Episode 48. "Condition."

2.3K 95 13
                                    

Bölümün beklediğinize değmediğini biliyorum.Şu sıralar iyi yazamıyorum,üzgünüm.Ellie Goulding-Figure 8 ile okuyabilirsiniz.İyi okumalar!

"A-anne,h-hay--" "Yalan söyleme! Her şeyi biliyorum! Seni aldatmış ve şimdi sen onu affettin ve beraber evliliğe bir adım attınız öyle mi?" dedi sinirle.Annem "hayır" derse,bu iş imkansızdı."Bunu sana kim dedi anneciğim?" kekelemeden konuşmayı başardığımda,sesini biraz yumuşattı."Kargo ile bir zarf geldi.Neler olup bittiği anlatılmış." derin bir nefes aldım ve konuşmaya ben devam ettim."Her şeyi açıklayacağım fakat bana hangi kargodan gönderildiğini ve kodunu söyler misin?" "International yazıyor.Kod 244556." yumuşayan sesi,yine en baştaki gibi keskin halini almıştı."Mantıklı bir açıklama bekliyor olacağım!" "Şimdi kapatıyorum,söz veriyorum işim bitince seni arayacağım fakat gerçekten çok önemli bir işim var." Hız kesmeden çağrıyı sonlandırdım ve keyifle kahvaltı yapan çocukların yanına adımladım.Sinirliydim,bunu kimin yolladığını öğrenecektim ve elimden bir kaç azarlamayla kurtulamayacaktı."Annem aradı! Biri,ona bir zarf yollamış ve içinde senin beni aldattığın yazıyormuş! Kodu aldım.Kargo,Londra'dan gitmiş." Hızlı hızlı konuştuğum için,nefesim kesilmişti.Zayn'in uzattığı suyu aldım ve üç yudumda bitirdim."Sevgilim sakin ol ve en baştan anlat." Zayn'in endişeli bakışlarının yanına,çocukların meraklı bakışları da eklenince,mecburen kendimi sandalyeye bıraktım ve annemle geçirdiğimiz telefon konuşmasını onlara kısa ve öz bir biçimde anlatmaya başladım.

***

"Hayranlardan biri göndermiş olabilir mi?" diye sordu Zayn kısık bir sesle."Böyle bir şey yaşadığımızı bilmiyorlar." Ayağa kalktı ve dar paçasını düzeltti."O kişiyi bulmaya gidiyoruz.Hadi." gergin konuşması beni de geriyordu.Lafını ikiletmedim.Hava serindi,vestiyerdeki en küçük hırkayı üstüme geçirdim ve çocuklara döndüm."Bu kimindi? Üzgünüm,en küçüğü buydu da." "Sorun değil,giyebilirsin." Niall'a gülümsedim ve beni arabada bekleyen Zayn'e ilerledim.Günümüz oldukça uzun olacaktı.

"International Kargo." yazan küçük dükkana geldiğimzde,Zayn benden önce davrandı ve kapımı açtı.Normalde yaptığı kibarlığa,tüm gün sırıtabilirdim ama şimdi sırası değildi.Kanımdaki ateş beni yakıyordu.O kişiyi bulduğumda,Zayn'in de benim gibi ortalığı yıkacağını biliyordum.

Görevli adama,telefonuma not ettiğim kargo kodunu gösterdim."Bunu yapamam efendim,bilgiler bizde saklıdır." "Şu an bu umrumuzda değil.Bu kargonun daha önce ne boklar yediğini biliyorum." bu sözüne karşılık ona anlamaz bakışlarımı yolladım.Omuz silkti ve devam etti."Bekliyoruz." Görevli adam yutkundu ve el çabukluğuyla bilgisayarından bir kaç bilgiye baktı.Gözlerini monitörden ayırmadan,konuşmaya başladı."Louise Edwards."

Aklıma kazınmış olan isimlerin arasından bir tanesi o kadar belirgin parlıyordu ki.."Perrie Louise Edwards." Bu sefer onu kimse elimden alamayacaktı.Özelimize karışmayı ona gösterecektim.Zayn'e döndüğümde,onun da aynı şekilde sinirli olduğunu gördüm.Burnundan soluyordu ve kıpkırmızı olmuştu."Giderlim." diye tısladı dişlerinin arasından.Onu onayladım ve vakit kaybetmeden dükkandan ayrıldık.

"Evinde olduğundan emin misin,Melis?" diye mırıldandı."Evet." kendimden emin bir şekilde konuştuğumda,direksiyonu sağa çevirdi.Ne yapacağımı bilmiyordum.Tek bildiğim fazlasıyla öfkeli olduğumdu.O,hala Zayn'e aşıktı ve beni kandırmıştı.Elbette beni kandırmanın bedelini de ödeyecekti.

Zayn'in Ağzından

Evinde olup,olmaması pek de önemli değildi.Hangi deliğe girerse girsin,onu bulacaktım.Melis'in annesi izin vermezse,biliyordum ki evlenmeyi istemeyecekti.O zaman ondan ayrı kalacaktım ve karanlık günlerim tekrardan başlayacaktı.Belki tekrar içecektim ve komaya bir daha girecektim.Düşüncesi bile yüzümü buruşturmama neden oluyordu.

Omzumun üstünden Melis'e baktığımda,dudaklarını kemirdiğini gördüm.Sinirliydi,çatık kaşlarından ve asık suratından belliydi.Biliyordum ki,Perrie'yi bulduğumuzda,onu elinden ben bile alamayacaktım.

Perrie'nin evinin önüne geldiğimizde,Melis emniyet kemerini çıkardı ve bana döndü."Bebeğim sen gelmesen,lütfen.Kız kıza halletsek?" "Hayır." kesin kararım,onu yıldırmamışa benziyordu."Zayn,lütfen." "Peki,yarım saat içinde gelmezsen,yukarıya geleceğim." Uzandım ve bir destek öpücüğü verdim.Sırıttı ve kapıyı çaldı.Evin büyük holünde,ince bedeni kaybolurken,cebimden sigara pakedini ve çakmağımı çıkardım.

Melis'in Ağzından

Kapıda beni karşılayan ve yüzüme şaşkınca bakan Perrie'yi es geçtim ve beyazlarla dekarasyon edilmiş salonuna göz gezdirdim.Tekli koltuğa oturdum ve ellerimi göğsümde birleştirdim.Gözlerimi,Perrie'nin şaşkın bakışlarından,vücuduna çevirdim.Siyah bir şort ve renkli bir tişmrt giymişti.Saçlarını toplamıştı ve mavi gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj yapmıştı.Makyaj,onun vazgeçilmeziydi kesinlikle.

"Merhaba Perrie." Karşımdaki tekli koltuğa oturdu ve gülümsedi."Hoşgeldin." Mavilerinin en derinliğindeki endişe ve şaşkınlık kendini ele veriyordu."Hoş gelmedim Perrie." yanlış bir şey yapmışım gibi yüzümü buruşturdum."Ya da Louise mi demeliyim? Kargo verirken bu adı kullanıyorsun öyle değil mi?" "Bunu nereden biliyorsun?" dedi Perrie endişeyle.Ona kıyasla oldukça rahattım.Köşeye sıkışmaya başlıyordu."Zayn'e karşı hala ne hissediyorsun Perrie? Biz nişanlandık." Yüzük takılı olan parmağımı uzattım o ise bakmaya tenezzül bile etmedi."Biz de nişanlıydık.Ne oldu? Bir kız gelecek ve sen maziye karışacaksın." "Bunun olmayacağından o kadar eminsin ki.Saçmalamaya başladın Perrie." dedim göz teması kurup.Köşeye sıkıştıkça saçmalamaya başlıyordu ve bu saçmalıklarını dinleyecek vaktim yoktu.Bana gerçek sebepler söylemeliydi."Anneme o kargoyu hangi akla hizmet yolladın bilmiyorum fakat bu bir engel değil.Zayn,annemle konuşur.Olay hallolur.Yalnızlığınla kalacaksın Perrie." Bir şey dememişti,sadece yutkundu."Kısa keseceğim,Louise.Bizimle ilgilenmeyi bırak ve hayranlarınla alakadar ol." Telefonumu cebime sıkıştırdım ve ayağa kalktım."Herkes seninle dalga geçiyor,Melis.Haftaya tura çıkıyorsun ve avuç içi kadar olan hayranların,stadyumun yarısını bile doldurmayacak." Hayranlarıma laf etmeyecekti.Konuyu saptırıyordu,fakat bu onun için kötü olacaktı."Sen bunu hak ettin,Perrie." Sağ elimi kaldırdım ve yanağına tokadımı geçirdim.Kavgacı bir tip değildim fakat bunu hak etmişti.Parmağımla yanağında kalan izi gösterdim."Benden sana hediye." Arkamı döndüm ve hiç duraksamadan,beni arabanın içinde meraklı bakışlarla bekleyen Zayn'in yanına kuruldum."Neler oldu hayatım?"

***

"Tokadı atmasaydın..." diye mırıldanan Zayn'e,en kötü bakışlarımdan birini yolladım."O hak etti.Nokta." Arabayı harekete geçirdi ve gülümsedi."Annemle konuşman gerek." "İlk önce senin evine gidiyoruz,eşyalarını toplayıp bana taşınıyorsun."

Evime geldiğimizde,el çabukluğuyla büyük üç bavul çıkardım ve kıyafetlerimi yerleştirmeye başladım.Çok giymediklerimi burada bırakıyordum.Belki tekrardan gelirdik,o zaman ihtiyacım olabilirdi.Gerekli olan kişisel bakım malzemelerimi yerleştirdim ve kapıyı kilitledim.En gerekli eşyalarımı almıştım fakat bunlar bile üç bavulu doldurmayı başarmıştı."Tanrım! Melis,senin bu kadar eşyan var mıydı?" "Bunlar sadece en gerekli olanları." diye kestirip attım.

Eve geldiğimizde,üstümdeki kıyafetleri çıkarıp,kısa bir duş aldım.Eşyalarımı yerleştirdikten sonra,aşağıya indim.Saat sekizi geçiyordu."Aç mısın sevgilim?" "İlk önce annen ile konuşmalıyım.Çok sert bir kadın mıdır?" "Hayır,fakat damarına basıldığında belki." Telefonunu çıkardı ve bana uzattı.Annemin numarasını tuşladığımda,kulağına götürmedi ve hoparlöre aldı.Oldukça tedirgindi,gülme isteğimi bastırdım.Annemin yumuşak sesi,telefonu açtığında,ilk ben atıldım ve konuşmaya başladım."Anneceğim,Zayn ile görüşmek istiyordun ya.Şu an yanımda." "Vazgeçtim kızım,bu böyle olmaz.Zayn ve ailesi,Türkiye'ye gelmeli."

Right Now || z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin