altı

30 8 3
                                    

Sabah kalkmış duş almıştım ki bu hareketim yüzünden kendime küfrediyordum. Hangi gerizekalı sabah soğuğa çıkmadan önce duş alırdı? BEN.

Şapkamı iyice kafama geçirdim ve atkımı iyice boynuma doladım. Hasta olmamam lazımdı sınav haftasına giriyordum.
Mor kulaklığımı şapkamın altından taktım ve yola çıktım. Botlarım ayağımı terletmişti bile.

Mor atkım bana her zaman küçüklüğümü hatırlatıyordu. İlkokul 4'te annem örmüştü. Hatta ilk giydiğimde Shawn çok beğenmiş kendi boynuna dolayıp 3 ders koklamıştı. Aklıma gelen anıyla gülümsedim.

Hala beni çakma adımla biliyordu.

Onun beni tanımasını ben bekleyecektim.

Arkamdan biri koştura koştura geliyordu ama ilk baş umursamadım,
sonra omuzuma dokunduğunda Shawn olduğunu fark ettim.

"Oo, naber?" dedim gülümseyerek.

"İyidir Chandra, senden naber?" dediğinde omuz silktim.

"İdare ediy- "dememle sözüm kesildi ve hapşurdum.

"Neden iyi değil diye soracaktım ama anlaşıldı," dedi ve bileğimden tutup çekiştirdi. Nereye gittiğimizi merak ettim.

Şuan Shawnların evinin alt sokağındaydık. Buraları tabiki de adım gibi biliyordum, evi de.

Eve geldiğimizde Shawn kumandayla garajı açtı ve arabayı çıkardı. Camı açtığında "Hadi ne bekliyorsun, bak arabayı ısıttım." dediğinde gülümsedim.

Beni düşünmüştü.

Be- ni!

Hemen kapıyı açıp kendimi içeri attım. Sıcaklık vücudumu rahatlatmış hatta terletmişti bile. Atkımı çıkarıp kenara sokuşturdum.
Şapkamı da çıkarıp elime aldım. Radyoda Halsey duymamla gülümsedim ve sesi biraz daha açtım. Şarkıyı söylemeye başladım.

Feel like we've been falling down,
Düşüyormuşuz gibi hissediyorum,
Like these autumn leaves.
Bu sonbahar yaprakları gibi.
But baby don't let winter come,
Ama kışın gelmesine izin verme,
Don't let our hearts freeze.
Kalplerimizin donmasına izin verme.

Shawn'da bana diğer taraftan eşlik etmeye başlayınca okula gelmiş sayılırdık. Radyoyu kapattım ve şapkamı taktım. Ben klimayı kapatırken Shawn arabayı park etmişti. Yavaşça indim ve kapıyı kapattım. Sanırım şuan onu beklemem gerekiyordu.

Shawn'da yanıma gelince yürümeye başladık.

"Cidden teşekkür ederim," dediğimde omuz silkti.

"Zaten çıkışta işim olduğu aklıma gelince hem de seni götüreyim dedim." dediğinde dudaklarım düz çizgi halini almıştı.

En azından kırmayabilirdi. Ki şuan beni bilmiyordu bile...

"Pekala, görüşürüz." dedim ve adımlarımı hızlandırarak okula girdim. Bir hoşçakal bile dememişti!

Sinirle sırama sindim ve öğretmeni bekledim.

~

Shawn: Sıkıldığımı fark ettim ve biraz sana olan davranışımı düşündüm. Sanırım haksızım kusura bakma ve yardımın için teşekkürler bilinmeyen.

Bilinmeyen: ((:

Shawn: Bir şey demeyecek misin?

Bilinmeyen: Yo.

Bilinmeyen: Hatta dur diyeyim, kendine iyi bak. Ben artık yokum.

Shawn: Ne? Nasıl? Bari kim olduğunu söyleseydin.

Bu çocuk ne kadar da bencil olmuştu böyle, kafam almıyordu. Yatağıma yattım ve müzikle düşündüm ne yazmam gerektiğini

Bilinmeyen: Çok bencilleşmişsin, fark etmesen de kalbimi kırıyorsun.

Bilinmeyen: İnan ben de sen kadar egoist ve bencil biriyim ama sana zaafım var Shawn. Bunu anlayamayacak kadar gerizekalıymışsın.

Bilinmeyen: Ha tabi ben de öyle. Kusura bakma sana değer verdim.

Bilinmeyen: Neyse, sana son cümlem. Bu belki sana tanıdık gelir.

Bilinmeyen:
And you, you must confess 
(Ve sen itiraf etmelisin )
How hard you need to see through the heart beating out my chest 
(Göğsümde atan kalbimi nasıl görmeye çalıştığını)

~

Multimedya - Chandra


Eyes Closed || MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin