Hindistan'a Yolculuk

175 4 4
                                    

Bazı doğruları, bu kim için doğru diye sorgulamak lazım. Eğer iyi hissettirmiyorsa, o gerçekten doğru mudur? Belki hissettiğin şey yüzünden belki de kafandaki yerleşmemiş sorular yüzünden pişmanlık duyacaksan o doğru şeyi yapmak ne kadar doğru? Yanlış olduğunu biliyor olabilirsin ama ya o senin doğrunsa? Çünkü... doğrular görecelidir...

Bir yarışma izliyordum. Yarışmacılardan bir kadın, kocasıyla internetten tanıştığını söyledi. Yani internetten tanışmışlar daha sonra buluşmuşlar, iş ciddiye gitmiş ve evlenmişler. İnternetten biriyle tanışmak oldukça tehlikeli. Ve yanlış. Ama onlar kendi doğrularını bulmuşlar... Ben de internetten birkaç kişiyle tanışmıştım. Sıkı dostluklar kurdum. Sonuçta her şey sanaldan ibaretti, ne kadar sıkı olabilir ki? Ama yakın olabiliyorsun. Farklı şehir hatta belki farklı ülke bile o samimiyeti bozamıyor.

Ben de bazı samimiyetler kurmuştum. Zaman geçtikçe bitenlerden. Ya da bittiğini savunabileceklerinden. Ve on iki yıl sonra ona mesaj attım.

"Selam. Ben Yoğurt. Türkiye'den. Bir ara, uzun zaman önce, konuşurduk. Beni hatırladın mı?"

Ne yazacağını bilmiyor gibiydi. Yazıyor, siliyor, biraz bekliyor sonra yine yazıyordu. Dört dakika sonra cevap geldi.

"Selam."

Aradan on iki yıl geçmiş. Hatırlamasını bekleyemezdim zaten. Beklemiyordum da.

"Birkaç arkadaşım ve kardeşimle Hindistan'a geleceğim. Rehber ayarlamakta sıkıntı yaşadık. Bir rehber bulmamda yardımcı olabilir misin?"

Uzun süre 'çevrimiçi' yazısına baktıktan sonra yaptığımın ne kadar saçma olduğunu düşündüm. Beni hatırlamıyor bile, neden rehber bulmamda yardım etsin ki?

"Tabii. İstersen evime gel, eşimle birlikte yardımcı olmaya çalışırız."

'Eşim' kelimesi beni şaşırtmamıştı. Kendi hayatı vardı ve onu yaşıyordu. Beni şaşırtan evine çağırıp karısıyla tanıştırma fikriydi. Ona nasıl açıklayacaktı? Kendisi bile hatırlamıyordu.

Kısa bir süre sonra adresini yolladı.

"Evlendiğini bilmiyordum. Tebrik ederim. "

On iki yıl önce mesajların sonuna gülücük konulmadığı zaman bir ciddiyet, kırgınlık veya iğneleme olduğunu düşünürdüm. Bu değişmedi.

"Teşekkürler. Uçuşunuz ne zaman? "

Hatırlıyor mu diye düşünmeden edemedim. Bu kadar rahat olması... Ama on iki yıl geçti. Ben de unutmuştum. Bazı konuşmaları hiç silmem. Nedenini bilmiyorum. Silmiyorum işte. O ise her gün konuşmalarını sildiğini söylemişti. Bizim konuşmamız da bende en altta kalmış. Ama dünya turu ve Hindistan'a gitme fikri oluşunca birden aklıma geldi. Belki yardımcı olur diye düşündüm. Adam adresini verdi, gelin yardımcı olayım diye.

"İki gün sonra. Yardımcı olacağın için teşekkürler. "

"Hmm. İyi yolculuklar. Geldiğiniz zaman haber ver. "

'Hmm.' Evet, insanlar değişir, ama bazı özellikleri/alışkanlıkları kalır. On iki yıl geçmiş. Ve yine 'hmm.'

"Şarkı eskimiyor. Geldiğimizde India şarkısını söylersin herhalde? :D"

Hiç düşünmeden yazdım. Adam şaşırmıştır.

"Hehe. Geldiğinizde söylerim. :D"

Kardeşim Cadaloz, kuzenim Eti Puff, Enişte, patronum (ortak sayılırız ama benden daha yetkili) Cihat ve kardeşi Merve hazır. Ben de. Temmuz sonu üç haftalığına Hindistan'a gidiyoruz. Ve 'eski bir arkadaşımı' göreceğim.

Doğrular GörecelidirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin