Belki de hayatımı değiştirecek olan mekana doğru adımlarımı atıyordum. Kendimi oraya ait hissettirecek olan yere, kalbimin hızlı atışlarının bana eşlik ettiği yapraklı yollardan geçiyordum.
Kapının yansımasından yüzüme bakıyordum. Ne olmuştu bana böyle!?
Sanki bir tuhaflık vardı. Göz altlarım sarılaşmış, saçlarımın uçları maviye bürünmüştü. Arkamdan, pekte kestiremediğim bir araba sesi geldi kulağıma.Mavi saçlarımla, morarması gereken yerine sararan göz altlarımı umursamadan hışımla döndüm arkama. Kimin olduğunu bilmediğim birinin ağzından çıkan sıcak nefesine maruz kalmıştı yüzüm. Çikolata kokuyordu, hayır belki de sıcak kahve, emin olamıyordum. "Merhaba..." montumun üstünde duran etikete doğru gözleri kaydı "Yoongi. Min Yoongi."Kafamda ki kapüşonu biraz geriye attım çünkü görmeme az da olsa engel oluyordu. "Merhaba?"
Hemen hemen benim boylarım da neşeli bi sıfata sahip çocuk gibiydi. Hayatıma 'belki de dahil olursan renk katarsın' diye düşünmeme neden oluyordu. Ama bu buğulu, soluk yaşamıma nasıl girmeyi kabul edebilirdi ki? "Yorgun görünüyorsunuz, dinlenmek ister misiniz?" Sorusu yüzümü, ekşiten bir limonu yediğim de aldığı hal gibi olmasına neden oldu çünkü saçma gelmişidi. Ama pek de takmadan " Seçmelere geç kaldım, belki sonra dinlenirsem iyi olabilir. Teşekkürler" dedim ."Demek sizde seçmelere geldiniz. 5 dk mız kaldı." Ne olduğunu anlayamıyorum fakat, karnım kalbim... Sanki vücuduma farklı olan bişeyler var gibiydi.
Holde bekleyen bir sürü seçmen vardı. Sırasıyla 10'ar kişiyi pratik odalarına alıyorlardı. Elinde, sıcaklığın verdiği acıyı hissetmeden getirdiği iki tane kahve vardı. Yanıma oturmadan kahveyi bana doğru uzattı. Gerçekten de sıcaktı.
Adını sormam gerekiyordu ama nasıl sormalıydım? "Adını öğrenebilir miyim?" gerçekten çok yaratıcısın aptal! "Ah! Unuttum kusura bakma. Hoseok. Jung Ho-seok. Tanıştığımıza sevindim" Elini tutup sıktığım an kanımın fokurdamasını hissettim. Kalbimin normalinden daha hızlı çarptığını, vücudumun baştan aşşağı titreyişini hissettim.
İsimlerimiz bir bayan tarafından peş peşe okundu. Sıcak olan içim artık heycanlı bir ruha sahipti.
Elemeler. Acaba geçebilecek miydim? Yüzüme güldü "Bunu başarabiliriz Min min(!)"
Min min? Hoşuma gitti aynı zaman da tuhaf karşıladım fakat sevdim. Bana hep böyle diyecek miydi?..Salona doğru heycanlı adımlarımız, bizi zorda olsa götürmeye çalışıyordu.
Exo - Sweat lies
Ellerim havayı dövüyordu. Bir adım sağa ve sola. Bütün bedenim salona hükmediyormuş gibiydi. Şapkamın ve maskemin oluşturduğu boşluktan karşıma konumlandırılmış aynaya doğru baktım. Gözüm bir süliete takıldı. Ayaklarını bağdaş kurmuş arkamda duruyordu. Ne maskesi ne de şapkası vardı yüzünü kapatacak. Bana dönüşmüş dikizliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yeis ↵sᴏᴘᴇ ғɪᴄ
RomanceEllerin. Sıcak veya soğuk tam olarak ısısını kestiremediğim tenim. İçime çekilen ruhum. Ve sen. Yaralı boynum. Yaralı kalbim. Senin o gülüşün. Ve yeni kavuştuğum onarılmış bedenim. Dudaklarımın arasında dans eden dilin. Yuvasından fırlayacak olan si...