1| Park Jimin Efsanesi

18.6K 1.4K 822
                                    

pirates of atlanta
(atlanta'nın korsanları)

"Ufukta bir gemi var Kaptan!"

Dalgalarda olan bakışları ileriye kilitlendi Kaptan Park'ın. Gözleri hüzünle kaplıydı, başına ne geleceğini biliyordu.

"Donanma gemisi efendim! Buraya doğru yaklaşıyorlar!"

Kaptan Park ellerini siyah saçlarından geçirerek güverteye yaklaştı. Hafif esen rüzgar ince gömleğinden içeri sızıyor, bedenini titretiyordu.

Park Jimin korsanlık tarihinin en nazik ve en iyi kalpli korsanıydı. Her daim insanlara ve mürettebatına kibar davranır, hiçbir canlının canını yakmamaya çalışırdı. Kibar olmasının yanı sıra çok da zekiydi ki harita ve savaş stratejisi konusunda en iyi korsanlardan biriydi. Savaşarak ve keşifler yaparak elde ettiği devasa bir ganimeti vardı. Gemisi Atlanta dönemin en güçlü gemisiydi ve son derece donanımlıydı. Uzun lafın kısası Park Jimin mükemmel bir korsan ve kaptandı.

Hikayelere ve efsaneler konu olan inanılmaz bir güzelliği vardı. Öyle ki bazıları onun güneş kadar parlak, mehtap kadar büyüleyici olduğunu söylerlerdi. Her korsana olduğu gibi teni yakıcı güneşin altında uzun süre kalmaktan dolayı esmerdi. Uzun siyah saçları, gür kirpikleri, siyah parlak gözleri ve kırmızı dolgun dudakları vardı. Her adımında asilliğini ve zarafetini belli eder, her gülüşünde pek çok can yakardı.

Korsanlar nasıl denizlerin insan çocuklarıysalar denizciler de denizin o kadar büyük bir düşmanıydı. Özellikle Kraliyet donanmaları denizlerde sevilmezdi. Onlar, denizleri kirletir ve deniz canlılarını zevk için öldürürlerdi.

Dönemin Kraliyet Donanma Amirali, Park Jimin'e gönlünü kaptıran insanlardan sadece biriydi lakin o sadece sevmemiş, onu saplantı haline getirmişti. Park Jimin tarafından reddedilmek ise onuruna dokunmuştu ve şimdi gözü hiçbir şeyi görmeyecek kadar öfkeliydi. Bu yüzden rütbesini kötüye kullanmayı umursamadan emrindeki yüz kadırgalık birliğiyle Park Jimin'i kendi evinde, denizin ortasında, top atışına tutmak adına etrafını sarmıştı.

"Kaptan topları çıkardılar!"

"Kaptan Park, ateş etmeye hazırlanıyorlar!"

Park Jimin gözlerini kadırgalardan çekmiş ve mürettebatına çevirmişti. Bir korsanda görülmeyecek kadar ufak elleri gemisinin tahta yüzeyinde geziniyor, gemisine kendince veda ediyordu. Siyah derin gözlerini tek tek her bir korsanında gezdirmiş ve yumuşak çıkan sesiyle "Gidin." demişti.

Topların kontrolünden sorumlu korsan gür sesiyle kendinden emin bir şekilde "Savaşabiliriz efendim! Toplarımız yeterince güçlü!" derken bir yandan da üst düzey parlak toplarını gösteriyordu.

Jimin yüzündeki yumuşak gülümsemesiyle güverteye toplanmış tüm mürettebatının omuzlarına tek tek dokundu. "Gidin, bu savaşı kazanamayız. Filikaları alıp buradan uzağa gidin. Ben gidersem bu kovalamaca asla bitmez, bu benim sorumluluğumda."

Kimse Park Jimin'in yanından ayrılmak istemese de Kaptan Park bunun bir emir olduğunu söylediğinde yapmak zorunda kalmışlardı.

Tüm mürettebat filikalarla Atlanta adındaki korsan gemisinden uzaklaşırken hiçbiri gözyaşlarını tutamamışlardı. Kaptan Park Jimin'e olan son görevlerini onun adını ölümsüzleştirmek için yapacaklardı.

Park Jimin yaşlarla parlayan gözlerini tüm hayatını birlikte geçirdiği mürettebatının silikleşen görüntüsüden alarak arkasını döndü. Güvertede yalnız olması gerektiği halde orada bulunan iki bedenle kaşları çatılmıştı.

"Gidin demiştim size."

Sağ kolu Jeon Jungkook koyu renkli saçlarının arasından ona baktı. "Seni bırakmayacağımızı bilmen gerekiyordu hyung."

Güvertenin temizliği ve yemeklerden sorumlu, Park Jimin'in Jeon Jungkook'dan sonra en çok güvendiği kişi olan Kim Seokjin kollarını göğsüne kavuşturarak Kaptan Park'a baktı.

"Küçüklüğümüzden beri üçümüz hiç ayrılmadık Jimin. Seni tek başına ölüme terk etmeyeceğiz."

"Hyung, Kook yapmayın böyle." Jimin inleyerek ellerini kabaca saçlarından geçirdi. "Siz yaşamalısınız."

Jungkook elini kaptanının omzuna koydu. "Biz hep birlikte düştük, hep birlikte ayağa kalktık ve hep birlikte yüzmeyi öğrendik. Bizi böyle terk etmeye hakkın yok."

Seokjin ikisine de sıkıca sarılırken tam onların yapacağı bir şeyi yaptılar. Tüm mürettebat ağlayarak uzaktan onları izlerken, kristal kadehlerine şarap doldurup yaklaşan ölümlerini gülerek izlediler.

Top atışı tüm okyanusu sarsarken kadehlerindeki şaraba kan karıştı. Efsanevi gemi Atlanta, soğuk okyanus sularında batarken sadece Kaptan Park Jimin değil, Jeon Jungkook ve Kim Seokjin de adını tarihe altın harflerle yazdırarak onları tıpkı gemileri gibi efsaneleştirdi.

Ruhları her faniye olduğu gibi göğe yükseleceği sırada Tanrıça bu iyi kalpli ve cesur korsanın ellerinden tutarken sadakatlerini kanıtlamış olan diğer iki korsanı da unutmamış, onlara sahip olduklarından daha yüce bir hediye ihsan edilirken onları artık tamamen okyanusun bir parçası yapmıştı.

Tanrıça onların insan bacaklarını alarak yerine diğer tüm kullarına verdiğinden daha ihtişamlı kuyruklar verdi. Kendi nefesini onların nefesi yaptı. Onlara yönetecekleri tüm okyanusları ve sonsuzluğa yakın sürecek yaşamı bahşetti.

Diğer tüm insanlar tarafından öldükleri sanılan Park Jimin, Jeon Jungkook ve Kim Seokjin artık sadece suların üstünde değil, suyun altında da bir efsaneydi ve onların efsanesi nesiller boyu tüm herkesin kalbinde yaşayacak; büyüklerin anlatmayı en sevdiği, küçüklerin ise dinlemekten en çok hoşlandıkları efsane olacaktı.

Diğer tüm insanlar tarafından öldükleri sanılan Park Jimin, Jeon Jungkook ve Kim Seokjin artık sadece suların üstünde değil, suyun altında da bir efsaneydi ve onların efsanesi nesiller boyu tüm herkesin kalbinde yaşayacak; büyüklerin anlatmayı en ...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

korsan jimin 🤤

pirates of atlanta | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin