Y/N: Yeni haliyle herkese merhaba! Umarım bu halini daha çok beğenirsiniz.
2020
Playist: Angus & Julia Stone - Draw Your Swords
Kapkara gece, titrememe sebep oldu. Sessizce yanaklarım ıslanıyordu ve dudaklarımı dişleyerek hıçkırıklarımı engellemeye çalışıyordum. Beni kimse duymamalıydı. Görünmek, duyulmak ve bilinmek istemiyordum. Yalnızdım ve bu yalnızlığımda daha çok boğulmak istiyordum. Bir meydana beni atmışlar ve herkes bana bakıyormuş gibi hissediyordum. Korunmasız olmak etime kızgın demirler batırıyorlarmış gibi hissettiriyor. Elimin tersiyle yanağımı sildiğimde uzun kollu pijamamın koluyla burnumu sildim. Dışarıyı izledim. Tüm mahalle uyumuştu. Issız ve korkutucu gecede uzaklardan köpek havlamaları geliyordu. Bu soğukta dışarıda kalan insanlara üzüldüm. En az onlar kadar kimsesizdim.
Ailemi kaybedeli iki ay olmamıştı ve ben yokluklarını o kadar çok hissediyordum ki, yattığım bu yatak hem çok tanıdık hem de çok yabancıydı. Kimdim ben artık? Birçok sıfatım mı olacaktı benim? Ben daha bir ortama girip kendimi tanıtmadan yetim kaldığım herkes tarafından duyulacak mıydı? Bu halime şükretmek istemiyordum. Ben buydum ve diğer kimseyi anlayamam. Ben kendi hayatımdan sorumluyum ve ailemi kaybetmek istemiyordum. Bu duruma düşmek hiç istemiyordum. O kadar savunmasız ve çaresiz hissediyorum ki kendimi. Sahte ağlamalar, herkesin başımı okşamaları ve halime şükretmem gerektiğini dinlediğim bir ay olmuştu ve daha sonra herkes evlerine dağılmıştı, ben bir başıma kalmıştım, neredeydiler başımı okşayan, bana üzülen onca insanlar' Yok oldular!
Gözyaşlarım yeniden akmaya başladığında bacaklarımı kendime çektim. Sessizce burnumu çekiyordum ve o anda yatağım titredi. Telefonumu elime aldığımda Orsa'dan mesaj vardı.
"Eylül?"
Kuzenim gecenin bu saatinde yan odamda yatıyor olması gerekirken bana mesaj atıyordu. Sadece yazları görüşüyorduk, arada bize geliyorlardı. Annem kardeşini çok severdi ama teyzem sanki annemi sevmezmiş gibi gelirdi bana. Hep soğuktu, iticiydi, samimiyetsiz gelirdi. Sanki annemi kıskanıyormuş gibiydi. Annem babama çok âşık olarak evlenmiş, babamın durumu da çok iyiyimiş ama bana her zaman önemli olan birlikte olduğun adamı sevmen derdi; parası biter, dış görünüşü değişir, huyları farklılaşır ama aynı kalan hep sevgin olur derdi. Çok sevmişlerdi birbirlerini. Teyzem ise tam tersi sevmediği birine vermiş dedem, okumak istememiş, evde de çok huzursuzluk çıkarıyormuş, ilk isteyene vermişler. Onu aslında anlıyordum, bu kadar sinirli ve kıskanç olması çok normaldi. Hayatı birileri tarafında bambaşka yöne çekişmiş ve kimse ona ne olduğunu sormamış bile. Bu öfkesi tüm dünyayı yakacak kadar büyüktü, gözlerinde görürdüm her zaman. Bana baktığı an beni eritecekmiş gibi gelirdi, o kadar öfkeli bakardı. Genç olmasına rağmen çökmüş görünüyordu, saçlarında bir sürü beyaz vardı, kırışıklıkları çoktu. Ona bazen üzülürdüm ama son zamanlarda artık insanlara karşı hiçbir şey hissedememeye başladım.
Telefon elimde tekrar titrediğinde gelen mesajı okudum.
"Uyudun mu?"
Orsa'yla konuşmak şu an isteyeceğim en son şeydi. Küçükken aramız her kadar çok iyi olsa da büyüdükçe, annemle teyzemin arasına giren mesafe bize de dokunmuştu. Beraber büyüdüğüm kardeşimi, kardeşten öte gördüğüm kişiyi kaybetmiş gibiydim. Çok uzaklaşmıştık birbirimizden. Artık ona hissettiğim şeyler aynı değildi. Biri tüm duygularımı alıp yerine koca bir hissizlik bırakmış gibiydi.
"Hayır," yazıp gönderdim. Belki aramız yeniden eskisi gibi olurdu. Aynı yaşta olduğum yeni bir destekçi fena olmazdı sanırım. Onun da bana karşı hissettiği şeyler değişmediyse tabi.