4.0 Final

305 24 22
                                    

"Eva! Uyan" diye ses duydum uykumdan uyanmaya çalışırken. Adem'in telaşlı yüzüne anlamsız bir şekilde baktım.

"Sakın odadan çıkma, evde biri var." Diye sessizce konuştu, içimi bir korku kapladığında.

"Dur gitme, ya zarar verirse?!" Dedim.

"Korkma, ben çıktığımda kapıyı kilitle." Diyerek yanımdan kalktı ve yavaşça odadan çıktı. Telaşla onun arkasından ben de kalktım ve kapıya doğru gittim. Kapının aralığından Adem'in merdivenden inişini gördüm. Alt kattan sesler geliyordu. Duymak için yakınlaşmalı idim. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum, tek istediğim Adem'e zarar gelmemesiydi.

Yavaş adımlarla odadan çıktım ve merdivenlerin korumasına yaslanıp sesleri dinlemeye çalıştım, duymadığım için fark etmeden basamakları iniyordum. ''Ne istiyorsanız alın ve gidin!'' diye bağırıp ellerini kaldıran Adem'i ve ona silah doğrultan hırsızı görmemle telaşlanmaya başladım. Tek o adam vardı, başkasını görememiştim. ''Yukarı kata da bakalım.'' sesini duymamla hemen merdivenlerden inip koltuğum arkasına koşup saklandım. 

Adem, yukarı bakmamaları için bir şeyler zırvalıyordu fakat benim gözüm yanımdaki büyük vazoya takıldı. Çok yavaş hareketle ses çıkarmadan vazoyu aldım ve içindeki çiçeği çıkarıp yere koydum. Aynı şekilde arkası dönük adama doğru ilerlemeye başladım. Adem beni gördüğünde gözlerini sonuna kadar açtı. Adam arkasına döndüğünde vazoyu kafasında kırıp Adem'e doğru koştum. Fakat istediğim gibi gitmemişti, bir kişi daha vardı.

Bir silah sesi yankılanmıştı evin her köşesinde. Ve kalbimin boş duvarlarında.

''Hassiktir oğlum kaç!'' diye kaçan hırsızların sesini duydum. Adem'e koşarken yarı yolda yavaşça yere düşmüştüm. Sırtımdan vurulmuştum, ne olduğunu bilmiyordum. Sadece kan görüyordum. Bir de yanıma doğru şok içinde koşan Adem'i. ''Eva, dayan ambulansı arıyorum!'' 

Üstündekini çıkarıp yanıma oturdu ve başımı dizlerine koydu, aynı zamanda tişörtünü sırtıma bastırıyordu. ''Sana odada kal demiştim!'' dedi ağlayarak. Gülümsedim, bana denilen hiçbir şeyi yapmazdım ki. ''Dayan tamam mı? Sen kanserden kurtulmuş kadınsın, bundan mı kurtulamayacaksın?'' bu sefer sarhoşmuş gibi tekrar acıyla güldüm, ''Ben seni kendime aşık etmiş kadınım.''

Sırtıma kan dursun diye bastırdığı için canım acıyordu, bu yüzden inledim ve ağlamaya başladım. ''Kahretsin!'' diye onun da ağladığını duyunca zorlukla konuştum. ''Benden sonra, başkasını sev. Mutlu ol, yas içinde olma. Birini sev, çocuğun olsun. Sadece mutlu ol, tek derdin çocuğunun okuldan kaçması olsun.'' dediğimde bağırmaya başladı.  ''Sen ne diyorsun Eva?! Ölmeyeceksin tamam mı, benimle olacaksın. Benden önce ölemezsin, bu kadar kolay değil. Ambulans yolda bak, hatta sesi geliyor duyuyor musun?'' gözlerim yavaşça kapandı, yine de sesleri duyabiliyordum.

''Duyuyor musun? Siktir ya! Eva hayır!'' hıçkırıklarını duydum sevdiğimin. ''Seni seviyorum, lütfen beni bırakma.'' 

Gerisi karanlıktı.

Ölümün karanlık olduğunu hiç düşünmemiştim. Kanserden kurtulduktan sonra yaşlanıp zamanım geldiğinde ölmeyi düşünüyordum. Bu şekilde olabileceğini hiç tahmin etmemiştim. Yine de sevdiğim biri uğruna ölmek güzeldi, onun dizlerinde gözlerimin kapanması beni üzmüyordu. Asıl son işte buydu, kanserden kurtulup bir kurşunla ölmek benim sonumdu. Yine de iyi ki diyebileceğim birçok şey olmuştu. Bunun için ölümüm, dünyanın en güzel ölümüydü...

SON

KÖRDÜĞÜM || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin