Hatıralar

83 9 0
                                    

Multimedya -> Mete

"Ne demek bilmiyorum! Madem hafızamı yerine nasıl getireceğini bilmiyorsun, neden beni bu lanet parka getirdin!?"

"B-ben sa-sadece düşündüm ki eski yaptıklarımızı tekrarlarsak.. tekrarlarsak birşeyler hatırlarsın sandım"

"Film mi çekiyoruz burda salak! Suç bende tabi. Her önüne gelene uyarsan ne beklersin ki? Ben gidiyorum."

  Parktan çıkarken arkamdan Berfin de yetişmeye çalışıyordu.

"Mete nolur dur, nolur bekle!" sözlerine aldırmadan yoluma devam ettim. Bir süre sonra da Berfin beni takip etmeyi bırakıp parka doğru geri gitti. Kimdi cidden bu kız? Ahh! acaba Esatla tanışıyorlar mıydı? Eminim birbirlerini tanıyorlardır.

"Bu saatte nerelerde takılıyorsun sen böyle. Çocuk parkı sana göre mi"

Alaylı gelen bu sesin sahibini tanıyordum.

"Sen beni mi takip ediyordun, Baha? Noldu, Esat mı yolladı?"

"Ne alaka be olum. İşim vardı bu civarda ve geçerken siz çifte kumruları görüp izlemeye karar verdim. Sahi kim o kız?"

"Önemsiz. Eskilerden bir arkadaşım olduğunu söyledi. Adı Berfin miymiş neymiş."

"Berfin ha. Esata durumu söyleyecek misin?"

"Bilmiyorum. Şu işte ölmezsem söylerim. Kendi canımı riske atıp bi adamı öldürmek de neymiş? Bari 1-2 adam alsaydım yanıma!"

"Esattan duyduğuma göre işin sessiz ve hızlıca halledilmesi gerekiyormuş. Bu işlerde en iyi eleman sen olduğun bir gerçek."

"Aman herneyse. Ben eve gidiyorum."

"Keyfin bilir."

Kısa bir yürüyüşten sonra yine her zamanki gibi yalnız, karanlık, kasvetli tımarhaneme vardım. Bu evde hala neden kalıyorum bilmiyordum. Burada kalmak beni umutsuzluğa itiyordu. Kalbim daralıyordu burada. Çoğu geceler kabuslar görüyordum. Yeni bir saray alabilecek param vardı ama ne bileyim, ayrılamıyordum bu evden işte. Eskiden kalma bir hatıraydı bu ev bana. İyi de olsa kötü de, bir hatıra.

Acaba bu işten sağ çıkabilecek miydim? Ölmekten korkmayı geçtim, ölmeyi istiyordum. Hayatın benim için bir anlamı yoktu; Ölsem arkamda bırakacak bir şeyim yoktu. Bu hayata gelmem bir hata sonucu olmuş gibiydi. Hayat, bana hiç gülümseyen yüzünü göstermemişti.. düşünceleriyle uykuya daldım.

"Doğum günün kutlu olsun Meteciiimm :) 18 yaşına bastın artık kocaman HAYIR! Mete kaç kurtar kendini adam oldun. Babanla ben düşündük de AMBULANS NERDE KALDI! Burdaki çocuğun başı kanıyor!"

Aniden bağırarak uyandım. Ter içinde kalmıştım. Bu da neydi böyle!? Aynı anda iki hatıramı görmüştüm. Aynı anda hem cenneti, hem de cehennemi yaşamış gibiydim. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken bi sigara yaktım.

Annemin bana kendimi kurtarmam için bağırışını gördüğüme eminim. Sonra nasıl oldu da başım kanadı? Neden aklımda hiç bir ortam belirmedi? Acaba kaçarken bir yere mi çarptım. Onu geçtim de, neden kaçıyordum ki ben?

Kendi kendime konuşmaya başladım. "Aah. Doğum günü ha? Bu yeniydi işte."

Acaba annemle babam ne düşünmüşlerdi. Bir dakika! Doğum günümde yanımdakiler de kimlerdi öyle? Esata çok benzeyen birini gördüğüme eminim. Esatla o kadar yakın mıydık yani biz?

Gerçi Esat olduğundan emin değildim. Hem Esat olsa ne farkedecekti. Eskiden beri tanışıyorduk zaten. Yani, sanırım.

Ertesi sabah aklım öldüreceğim adama yoğunlaşmıştı. Esattan sadece adının Gökhan olduğunu öğrenebilmiştim. Bir iş adamıydı. Kendine ait şirketi, sarayvari bir evi ve tonlarca koruması vardı. Tek başıma nasıl öldürebilirdim ki?

İlk önce gidip en azından bir plan yapmalıydım. Gözlem yapma işini Esatın adamları benim için yapmıştı. Sabah erkenden evinden çıkıyor. Özel arabasına -kurşun geçirmeyeceğine eminim- binip işyerine gidiyor. Akşam aynı arabayla geri dönüyor. Haftanın her günü böyle. Yalnızca pazar günleri tatil olduğu için ya evinde dinleniyor, ya da dışarı golf oynamaya cıkıyor.

Bingo! Golf oynadığı yere giden yolda haklayacaktım herifi. Araba engelini aşamayacağım için de, mecburen golf oynarken. Ama nasıl haklayacağım konusunda düşünmem gerekiyordu. Hızlı ve sessiz bir iş olmalıydı.

Pazar günü, adam golf oynamaya cıktı. Golf sahasına girerken ben de hemen arkasından girdim. Golf sonuçta bu, Türkiyede pek tutulan bir spor dalı değil. Kocaman golf sahası bomboştu. Adam arkadaşları olduğunu anladığım başka kişilerle golf oynayadursun. Bende planımı gözden geciriyordum. Adamın hemen gerisinde 2 tane koruması vardı. Neyse ki benim kaçış yolumun tersinde kalıyorlardı. Gerci bana sorun olmayacaktı. Tabi planım işlerse.

Adamın yanına gitmeye başladım. Son bir kez zehirli iğneyi kontrol ettim.

"İyi oyunlar. Saati olan varmıydı acaba?"

"Üçe yirmi var."

"Pardon bayım siz bana tanıdık geliyorsunuz. Adınız Gökhan mıydı?"

"Tanıştığımızı sanmıyorum. Evet ben Gökhan."

"Sizinle tanışmak bir onurdur efendim. Şirketinizi ve adınızı bir çok kez duymuştum." deyip elimi uzattım. Adam tam elimi tutacakken dengemi kaybetmiş gibi bir anda adamın tam ayaklarına doğru düştüm ve sağ elimle adamın sol bacağını kavrayıp sol elimdeki kücük, ucu zehir dolu iğneyi adamın bacağına batırıp cektim. Adam acıyla bacağını tutarken bende ayağa kalktım.

"Özür dilerim. Dengemi  kaybedince istemeden bacağınıza  tutundum" Adam sinirlense de arkadaşlarının yanında bişey diyemedi. Zaten küçücük iğne canını çok yakacak değildi ya. Belkide böcek ısırmmıştır diye düşünebilirdi. Orda fazla oyalanmamalıydım. Bende müsaadelerini isteyerek oradan ayrılıp doğruca Esatın yanına gittim.

"Her ölüm kanlı olmaz değilmi? İş tamamdır. Bugün Gökhanın son günü. Şuan hiç bir şey hissetmiyor ancak 1-2 saate ölü olacak. Zehirlemek, elini kana bulamaktan daha karlı."

"Otopside belli olmayacağından eminsen sorun yok."

"Beni saf mı sandın? Bir şey biliyoruz da yapıyoruz."

"Korumalardan korkuyordun bide." dedi  alaylı bir tonla. "Temiz iş" diyerek ekledi pis bir suratla.

"Korktuğum filan yoktu. Her neyse. Benim işim bittiğine göre ben gidiyorum."

"Tamam. Yarın yeni bir işin var. Ona göre."

"Bu kadar kişi keyfine göre otursun, bana her gün ayrı iş, ayrı risk. Benimle alıp veremediğin ne?"

"En sıkı adam olman. Sence başka birisi Gökhanı bu kadar sessiz halledebilirmiydi?"

"Haklısın. Neyse, yarın görüşürüz" deyip çıktım. Eve doğru gitmeye başladım. Acaba yine hangi saçma işi yapacaktım? Esatın bu insanları öldürtme amacını bir türlü anlayamıyordum. Birbiriyle alakasız bir sürü insan. Aralarında iş adamı da var işsiz de. Genci de var yaşlısı da. Çoğu bizim mahalle taraflarında oturuyordu gerçi.

Eve gelince günün yorgunluğu ile direkt yatağa yönelip uyudum.

Lütfen beğendiyseniz voteleyin :))

Kimliksiz(Durdu, Devam Edecek.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin