyun sinirliydi. Ona anlatmamıştın her ne olduysa. Seni tanıyordu. Mesele taciz olsa asla yıkanmaz, doğruca polise giderdin. Böylece Hyungwon olduğunu ispatlayabilirdin. Ama sen eve gelip yıkanmıştın. Changkyun yanına gelince üzüntünü saklamamıştın bile.

Changkyun'un kafasında taşlar bir türlü oturmuyordu. Arabasını park edip araçtan indi. Telefonu cebine koymuştu.

Eve girdiğinde seni koltukta uyurken buldu. Yine o aptal poları giymiştin. Film izlerken uyumuştun belli ki. Sana uzun uzun baktı. Liseden beri onun İnek'i sendin ve senden başka birine sevgili sıfatını yakıştıramamıştı. Kimse senin ona verdiğin hislerin bir benzerini sunmamıştı.

O hep seni merak etmiş, seni özlemiş ve sana aşık kalmıştı.

Sen yine onun kokusunu duyup uyanmıştın. Gözlerini açıp onu görünce kocaman gülümsedin. Olduğun yerde doğruldun. Changkyun'un düşünceli halinde bir kıpırdanma olmamıştı.

"Sevgilim.... iyi misin?" Dedin.

"Bana anlatabilirdin...." desi buz gibi bir sesle.

"Neyi?"

Changkyun sakince yanına oturup cebinden senin eski telefonunu çıkarıp kahve sehpasına bıraktı. Ellerini kenetleyip dirseklerini dizlerine yasladı.

"O gece Hyungwon'un arabasında olduğunu?"

"Hayatım anlamıyorum--"

"Bells.... Seni ararken aklımı kaçıracak gibi olduğum gece, sen Hyungwon'un arabasındaydın.... "

Ona bir bakışınla yalan söylemeyi unuttun. Yalan kelimesini ve anlamını da.

"Evet. Ama düşündüğün gibi değil..."

"Bak... Claudia demişti... siz ikiniz, Hyungwon ile... fazla kolay ayrılmıştınız. Son bir geceye ihtiyacın vardı madem.... mezunlar balosu yalanına gerek yoktu."

"Ben cidden mezunlar balosuna gittim ve o da oradaydı!"

"Onun bizim okulun etkinliğinde ne işi var?"

"O da bizim okuldaymış Changkyun... şu
.. sürekli fular takan çocuk."

Changkyun anında hatırladı onu.

"O çocuk Hyungwon muymuş? Evrim budur... da her neyse..."

"Sevgilim... ben en iyisi o gece ne oldu anlatayım. Sanırım.... artık bazı şeyleri duymanın vakti geldi." Dedin.

Ona ve kendine birer bardak lavanta çayı hazırladın. Sakinleşmek lazımdı.

Herşeyi anlattığında Changkyun öyle öfkeliydi ki keşke lavantayı yuttursaydım diye düşündün.

Beauty & The DESTROYER  |  (Changkyun OC)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin