16| "Göster onlara, görsünler yüceler yücesini."

7.3K 1K 533
                                    

Her bir detayı özenle yapılmış olan gemisinin ahşap merdivenlerinden inerek güvertede ilerlemeye başladığında yeni silinmiş tahtanın üzerine basan deri çizmeleri tok bir ses çıkartıyor, her sabah yaptığı gibi gördüğü mürettebatındaki her korsana selam veriyor, karşılığında onların gülümseyen yüzlerini kazanıyordu. Güvertenin burnuna kadar ilerleyip ferah okyanus dalgalarına bakarken tepesinde parıldayan güneş siyah saçlarına vuruyor, buğday teninin üzerine tatlı bir sıcaklık yayıyordu.

"Günaydın Kaptan!"

Kaptan Park Jimin'in okyanusa bakan gözleri heyecanla ona seslenen kişiyle dönerken terleyen avuçlarını altındaki kaliteli kumaştan dokunma pantolonuna sürtmüş ve hafifçe yutkunmuştu. Topuklarının üzerinde dönerek ona seslenen kişinin yanına gelmesini beklerken aynı zamanda gözleri onun bu sabah ayrı bir parıldayarak güneşle yarışan gülümsemesinde ve parıldayan gözlerinde gezinmişti. Kestane rengi saçları rüzgarda dağınıkça savrulurken Kaptan Park'ın yanına gelmiş ve ona kısa bir baş selamı vermişti. "Bana söylemek istediğin şey nedir?" Tekrardan genişçe gülümsemiş ve Park Jimin kendini kalp şeklindeki dudaklara bakarken bulmuştu. İç yakan gülüşü, mükemmel esmer teni, kestane rengi güzel saçları ve onu kutsanmış gösteren gür kirpikleriyle Jung Haerin sanılanın aksine Atlanta'nın asıl incisiydi.

Jimin'in kalbinin ritmi kılıç balığını aratmayacak şekilde hızlanırken Haerin'in bu güzelliği karşısında nefesi kesilecek gibi oldu.

Park Jimin'in yaşı daha 24'tü, hayatının baharında oldukça genç biriydi ve birçok şey için fazlasıyla toydu belki de fakat kalbinde taşıdığı hisler, denizin fersahlarca altından çıkarılmış rengi sedef çalan bir inci kadar o değerli hisleri çok büyüktü.

Jimin farklıydı, her ne kadar tüm hayatı denizlerde korsan olarak geçmiş de olsa korsanların genel tarzlarının çok dışında birisiydi. Korsanlar daha çok sevmek yerine sevişir, bugün ondaysa yarın bir başkasında olurlardı. Fakat Park Jimin ise hayatında tek eşliliğin tatlı aromasını istiyordu. Onu ömrü boyunca sevebileceği bir eşe sahip olmak, tüm hayatını onunla gemisinde geçirmek istiyordu ve hayatını adamak istediği kişi de kendi mürettebatından Jung Haerin adında bir korsandı.

"Haerin ben-" Dudaklarının arasından heyecanla çıkan sesleri onun güzel boynunda gördüğü morluklarla kesilirken kaşlarını çatmış ve incitmekten korkarcasına şefkatle Jung Haerin'in boynuna dokunmuştu. "Haerin bunlar nasıl oldu? Bir yerini mi incittin?" Gözleri dikkatle boynunda gezinirken yüzündeki endişeyi gören Jung Haerin kahkahalar atarak geri çekilmişti. Park Jimin'in parmakları boşlukta kalırken yavaşça elini indirdi ve gözlerini Jung Haerin'in gülümseyen gözlerine dikti.

"Ah Kaptan bu denizlerde senden daha kibar bir korsan yoktur, beni güldürüyorsun!" Başını iki yana sallayarak üzerindeki gömleği hafifçe sıyırdığında Jimin'in gözleri pürüzsüz esmer tene kaymış, boynundaki morluklardan gerdanında ve göğsünde de olduğunu görmüştü. "Sadece çok güzel bir gecemin ürünleri bunlar. Şu adını hatırlayamadığım aşçı yamağı olan oğlanla." Göz kırparak dudaklarını sanki çok lezzetli bir şeyi tadarmış gibi yalarken karşısındaki siyah saçlı korsanın kalbini nasıl kırdığını, onun o güzel başını eğerek gözlerindeki hayal kırıklığını ve acıyı nasıl göstermemeye çalıştığını hiç bilmiyordu.

pirates of atlanta | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin