Arkadaşlar uzun süre yazmadım kusura bakmayın lütfen.
"Ne dedin sen!?"
"Dediğimi duydun. Aileni Esat öldürdü" dedi Berfin.
Yalan söylüyordu. Yani, en azından bunun bir yalan olduğuna inanmak istiyordum. Eskiden beri tanıdığım ve bana hep iyi davranan biri, doğum günümde bile yanımda olan biri -ki, bu eskiden de iyi dost olduğumuzu gösterir- nasıl olurda ailemi.. ahh hayır yalan olmalı bu.
"Yalan söylüyorsun."
"Sana niye yalan söyleyeyim" dedi.
"Peki ben sana niye güveneyim? Kanıtın varmı?"
Bunu deyince Berfin bir an duraksadı.
"Bunu nasıl kanıtlayacağımı bilmiyorum. Ama bana inanmak zorundasın Mete"
"O nedenmiş?"
"Ya.. inan işte inan! Yoksa sen zarar göreceksin.
"Ya bi kes! Yalanlar uydurmayı bırak. "
Berfin derin bi nefes aldı. Uzun bir konuşma yapacak sandım ama dut yemiş bülbül gibi susuyordu. Neyse, yalan söylemesinden iyidir.
Ama ya yalan değilse?
"Oooofff! Nerden çıktın sen Allahın belası!?"
"Bak son kez söylüyorum. Şimdi inanmasan bile zamanla sende göreceksin durumu. Anlayacaksın ama çok geç de olabilir. Sana yalan söyleyen de ben değilim, Esat" diye ekledi.
"Neyse ne. Benim Esatı görmem lazım. Sen ben dönene kadar burda k..."
"HAYIR!! Beni burda tek başıma bırakamazsın. Ya gelirlerse ben tek başıma ne yaparım!?"
"Merak etme burayı tek bilen benim. Hadi eyvallah."
Berfinin yalvarmalarına -yine- aldırmadan çıktım evden. Arabaya atladım ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Ali ile Oğuz beni izliyordu yani kesinlikle Bahayı benim durdurduğumu biliyorlardı. Derken telefonum çalmaya başladı.
Gelen Çağrı: Esat"Nerdesin?"
"Niye sordun?"
"Aliyle Oğuz seni bi kızla görmüşler. Zamparalığın lüzumu yok. Sana verdiğim işi de onlara vermişsin zaten. Hemen buraya gel önemli bir işin var."
Neydi şimdi bu. Boşa kuruntu mu yapmıştım ben yani? Ali ve Oğuz tesadüfen mi ordalardı?
Yoksa bu sadece bir blöf müydü?
"Baha nerde Esat?"
"Bilmiyorum. O salak telefonunu açmıyor. Bende bu yüzden seni çağırdım zaten. Onu en iyi tanıyan sensin. Git Bahayı bul."
Eminim, blöf yapmıyor. Çünkü Esat blöf yapacak biri değil. Bahanın da beni gördüğünü sanmıyorum, hatta eminim. Ali ile Oğuz da herhalde işi bitirdik diye mi geldiler onu bilemem. Neyse sorun kalmadı. Şimdi Berfin olayını anlayalım bakalım. Ama önce şu Bahayı alayım.
Arabayı parka sürdüğümde Bahayı yattığı yerde değil, parkın kenarında bir bankta, yarı baygın halde otururlen buldum.
"Hayırdır?"
Baha irkilerek bana baktı. Kafası iyi gibiydi. Söve söve başına birinin vurduğunu ve bayıldığını söyledi.
"Kim yaptı ve burda işin ne?"
"Kimim yaptığını görmedim. Arkadan darbe yedim. İşim vardı burada."
"İş?"
"Abi bi dur ya zaten kafam gidik."
"Neyse atla arabaya. Esat seni arıyomuş."
"İyi hadi." diyerek arabaya geçti. "Bu araba kimin?"
Hay lanet! Berfinin arabası bende kalmış.
"Arkadaşımın."
"Arkadaş ha? Bu yeni işte." Diyerek acılı bir şekilde sırıttı.
"İşine bak."
Yeni bölüm hakkında;
Derslerime odaklanmış olduğumdan dolayı hikayeye yeni bölüm eklemem şuan zor görünüyor. Affınıza sığınarak özür dilerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kimliksiz(Durdu, Devam Edecek.)
Novela JuvenilAilesini kaybeden Mete'nin hafızası büyük ölçüde kaybolur. Eskiden kalan tek varlığı, Esat'tır. Ancak Esat bir çete lideridir ve Mete, Esatın pis işlerini yapmaya başlar. Bir gün Mete dışarda bir kızla karşılaşır. Kız adının Berfin olduğunu söyleyi...