Ertesi gün Cihat, Enişte ve Merve dışarı çıktılar. Son günümüz, deyip son gezilerini yapacaklarmış. Israr ettiler ama kendimi çok iyi hissetmiyorum. Eti Puff ve Cadaloz da beni yalnız bırakmak istemedi. Biz de film izledik.
Sürekli gelen mesaj sesi yüzünden telefonumu kapatacağım!
"Selam."
"Selam."
"Ne yapıyorsun?"
"Kızlarla film izliyoruz. Son gün diye gezmeliydik ama çok iyi hissetmiyorum."
"Şey... gelebilir miyim?"
"Bunun çok iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, üzgünüm."
"Aklımdan çıkmıyorsun. Gitmeden önce... sadece bir kere, lütfen."
"Hmm, bunu yapamam, biliyorsun."
"Seninle birlikte olmak istiyorum. Zaten gidiyorsun. Belki bir daha hiç görmeyeceğiz birbirimizi. Cihat durumunu da anlıyorum. Ama sadece bir kere... bir kere seni hissetmeme izin ver. Lütfen."
"Bunun olmayacağını bilmelisin. Üzgünüm."
"Seni öpmeme izin verdin. Bana karşılık verdin. Tanrım, seni seviyorum. Lütfen."
"Sana umut vermedim."
"Evet, biliyorum. Bunu kastetmemiştim. İki kez büyük şans yakalamıştım ama başaramadım. Kaybettim. Son bir şans. Bir kez. Seni tüm hücrelerimde hissetmeme izin ver, lütfen. Lütfen."
"Hmm, üzgünüm. Ama bunu yapamam."
"Peki... O zaman film izlemeye gelsem?"
"Kızlar ne der bilemiyorum. Cihat gelince de pek hoşuna gideceğini sanmıyorum."
"Açıkçası onları fazla umursamıyorum. Diğerlerinin ne söyleyeceğini düşünüp yaşarsak kukla olup çıkarız, ipler asla bizim elimizde olmaz. Ben sadece sevdiğim kızı bir daha göremeyeceğim için onunla son kez film izlemek istiyorum. Uslu duracağım."
Kızlara Hmm'ın geleceğini söyledim. Bana dik dik baktılar. On beş dakika sonra ben, Cadaloz, Eti Puff ve Hmm birlikte film izliyorduk.
Hmm kulağıma eğildi ve fısıldadı.
"Lütfen?"
"Hmm! Bunun olmayacağını söyledim. Ben..."
"Yapamazsın, evet. Sadece şansımı bir kere daha denemek istedim."
Nefesini kulağıma veriyordu. Filme odaklanamadım. Daha sonra Merve'nin sesini duydum. Gelmişler. Hmm'ı görünce şaşırdılar. Cihat hemen yanıma geçti ve öptü beni. Filme devam ettik ama Cihat'ın gözleri hep Hmm'ın üzerindeydi. Film bittikten sonra da Hmm gitti.
"Bu adamın burada ne işi vardı?"
"Sakin ol Cihat. Son günümüz diye gelmiş. Film izledik."
"Son günde bu adamla film izlemek... bizimle son gezimizi yapmak varken..."
Eti Puff araya girdi.
"Tamam, haklısın Cihat. Ama Yoğurt'un bugün pek iyi hissetmediğini biliyorsun. Adam da o kadar yardım etti, tatilinde ailesiyle geçirebileceği zamanını bize harcadı."
"Ona rehberimiz olmasını söyleyen olmadı."
Daha fazla tatsızlık çıkmasın diye sustu ve bana iyice sokuldu.
"Şimdi nasıl hissediyorsun bebeğim?"
"Tatsızlık çıkarma, masaj yapacak kadar iyi hissetmiyorum. Sus ve sarıl."
Sabah. Türkiye'ye geri dönme zamanı. Kendimi daha iyi hissediyorum. Kahvaltı yapıp eşyaları toparladık.
Hmm'dan mesaj.
"Şimdi iyi misin?"
"Daha iyiyim."
"Kylia çok ısrar etti. Havaalanına gelmek istiyor. Ben de seni görürüm diye düşündüm."
"Gelmeniz incelik olur. Ama biliyorsun, hiçbir zorunluluğunuz yok. Belki de veda etmemek daha doğru olur."
"Doğru hissetmediğim bir şey"
Devamını yazıyordu ki ben tamamladım.
"Senin için doğru değildir. Evet."
"O zaman orada görüşürüz."
Havaalanına erken gittik. Bir terslik olmasını istemem. On dakika sonra Hmm ve Kylia geldi.
"Beni unutma."
Gözleri yaşlarla dolmuştu. Kucağıma oturdu.
"Seni unutmayacağım Kylia. Annen ve baban sana sahip oldukları için çok şanslı."
Hmm yine çevirmenlik yapıyordu.
Enişte ve Merve yanımıza geldi. Cihat her şeyden emin olmak için son kontrolleri yapıyordu. Ve... gitme zamanı. Ayağa kalkınca Hmm bana sarıldı.
"Seni seviyorum. Kendine dikkat et." diye fısıldadı kulağıma. Daha fazla sarılmak istediği belli oluyordu. Ama bıraktı. Eti Puff'a da kısaca sarıldı.
"Sen, dolaylı yoldan ve bilmeden de olsa Yoğurt'la tanışmamıza neden olan kuzen olmalısın. Teşekkür ederim. Seninle tanışmak bir onurdu."
Cadaloz'a da sarıldı.
"Umarım eğlenmişsinizdir."
Merve biraz soğuk davrandı. Onun elini sıktı sadece.
"Gezinizden memnun kalmışsınızdır."
Enişte ve Cihat'ın da elini sıktı.
Kylia tekrar sarıldı. Bırakmak istemiyordu. Ama, uçuş bizi bekler. Türkiye yolcusu kalmasın.
Yolculuk sırasında fazla konuşmadım. Biraz yorgundum. Kafamı toplamam gerek. Dinlenmem gerek. Yoğun geçen üç hafta. Cihat konuşmak konusunda çok fazla ısrar etmese de öğrenmek istediği sorular vardı.
"Yorgun musun?"
"Biraz."
"Kafanı karıştıran bir şey mi var bebeğim?"
"Değişik bir tatildi."
"Evet. Geçirdiğim en iyi tatildi."
Elimi tutuyordu. Yumuşak dudaklarına götürdü elimi ve usulca öptü.
"Sorun Hmm mı?"
"Cihat..."
"Bu konuda konuşmak istememeni anlarım. Ve bunu sorduğum için kendimi çok kötü hissediyorum ama öğrenmeliyim. Yoğurt, Hmm'la aranızda bir şey oldu mu?"
"Cihat, seni sevdiğimi biliyorsun. Bunu o da biliyor."
Rahatlamış görünüyordu. Yumuşak dudakları bu sefer benimkilerle buluştu.
"Hayır."
"Ne hayır?"
"Sorunun cevabı. Hayır."
Büyük bir gülümseme belirdi yüzünde. Hiç gitmeyecek gibiydi. Gözlerime bakıyordu.
"Biraz dinlensen iyi olur."
"Evet, senin de dinlenmen gerek."
Kafamı Cihat'ın omzuna yasladım ve gözlerimi kapadım. Düşüncelerin ve karmaşık hislerin içinde kaybolmuştum. Garip hissediyorum. Yalandan dolayı suçluluk? Ortada bir yalan olduğunu söyleyemem. Tamam, Hmm'la öpüştük. Ama birlikte olmadık. Cihat'ın bahsettiği şey de buydu. Yani onunla aramda bir şey olmadı. Hmm ve Melanie'nin evliliklerinin bitmesinde rolüm olduğu için vicdan azabı? Belki. Ama evliliklerini bitiren ben değilim. Hmm'ın aklı ve kalbi tamamen karısında olsaydı geldiğimde de bu değişmezdi. Ve o öptü beni. Ona umut verdiğimi de söyleyemem. Cihat'ı sevdiğim ve birlikte olduğumuz oldukça belliydi. Ayrıca sevdiğim kişi yanımda. O da beni seviyor. Peki o zaman neden iyi hissetmiyorum? Neden her şey doğru gibi gelmiyor? Daha sonra aklıma Hmm'ın sözü geldi. 'Doğru tam olarak nedir?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doğrular Görecelidir
Teen FictionHayal, rüya, kurgu ve biraz da gerçeklik. Ne istediğini biliyor musun? Daha da önemlisi, doğrunun ne olduğunu biliyor musun? Yaptıkların başkalarını da etkiler çoğu zaman. Ama her şey, herkes için doğru kabul edilemez. Kendi doğrunu bul. -Yoğurt