Bölüm 1

1.3K 105 88
                                    

Hikayeye başlamadan önce birkaç satır bırakmak istiyorum;
Ben yazdığım bir şeyin devamını getirebilmek için onun sevildiğini hissetme ihtiyacı duyan bir insanım. Bu nedenle sizden ricam beğendiğiniz yerleri, eleştirmek istediğiniz kısımları yorumlamanız. Bu etkileşimi alamadığımda maalesef yazdığım bir şeyi tamamlayamıyorum. Bana bunun eksikliğini yaşatmayacağınızı düşünüyor ve keyifli okumalar diliyorum.

━━━━━━━━━━━━━━━

"JIMIN-SHH!"

Kulaklarımda duyduğum 7.9 şiddetinde gürültüyle yerimden sıçradığımda daha neye uğradığımı anlamadan, etrafımı sarmış 4 güzel bayan tarafından alaya alınarak kıkırtılar eşliğinde yatağımdan itilmiştim. Yerle birleştiğimde zafer kazanmış gibi birbirlerinin ellerine çakarak çıkmışlardı odamdan.

Sesler kesildiğinde yanağımı yere yapıştırıp uykuya kaldığım yerden devam etmeyi düşünürken en küçükleri kapıdan kafasını çıkarmıştı.

"Aklından bile geçirme küçük adam. Hemen kalkıp aşağı geliyorsun."

Zoraki bir doğrulmayla kalktığımda yüzümü yıkamış, burnuma harika kokular gelirken aşağı indiğimde hazır bir sofra yerine bulaşıklarla dolu bir masa bulmak canımı sıkmıştı.

"Dalga mı geçiyorsunuz?"

Sesim sinirli çıktığında, ağzını peçeteyle asil bir soylu gibi silen 2 numara tek kaşını kaldırarak bana bakmıştı.

"Bugün ablamızın canı sıkkın, sesini kontrol etsen iyi olur."

Peşine saç uçlarıyla oynayan 3 numara devam etmişti.

"Çıktığı çocuk dün ona yazmayı geç, iyi geceler dahi demedi."

"Ve siz de.." dedim göz devirirken. Cümlemi tamamlamadan 4 numara elinde ki bardağı masaya sertçe vurarak devamını getirmişti.

"Bugün önümüze gelen erkeğe dünyayı dar edeceğiz."

Hepsinin gözleri aynı anda kısılmış, sinsi bir ifadeye bürünmüştü mimikleri. Kızları cidden anlamıyordum ve anlamayacaktımda. Kalktıkları masaya otururken onları izliyordu gözlerim.

"Harika bir duruş, harika bir performans. Peki neden buna benden başlıyorsunuz?"

"Bir ilke vardır, bilir misin?"

Dedikleri şeye gülmemek için kendimi tutmuştum. Bilmez miydim hiç? Kendimi bildim bileli bu 4 kaçıkla yaşamımı sürdürmeye çalışıyordum. Kafamı evet anlamında sallayarak bahsettikleri ilkeyi dile getirdim.

"Erkek değil miyiz, hepimiz aynıyız."

Cevabım hepsini tatmin ederken yanaklarımı yoğurmuşlardı ve çantalarını ellerine alıp çıktıklarında saatle göz göze gelmem ablalarımın o güzel saçlarını kazıtma isteği uyandırmıştı.

"Sizden nefret ediyorum."

...

Evde kaldıkça kafayı yediğimden kendimi yola bırakmış, okula doğru ilerliyordum. Odamda yaşamakta zordu benim için. Ablalarıma kendi alanları yetmediğinden benim odamda fazlalıklarına ev sahipliği yapardı. 4'e karşı tek olduğumdan sesimde çıkamıyordu hiçbirine. Çıksa bile yüz hatlarım yumuşak olduğundan genellikle ciddiye almazlardı.

Okulun bahçesinden içeri girdiğimde benden bir yaş büyük olan ablam Heejin'i bulmuştu gözlerim. Etrafında ki birkaç erkekle muhabbet ediyordu ancak tavırlarından onları takmadığı belliydi. Yüksek ihtimal o çocuklar ablama aşık olanlardan birkaçıydı.

Çok güzel bir yüzü ve güzel bir vücudu vardı. Aynı zamanda bir erkeğin kalbini hoplatacak hareketleri çok iyi biliyor ve taşıyordu. Kardeş olmasak ben de onu arzulayanlardan biri olabilirdim belki de.

Onlara doğru yaklaştığımda Heejin'in huysuzlanmaya başladığını fark etmiştim. Bir kedi etrafından ayrılmıyor, bacakları arasında dolanıp bir türlü rahat bırakmıyordu. Sabrı taştığı gibi prenses tavırlarını bir kenara bırakıp acımasızca gövdesine vurduğunda ayaklarımın önüne doğru sürüklenmişti siyah kedi.

"Napıyorsun?"

Tüy yumağına doğru çömelirken çıkıştım ablama. Her ne kadar sinirlense de bir canlıya böyle davranmaya hakkı yoktu. Kedi de fazlaca sinirlenmişe benziyordu ve saldırganlaşmasını önlemek için kucağıma almıştım.

"Bugün o sesi yükselttiğini ikinci kez duymayacağım Jimin!"

"Abla.. biraz sakin ol."

Tavrım onu iyice delirttiğinde seslendim arkasından ancak oralı bile olmadan hızlı adımlarla içeri girmişti.

...

Bahçede ablama karşı savunduğum kedi hakları sonrası sınıfıma gelmiş, sırama oturur oturmaz başımı koluma gömüp biraz uyuyabilmeyi dilemiştim. Fakat yanımdan geçen birinin bana eğilerek fısıldadığını duyduğumda, uykulu halim bir anda dağılmıştı.

"Sıcaksın."

Kafamı kaldırıp afallamış gözlerle sesin sahibini ararken arka sıraya oturup bir bacağını sıranın üzerine koyan çocuğu izledim. Ağır bir havası olduğu kadar serseri imajı da çiziyordu. Daha öncesinde ilgimi nasıl çekemediğini sorguladım kısa bir süre. Siyah saçları, çene hattı ve kediyi andıran o keskin bakışları içimin ürpermesine neden olmuş bir yandanda etkilenmiştim. İstem dışı bir ürperti geçmişti bedenimden.

Daldığım düşüncelerden çıktığımda bakışlarımızın buluştuğunu fark etmemle çarpık bir gülüş bırakarak göz kırpmıştı. Bu hareketi kafamı karıştırırken tek kaşımı kaldırarak bir süre daha ona baktım. Çok geçmeden önüme dönerek aynı pozisyonda tanrıdan uyku dilemeye devam etmiştim.

O günden sonra, çocuğa her rastladığımda dudağındaki çarpık gülüşüyle beni izlerken buluyordum. Onun dışında hiçbir etkileşimde bulunmuyorduk ya da sesini henüz duymuş değildim.

Başta ürpertici ve sinir bozucu olsa da zamanla bu beni heyecanlandırmaya başlamıştı.

to be continued . . .

one hand one paw ⋆ yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin