3| Batık, yosun ve deniz kabuğu kolye

8.4K 1.1K 234
                                    

Atlanta batığı yakınları, karanlık sular bölgesi

Ölüm sessizliği taşıyan denizlerde Pandora adındaki gemi ağır ağır ilerliyordu. Tüm mürettebat susmuş, gergin bir bekleyiş içerisindeydi.

Aniden ıslık çalarcasına esip geçen rüzgarın sesiyle birçoğundan tiz çığlıklar yükselirken Yoongi kaşlarını çatarak yolculuğa çıktığı insanlara bakmış ve yüzünü ekşitmişti.

"Yola çıktığımız korsanların sokaklarda gördüğümüz itlerden daha korkak olmaları cidden utanç verici."

Namjoon hafifçe gülmüş ve gözünü önündeki derin sulardan ayırmadan dümeni hafifçe sola kırmıştı. "Bu yerden ödleri kopuyor ve eh, çok da haksız sayılmazlar."

"Tch, seni daha cesur sanardım Joon-ah, beni hayal kırıklığına uğrattın." dedi Hoseok hafif kıkırtıları eşliğinde. Namjoon ile yaşıt olan bandanalı bu çocuk kenardaki rom fıçısının üstünde bacak bacak üstüne atmış şekilde otururken bir yandan elindeki kırmızı elmayı kemiriyor, öbür yandan da yıllardır çıkarmadığı bileğindeki Taehyung'un hediyesi olan bilekliğin deri iplerini inceliyordu. İpler eskimiş olsa da hâlâ çok güzel duruyordu.

Namjoon omuzlarını silkip çenesiyle ilerdeki suları gösterdi. "Şu suya bir bakın. Bu suları görüp de titremeyen korsan yoktur. Ben hayatımda böyle su görmedim."

Arkalarında sessizce onları dinleyip yorumda bulunmayan Taehyung da dahil hepsi derin sulara baktıklarında dördü de Namjoon'un haklı olduğunu biliyordu, keza su koyu safir rengindeydi ve siyah dalgalara karışıyordu.

Ansızın keskin sessizliği tepedeki gözcünün kalın sesi bozarken duydukları kelimelerle gemide bulunanların hepsinin tüyleri diken diken olmuştu. "Kaptan, sancak tarafında onlarca korsan enkazı var!"

Namjoon anında dümene asılmış ve yoğun siste yolunu daha iyi görebilmek adına gözlerini kısarak ileriye odaklanmıştı. Gördüğü her gemi enkazında gayet marifetli bir şekilde dümeni çeviriyor, gemiyi kolaylıkla aradan geçiriyordu. Etraf sivri kayalıklara çarpıp parçalanmış ya da suyun üzerinde parçalar halinde hareketsizce duran gemi enkazlarından oluşuyordu.

Kaptan Min Yoongi'nin dikkatini ilk önce donanma bayrakları çekti. Onlarca amiral ve donanmalarına ait olan enkazlar ilk sırayı çekiyorken Yoongi'nin aklına büyüklerinin her daim dilinden eksik etmediği Park Jimin efsanesi geldi.

Reddedilmeye dayanamamış ve sinirden gözü hiçbir şeyi görmeyen öfkeli donanma amiralinin efsanevi gemi Atlanta'yı görkemli kaptanı Kaptan Park Jimin ve diğer iki efsane isim olan soyadları belirsiz J ve S adındaki iki korsanla içindeyken top atışlarına tutarak batırması...

Yoongi içten içe titredi. Elleri çoktan yumruk olmuştu. Her ne kadar bundan yüzyıllar öncesinde yaşamış olsalar bile Yoongi her zaman Park Jimin'i görmeyi arzu etmişti ve o ölmeden önce onunla tanışmak için ruhunu şeytana satmaya bile razıydı.

Çok severdi Min Yoongi Park Jimin adındaki o tanıyamadan sevdiği muhteşem varlığı. Kaç tane resim yapmıştı onun bilinmeyen ama en az gemisi kadar ünlü güzelliğini resmetmek adına. Çizdiği hiçbir resim ona benzemiyordu, bunu biliyordu ama yapacağı hiçbir şey yoktu. Zaman adaletli değildi ve Yoongi de beş yüz yıl önceki ataları kadar şanslı doğmamıştı.

Yoongi düşüncelerinden sıyrılarak sağında duran Taehyung'a başıyla işaret verdi. Taehyung anında kafasını sallamış ve göğsünde sarkmakta olan ucunda deniz kabuğu takılı kolyeyi dudaklarına götürerek kabuğa doğru tüm nefesiyle üflemişti.

Safir siyah karışımı dalgaların arasından kahverengi saçlı deniz kızının başı gözükürken dördü de ona doğru ilerlemiş, Taehyung ucuna düğüm attığı kalın halat boşluğuna çizmeleriyle basarken sıkıca halata tutunmuş ve Hoseok da onu suya yarım metre kalana kadar indirmişti.

Hyuna koluna sardığı dört parça yosunu Taehyung'a verirken turuncu gözleri Yoongi'ye odaklanmış, kuyruğu denizde bir sağa bir sola hareket etmeye başlamıştı.

"Min Yoongi, iki görevliyi de hallettim, çok değil yarım saat boyunca sizi fark edemezler. Sizce verdiğim bu yosunlar imha edilmesi gerektiği halde saklanmış son parçalar. Bunlardan yerseniz sizi yirmi dakikaya yakın bir süre boyunca ciğerlerinizi suya ve basınca karşı işlevli hale getirir. Aşağıda size belli bir yere kadar gösterebilirim, sonrasına gidemem."

Taehyung samimi bir şekilde gülümsedi. Kahverengi gözleri heyecanla titreşiyordu. "Bu kadarı bile gayet yeterli Hyuna, sana ne kadar teşekkür etsek az."

Hyuna'nın yanakları hafifçe kızarırken iç çekmiş ve eliyle suya patpatlamıştı. "Çabuk olsanız iyi olur, şu işi hemen halledelim artık."

Önce suya bakmışlar, ardından da birbirlerine...

"Çok soğuk mudur ki?"

"Soğuk görünüyor."

"Kıyafetlerle mi girsek?"

Yoongi sessizce arkadaşlarının konuşmasını izlemiş ve onlar aralarında tartışırken Taehyung'un yukarı çıktığında verdiği yosunu zorlansa da yutmuş, çizmelerini ve gömleğini çıkartarak suya balıklama atlamıştı.

Çıkan sesle korkak üçlü birbirlerine bakarak yutkunmuşlar ve kıyafetle girmeyi gururlarına yediremediklerinden kıyafetlerinden sıyrılıp verilen yosunları yutmuşlardı.

Hepsi sırayla suya atladıklarında Hyuna son kez gemiye tekrar bakmış ve onlarla birlikte aşağıya dalmıştı.

pirates of atlanta | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin