Bölüm 3

618 74 31
                                    

Y/N: Okumaya başlamadan önce küçük bir noktaya değinmek istiyorum. Normalde bu bölüm fazla uzun olduğundan 2'ye bölmek zorunda kaldım. O nedenle diğer bölümü de hemen yarın paylaşacağım. Az ya da yetersiz bulursanız kusuruma bakmayın, öbür türlü çok uzun oluyordu.
Ayrıca biliyorum bu fic daha çok yeni, ancak sizden cidden yorum beklediğimin altını tekrar çiziyorum. İlginizi hissetmeye ihtiyacım var diyor ve sözü size bırakıyorum. Keyifli okumalar!
Medya: Anladınız siz. ;)

Toz zerreciklerini ciğerlerimin her köşesinde hissedebiliyordum. Kokusu iyi değildi fakat rahatsız da etmiyordu. Aksine, bildiğim tüm toz kokularından daha farklıydı. Ne bir eski kitap kokusu, ne bodrum veya çatı katına girdiğinde aldığın o koku ne de rüzgarın uçurduğu tozlar.. Hepsinden daha farklıydı. Sanki güzel anılarla dolu eski bir çekmeyi açmışım gibi. Yıllanmış ve gülümsetici.

Beynim düşünce bulutunun arasında kaybolmuşken ağzım üzerinde baskı yapan dudaklar git gide ağırlığını hafifletmiş, kalın dudaklarım etrafında tatlı tatlı gezinmeye başladığında yine kapanmıştı gözlerim. Yumuşak öpüşleri arasında bıraktığı küçük emiş sesleri mayışmama neden olduğunda bağırma dürtümü bastırmış, adeta hipnotize olmuştum.

Nefesinin sıcaklığına kaydı aklım, kendimi o dudaklara kaptırmamak için zor tutuyordum. Sanki karşılık versem, dudaklarımız sonsuza kadar ayrılmayacak gibi bir his sarmıştı içimi. Aslında buna hayır demezdim ancak bir şeylerin yanlışlığını tartarken kendimi kolayca teslim etmek istemiyordum.

İşin en garip tarafı ise neresiydi bilmiyordum. Beni öpenin kim olduğunu hala bilmeyişim mi yoksa onun bir anda kediden insana dönüştüğüne şahit olmam mı? Peki ya bunu görmeme rağmen neden beni öpmesine izin veriyordum? Kurtardığı için iyi biri olduğunu düşündüğümden mi? Öyle olsa bile öptürmem ne kadar doğruydu?

Beni sarhoş eden karmaşık hislerim, bulunduğum durumu sorgulamayı akıl etmemle yavaş yavaş çekiliyordu ve geç kalsamda nihayet bilincime kavuşuyordum. Bununla beraber onun ne tür bir canlı olduğunu bilmeyişimin korkusu da yavaşça damarlarıma yayılmaya başlıyordu.

Elimi yakasına götürdüğümde kumaşı avucumla kavrarken ayrıldım dudaklarından. Kaçma ihtimalini ortadan kaldırmak adına işimi garantiye almıştım. Ne tür bir canlı olduğunu merak ediyordum. Öğrenecektim de.

Kim olduğunu görmek için gözlerimi araladığımda ise çok geçmeden çatılmıştı kaşlarım. Etrafı saran o duman tamamen çekilse de yeni bir engel vardı, o da gözlerini çevreleyen kedi figürlü bir maskeydi.

"Sen nesin?"

İlk etapta yalnızca bu iki kelime çıkmıştı ağzımdan. Sorum kulağa komik geldiğinden olsa gerek gülümsemişti.

"Benimle tanışmak istediğine emin misin?"

"Evet?"

"Kim olduğumu öğrenirsen eğer bir fareye dönüşeceğini söylesem?"

"Saçmalık."

"Öyle düşünüyorsan bu değişen yüzünün anlamı nedir?"

Eğlendiğini belli eden ses tonuyla konuştuğunda yüzümün ne halde olduğunu anlamak için iki elimi de yanaklarıma doğru götürüp avuç içlerimle oraları yoklamıştım. Dediği doğruydu, derin bir nefes bıraktım tedirginliğimi belli etmeden.

"Kim olduğunu öğrenemeyecek miyim?"

Masum çıkmıştı ses tonum ve bu hoşuna gitmiş olacak ki üzerimden kalkarken keyifle sırıtmıştı.

one hand one paw ⋆ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin